Yaşamın değeri

98 1 0
                                    

        Bizler yaşama körü körüne bağlı canlılarız. Aslında tüm canlılar böyle, çünkü canlı olmanın doğası tamamen buna bağlı. Yaşa, üre ve neslini sürdür. Evrim tamamen bunun üzerine kuruludur ve bizleri yaratan da evrimdir. Her şeyden önce yaşa, ne pahasına olursa olsun yaşa.

        Bizler evrimsel birer hatayız. Benliğimizin ve kesin olarak öleceğinin farkında olan tek canlı türüyüz. Akıllıyız ve evrime müdahale edebiliyoruz. Bizleri yaratan evrim, kontrolün kendinden çıkmasını kesinlikle istemezdi. Bu yüzden birer hatayız. Ayrıca yaşamı,ölümü ve bunların değerini sorgulayabiliyoruz. Bu bölümde yaşamın değeri bildiklerimiz göz önüne alınarak sorgulanacak. 

        Bizler doğmadan önce birer hiçtik. Bir bilincimiz dolayısıyla bir varolma durumumuz yoktu.Öldükten sonra bize olacak olan da budur. Aynı hiçliğe tekrar geri gömüleceğiz. Sorun şudur ki yaşam, iki sonsuzluk arasındaki kısacık bir vadedir ve bundan öte gidemeyecektir. Yaşamın değerini anlamak için ölçüt olarak ölümden sonrasını mutlak nötr kabul edebiliriz. Yaşama süreci içinde çektiğimiz acıları, mutsuzlukları negatif, mutlulukları,sevgileri ise pozitif olarak düşünebiliriz. Ortaya çıkacak basit işlem şudur ki; yaşamınız süresince elinizde kalan değer negatif veya nötr ise o hayattan zararlı çıkılmıştır. Çok açıktır ki elinizde her an nötr değerine sahip olmak varken siz yaşamınız boyunca çeşitli acılar çekip durmuşsunuzdur. Bunca acıya rağmen inatla yaşama sarılmanın iki temel sebebi vardır. Birincisi yukarda da açıkladığım gibi yaratılışımızda varolan yaşama içgüdümüz. İkincisi ise pozitif tarafa geçeceğinize olan sonsuz inancınız, ümidiniz. İkincisi elbet de yitirilebilir ama ilkini yitirmeniz imkansızdır. Yaşama içgüdünüz siz ölene dek sizinle kalacaktır. İntihar edenlerin en büyük başarısı yaşama içgüdülerine karşı gelebilmiş olmalarıdır. Çünkü onu söndürmek imkansızdır, intihar edecekseniz ona karşı koymaktan başka çareniz yoktur.

biteviyeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin