31

538 57 68
                                    

24 Eylül saat 16:59

Güneş

"Yekta vur hadi."

"Ah- dur ya hâlâ alışamadım."

"Ahh, hadi biraz hızlı olman lazım."

"Deniyorum!"

"Pff, kaybettik ya."

Oyunu kaybettiğimizi yazan yazı ekranda belirdiğimde neredeyse tuttuğum nefesimi bıraktım. Kendimi yere atım ve derin bir oflama çıkardım. Elimdeki konsolu kenara bırakıp hemen yanımda oturan ve şaşkınca ekrana bakan Yekta'ya baktım. Hayal kırıklığına uğramış şekilde gözlerini ekrandan bana doğru çevirdi. Bilmem kaçıncı oynayışımızdı ama hâlâ bir el bile kazanamamıştık. Artık ikimiz de kazanmak istiyorduk ama tam ucunda olan oluyordu.

"Tekrar oynayalım."

"Tamam ama son el o zaman."

Başı ile onaylayıp hemen ekrana döndü heyecan ile oyunu başlatmamı beklerken onun bu tatlı heyecanına hafifçe güldüm. Onu fazla bekletmeden ben de konsolu elime aldım. Ekranda aşağıya kaydırarak başlatma butonuna getirdim.

"GÜNEŞ YEMEK HAZIR GELİN!"

"İYİ GELDİK!"

Yekta'ya bakıp ayaklandım. O da bana ayak uydurup gözü hâlâ oyundayken mızmızlanmaya başladı. Şu an kalıp onunla istediği kadar oyun oynamak isterdim ama ablamın gazabına uğramak isteyeceğim en son şey olurdu. Ona yaklaşıp ellerini nazikçe tuttum kaldırdım. Masum bakışlarına karşı ellerimizi aşağıya indirdim ve okşamaya başladım.

"Yedikten sonra oynarız asma suratını, tamam mı?"

Başını olumlu anlamda salladı ve gülümsedi. Aynı şekilde ona karşılık verip bir elini bırakmadan odamdan çıktım ve mutfağa doğru ilerledim. İçeri girip çoktan kurulmuş olan masaya baktım. Masada her şey vardı ve Yekta yanımda olmasa büyük ihtimalle beni döve döve kaldırıp masayı kurdururdu.

"Yekta sen olmasan şu an ölü olabilirdim."

"Güneş sus yoksa kaşığı kafana atarım."

"Şakacı, yine günlük rutin şaka."

"Devamını getir de seni gerçek anlamda döveyim."

Ablam her ne kadar görmesede ellerimi havaya kaldırıp teslim oldum işareti yaparak bir sandalyeye geçtim. Yekta ikimiz arasında gidip gelen bakışmasını yarıda kesip gülerek yanıma oturdu ve etrafta ufak bir göz gezdirdi. Bakışları ablamı bulduğunda bir şey söylemek ister gibi dudaklarını araladı.

"Şey size nasıl sesleneyim? "

Ablam hafif şaşırmış gibi Yekta'ya baktı. Geldiğinde çok çekindiği için biraz arkama saklanmıştı ve ablam da üstüne gitmemek için Yekta ile fazla konuşmamıştı. Şaşkınlığı kenara bırakıp hafif gülümseyip tekrar önüne döndü ve tavanın altını kısıp karıştırmaya devam etti.

"İsmim Açelya, istediğin gibi seslenebilirsin ben çok dert etmem."

"Peki, Açelya abla."

Ablam içten bir kahkaha attığında Yekta da hafif bir şekilde kıkırdadı. Hâlâ biraz çekiniyordu ama büyük oranda yenmişti bu çekingenliğini.

"Bu arada abla, Yekta bugün bizde kalacak."

"O zaman sen salona yatarsın."

"Banane ben de onun yanına yatarım. Ne olacak sanki."

Ablam bana dönüp manalı bir şekilde gülerken onu takmayıp önümde duran köftenin birini kaçırarak ağzıma tıktım. Ablamın ölümcül bakışlar attığını hissetsem de onu takmayıp bana bakan Yekta'ya şişkin yanaklarım ile gülümsedim. Bu halime sesli bir şekilde gülüp benim gibi köfte kaçırdı ve aynı şekilde şişkin yanaklarına rağmen gülümsedi.

İyi Ki Doğdun (BxT) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin