Kart

105 12 4
                                    

Yorum yorum yorum 💙

"Günaydın Bay Monroe. Bugün erkencisiniz." Sekreterim Tyler'a selam verip masasına elimi yasladım. Henüz yirmisinde olan çocuk onu işe aldığım için hala minnet dolu bana bakıyordu.

Okumaktan bozulmuş gözleri ve randevu defterinin yanında duran benim kitabım, not defteriyle beraber kenarda duruyordu.

"Günaydın güzellik. Kara meleğim yine beni kırmızı bir sabaha kaldırdı. Sabah sabah jimnastik yapmış oldum. Bugün benim için nelerin var?" Esmer tenli, kara saçlı ama yemyeşil gözleri olan çocuk kızararak güldü.

"Normal programınız dışında ekstra bir hastanız yok. Ama avukat bu sabah beni aradı. Bir seri katilin akli dengesinin yerinde olup olmadığını kontrol etmenizi istiyor. Ayrıca kargocu size bir paket bıraktı. Yerinize imzalayıp teslim aldım." Uzattığı küçük mühürlü zarfı alıp saçlarını okşadım.

"Aferin benim miniğime. Bay Jane'i arayıp programa göre bir saat ver ve beni haberdar et. Hafta sonu da notlarına göz atalım." Göz kırpmam ile mümkünmüş gibi daha da kızardı. Onun için idol gibi bir şeydim ve benden övgü almak onda hep aynı tepkiye sebep oluyordu. Bunu bir nevi kendini bana yakın hissetmesi ve tanrılaştırmaması için yapıyordum.

İşe de yarıyordu. İşe başladığı ilk ay yüzüme bile bakamayan çocuk artık kitaplarımı okuyup hatalarımı bulmak için uğraşıyor ve benimle tartışabiliyordu. Gelecekte çok iyi yerlere geleceğine emindim. Ve bunda ufak da olsa bir imzam olması beni şimdiden gururlandırıyordu.

"Nasıl isterseniz Bay Monroe. İlk hastanız yirmi dakika sonra gelecek, dinlenirken çay içmek ister misiniz?" Gülümseyerek zarfı elimde çevire çevire odama doğru ilerlemeye başladım.

"Senin elinden olacaksa elbette." O çay yapmak için yerinden kalkarken bende gayet sıradan olan odama girdim. Geniş ceviz bir masa, rahat bir koltuk, masamın arkasında ki duvarı kaplayan boydan boya bir kitaplık. Tüm bunların yanı sıra hastalarım için rahat ve geniş bir koltuğun hemen yanında benim oturmam için tekli bir berjer vardı. Masama ilerleyip ajandamı ve notlarımı kontrol ettikten sonra küçük zarfı açtım. İçinden siyah bir iskambil kartı çıktı. Kupa ası.

Siyah üstüne altın işlemeli kartın üstünde parmaklarımı gezdirip arkasını çevirdim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Siyah üstüne altın işlemeli kartın üstünde parmaklarımı gezdirip arkasını çevirdim. Ufak bir not vardı.

Benimle oynar mısın?

Ağzımdan alaycı bir Hah dökülürken Tyler kapıyı tıklatarak içeri girdi. Çayımı masama bırakıp tam gidecekken seslendim.

"Güzelim. Sence bunun anlamı nedir?" Bir bana bir de elimde ki karta baktıktan sonra konuştu.

"İskambil kartları ilk olarak gerçeği görme ve tahmin etme üzerine ortaya çıkmıştır. Ama zamanla böyle bir şeyin imkansız oluşu, insanların istedikleri şeyleri duymaları için kurulan bir paravan olması sebebi ile artık basit oyun kartları olarak görülürler." Onu başımla onaylayıp kartı parmaklarımın arasında çevirmeye başladım.

Benimle Oynar mısın?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin