10. BÖLÜM

34 3 0
                                    

HİKAYE HEYECANLI ANLARA DOĞRU YOLA ÇIKMAYA BAŞLADI. BU ARADA KARAKTERLER VE ÖZELLİKLE DE ÖZGÜR İÇİN BİRİNİ BELİRLEMEDİK. ASLINDA SİZİN HAYAL GÜCÜNÜZE BIRAKMAK İSTİYORUZ AMA FİKİRLERİNŞZ OLURSA PAYLAŞMANIZI İSTERİZ...

KEYİFLİ OKUMALAR. VOTE LARI UNUTMAYALIM CANISILAR... ;)


Neredeyse yarım saattir dün geceyi ve bu sabahı düşünüyordum. Gerçekten en son hatırladığım kendi köşemde otururken gözlerimin ağırlaşmaya başlamasıydı.

Ne ara Özgür'ün yanına geldim de onun kafası benim omzumda falan? Çıldırmak üzereyim resmen. Özgür sanki bir şey olmamışçasına tatlı tatlı gülümseyip şu an kahvaltı hazırlamakla meşguldü.

Hep böyle değil mi zaten erkekler midelerine düşkünken kızlar düşünceler girdabında sıkışıp kalsın. Bu erkekler bu kadar odun olmak zorunda mı. Neyse konumuz bu değil kafanı toparla Derin.

Alt tarafı kafası omzundaydı ve masum bir şekilde uyuyordu o kadar. Canım sanki nolcak ki? Özgür ve Derin. Hayır hayır ben Özgür'e o gözle bakamam ki. Özgür sadece şu son dönemlerimde kurtarıcım olmuştu hepsi bu yani. Tamam bir superman olmasada kendi çapında bir kahramandı o da benim için.

Aslında düşününce hiç de fena biri değildi hani. Aman ben yine saçmalamaya başladım. En azından Özgür'e kahvaltıya yardım edeyim de hem kafam dağılır hem de çocuğun evinde kalıyoruz bir işin de ucundan tutalım değil mi ama.

Özgür'ün yanına gittiğimde her şey hazır gibiydi zaten. Benim yapabileceğim pek bir şey yoktu. Sadece ekmek ve şekeri koymayı unutmuştu. Şekerlik mikrodalga fırının hemen yanında duruyordu onu aldım ve masaya koydum.

Özgür'ün bana bakıp güldüğünü görünce " bu kadar komik olan ne. Geldiğimden beri sırıtıp duruyorsun. Gören de benden hoşlanıyorsun da beni o insanı sinir eden gülüşünle etkilemeye çalışıyorsun sanacak." Dediğimde ben bile ne söylediğime nasıl söylediğime hayret etmiştim. Nolur içimden düşünmüş olayım allahım nolur nolur.

Ben böyle yalvarırken Özgür " Gülmem seni rahatsız ediyorsa bir daha gülmem merak etme. " dedi gayet ciddi bir şekilde.
Sabah sabah noluyordu ya böyle. Her neyse şu an daha büyük sorunlarım vardı.

Annemler kesin çılgına dönmüştü. Ah özellikle Murat. Evet o gerçekten iyi bir abiydi. Her kızın sahip olmak isteyeceği türden bir abi. Elim bir an alışkanlık olarak cebime gitti ama telefonum yanımda değildi ki o kaçık adam beni kaçırmaya çalışırken o sırada ben ondan kaçmaya çalıştığım için telefonum odada kalmıştı.

Of babam telefonuma cevap vermememden ya da telefonumu bir yerlerde bırakıp unutmamdan nefret ederdi. Ama bunun hesabını sormayacağıma adım kadar emindim. Çünkü şu an deliye dönmüş muhtemelen her yerde beni aratıyordur.

Bir an önümde bir el belirdi ve korkuyla olduğum yerde sıçradım. Özgür bana bakıp "bugün masaya oturur musun acaba ben çook açım ve kibarlık olsun diye de seni bekleyemem ve kahvaltıya önem veren kahvaltıyı da hakkını vererek yapan biri olaraktan eğer şimdi gelip masaya oturmazsan daha sonra geldiğinde masada bir şey bulamayabilirsin"dedi ve hafif bir tebessüm etti.

Sonra özür dilermişçesine alaylı bir tavırla " pardon ya sen gülmemden hoşlanmıyordun değil mi. Kusura bakma bücür bir daha olmaz. " dedi ve önündeki kahvaltısına döndü. Bana bücür demesine mi sinirleneyim yoksa ona gülmemesini söylediğim için duyduğum pişmanlığa mı yanıyım bilemedim ama sonra boşvererek omuz silktim ve bende kahvaltı masasına oturup hazırlanmış olan muhteşem kahvaltı tabağıma baktım.

GİRDAP'IN SONUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin