+Bak dostum, direk konuya gireceğim çünkü senin gibi bir inatçıyla vaktimi harcayamam.İster inan ister inanma, tüm sorunlarının biyolojik bir arkaplanı var ve tedavi edilebilir.
-Doktor, ben materyalist bir insanım ve eğer düşüncelerimi bedenim oluşturuyorsa, düşüncelerim farklı olduğu için bedenimin,beynimin de sizinkilerden biraz daha farklı olmasından daha normal ne olabilir ?
+Belki haklısın ama bu sağlıklı olduğunu göstermez.
-Sağlık nedir doktor ? En yaygın olan şey midir sağlığın kriteri ? Bunca insan bir yaratıcıya inanıyor ve onun için aklımızın almayacağı suçlar işliyor.Dünyanın %85'ini oluşturuyor bunlar ve sen bana bunun sağlıklı olduğunu mu söyleyeceksin ?
+Bak sağlıklı bir insan ölmek istemez, sağlıklı bir insan depresyona girmez. Depresyon bir hastalıktır ve tedavi edilebilir.
-Doktor, ben depresyonda olduğumu düşünmüyorum. Ayrıca neden bazı insanların bu dünyada yaşamaya elverişli olmadığını kabul edemiyorsunuz ? Tedavi edilemeyecek şekilde. Aksi halde birini ömrünün sonuna kadar yoğun bakımda kalacak olmasına rağmen yaşatmaktan ne farkı kalır ?Ne gerek var buna doktor ?
+Bak, yeter. Seninle vaktimi daha fazla harcamayacağım. Büyük bir saplantı içindesin. Gözlerini tek bir noktaya dikmişsin ve başka hiçbir yeri göremiyorsun ama her şeyi gördüğünü sanıyorsun. Bak evlat, klişe olmasına rağmen doğru, hayat güzel ve yaşanmaya değerdir. Düzelebilirsin, tedavi edilebilirsin. Lütfen, gözlerini diktiğin noktadan kaldır ve biraz çevrene de bak. Büyük bir yanlışa düştüğünü kendin farkedeceksin. Çok geç olmadan yap bunu. Bu haldeyken, o çok sinir olduğun yobaz dincilerden hiç bir farkın yok. Baktığın noktanın çok derinde ve farkedilmesi zor bir nokta olması, onu tek doğru yapmaz. Onu daha değerli yapmaz. Sadece pek az insanın farkedebildiğini gösterir. Kendine iyi bak çocuk ve umarım dediklerimi düşünürsün..
![](https://img.wattpad.com/cover/35646192-288-k189384.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
biteviye
Non-Fictionhayatın ve ölümün anlamı üzerine felsefe. Yazdım, yazmasam çıldıracaktım. Beynime üşüşen düşünceler her an, her dakika beni yiyip bitiriyordu. Onları bir kağıda kusarsam, beni rahat bırakacaklarını umdum.