Ölmek,materyalist görüşe göre, en basit anlamda canlının canlılık özelliklerini kaybetmesidir. Ölüm beyin ölümüyle, bilincin geri dönüşsüz kaybıyla da tanımlanabilir. Böyle bir durumda vücudun bazi fonksiyonlarını, kalp atışı gibi, yerine getirebiliyor oluşu bir anlam ifade etmez çünkü birey ben bilincini kaybetmiş ve artık yoktur. İnsan öldüğü için,geride yaşayamadığı bir hayat bıraktığı için üzülemez çünkü artık yoktur. Ben bilinci, varoluşu, sonsuza dek silinmiştir ve bunun farkına dahi varamaz. Bu yüzden ölümden sonrası için tasalanmak, en az doğumdan öncesi için tasalanmak kadar gereksizdir.
Ölümün son anına kadar bizimle olan tek şey yaşama içgüdümüzdür. Yaşama içgüdüsünü bir denize benzetirsek, intihar edecek kisinin o denize sert ve hızlı bir atlayış yapması gerekir, aksi halde onun içine dalacak ve başarısız olacak veya vazgeçecektir.
![](https://img.wattpad.com/cover/35646192-288-k189384.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
biteviye
Non-Fictionhayatın ve ölümün anlamı üzerine felsefe. Yazdım, yazmasam çıldıracaktım. Beynime üşüşen düşünceler her an, her dakika beni yiyip bitiriyordu. Onları bir kağıda kusarsam, beni rahat bırakacaklarını umdum.