17. 12.1978
Yataklara!!
Ses öyle yankılanıyorduki iğrenç duvarlar arasında ,uçan bir sineğin rotasını değiştirebilirdi.Ama bu ses onu - en azından- bugün korkutmuyordu. Okuldan geldiğinden beri aynaya bakıyordu.Saçını düzeltiyor ,aynaya karizmatik bakışlar atarak mutlu oluyordu.Yarın giyeceği ve tek gömleğini bir çoçuğun yatağından çalıp havlu olarak kulandığını görünce o çocuğa attığı yumruğu ve sonrasında yediğı dayak kemiklerini acıtıyordu. Ama önemli değildi.Yarın büyük gündü.Son kez aynaya bakarken yakaladı onu cırtlak sesli müdire.Vurmaktan yamulduğu sopasını sırtında kırdı çocuğun.O kadar acıdıkı sırtı.Uyuştu.Hissetmedi bir süre.Ama cırtlak müdireden kaçarken bile gülüyordu.Yarını düşünüyordu.Odaya girdiğin de diğerleri uyumak üzereydi.İnsanın en tehlikeli olduğu an uykuya dalış anıdır.Hepsi bir ağızdan küfürler saydırdılar.Sesi sık sık detone olan yeni ergen:
-Yorgun olmasam gelip seni iliklerine kadar döverdim.Dua et yorgunum. Ha bide uyurken nesef alma ses olmasın dedi.Önemli değildi o zaten hep oyle uyurdu nefesini tutardı herkesin uyumasını beklerken.Morardı ama bu gece hic birsey önemli değildi. Odanın cam kenarından bir ses geldi.
-Lan çocuk ver yorganını.Usulca uzattı yorganı.Aylardan aralıktı ve pinti müdire aksamları sobayı yakmazdı.Güneş daha yoktu ortalıkta. Ezan başladı yavaş yavaş.Çocuk kalktı yatağından. uyumuştu biraz.Yeterdi bu ona.Camın kenarına usulca yaklaşıp dolunayın sap sarı suratına baktı ve gülümsedi.Hiç bu kadar mutlu olmamıştı ki.Cırtlak müdirenin sopasıyla kalkın diye bağırmasını hiç bu kadar heycanla beklememişti.Yatağına doğru yöneldi.Güneş doğduğunda hersey guzel olacakti her şey ama her şey.Uyuyacağı sırada bir grubun dışarda fısıldaşıtığını gördü .Bakmak gelmiyordu içinden çünkü tahmin edebiliyordu.Ya sigara içiyorlardı yada daha fena şeyler.Ama ülkenin karışık yılllarında kimsenin duvara yazı yazabileceğini tahmin etmiyordu.Saftı...
Uyanın! Uyanın! Kaldırın g*tünüzü hadi annesizler!
Cırtlak müdirenin sesi yine iğrençti.Şu güzel gününü bile bozmaya yeterdi.Uyandı ve direk yemekhaneye indi.Belli ki dünden kalma kahvaltılık ekmekler vardı.Suratsız aşcı iyice kurumuş ekmek ver kenarları morarmış peyniri koydu tepsiye.İğrenmezdi yemekten.Kendini doyursun yeterdi.Diğerleri gelmeden bitirmeye calıştı ekmeğini.Yoksa alırlardı.Diğerleri yemekhaneye bağıra çığıra inerken muthiş bir zamanlamayla odaya çıktı.Oda bomboştu ve iğrenç kokuyordu camları açtı.Camı acarken elindeki kağıdı yere düşürdü 1.kattaydı camdan atladı ve kağıdını aldı.Yeniden pencereye girdiğinde ise onu odada hizmetli Münir karşıladı.
-Ne yapıyordun aşagıda!!
Zar zor cevap verdi;
-Kağıdım düşmüştü de.
-Çöpse ver de atayım aşağıya atmayın çöplerinizi!
Kapıyı vurup cıktı.
Cocuk derin bir oh cekti ve elindeki kağıdı neşeyle tekrar okumadan edemedi;
Mesajını aldım.Bu beni çok mutlu etti.Bende sana karşı boş değilim. sen iyi bir insansın.Cumartesi okulun az ilersindeki yurüyüs yolunda bekleyeceğim seni.
Seni Seviyorum.
İçindeki heyecan git gide artıyordu.Banyo yapsa iyi olacaktı.En son ne zaman girdiğini hatırlamıyordu ve zaten ona bırakmıyorlardı banyoyu.Sonra aklına bir fikir geldi.Diğerlerinin en kazması olanın parfumu vardi.Calmisti ve pahalıydı.Odada kimse yokken ondan kullanmalıydı.Eline aldı ve çok deger verdiği gömleğine sıktı.Hemen yurttan ayrılmalıydı.Hava oldukça soğuktu.Gömleğinin üstundeki parfüm onu üşütüyordu. Yurtan dağıttıkları oldukça adi ceketini giydi ve parka doğru yürümeye başladı.
Evet işte ordaydı Ela gözlüsü. onun için dünyayı yıkardı. Ona doğru adımlarını hızlandırdı. Ustünde pembe kürklü bir mont, yüzü ise ışıl ışıldı... Tam yaklaşıyordu ki yanında nefret ettiği, okuldan arkadaşlarını gördü. Bunlar yurttakiler kadar kötü olmaslarda biriciğinin yanında görmesi onu huzursuz ediyordu.Geldi bizim ki dedi alaylı bir şekilde uzun olan. Boyu ondan çok az daha kısa olansa 'Parfümü eminönünden mi aldın lan' diye ekledi. İşte o sırada ela gözlü araya girdi ve dalga geçmeyin dedi.
Çocuk dişlerini sıkarak:
-Bunlar gitmiycek mi?Bu ipneler senin neden yanında.
Uzunun surat ifadesi anında değişti ve çocuğa okkalı bir yumruk salladı.Yere yığıldı. Gömleği çamur olmuştu.Yavaşca yerden kalktı bir şey yapamadı. Hayatında ilk defa argo olarak"ipne"lafını kulanmıştı
-bak kardeşim biliyosunki seni yanımıza alıyoruz gezdiriyoruz falan. Sırf sana acıdığımızdan. Bunu bil!! Ama bu senin benim kız arkadaşıma asılacağın anlamına gelemez.
Çocuk şoktaydı. Daha önce hiç böyle birşey yaşamamıştı. Üstelik sevdiği kızın sevgilisi oldugunuda yeni öğreniyordu ama onlar ona bu muameleyi yapmıyorlardı.
Uzun lafını sürdürdü:
-bak bu benim sevgilim. Ayağını denk al! Bu sana son uyarım üstelik senin gibi bir eziği bu kadar güzel bi kız nasıl sevsin!!
Hadi eyvallah dedi ve yürümeye başladılar.
Kız, öyle donup kalmış çocuğa hafifçe
"Özür Dilerim" dedi.Hayat böyleydi işte kime güvenecektin kime sırlarını anlatıcaktın. Hiç yaklaşmamıştı insanlara. Yaklaştığı insanların ona yaptığı beterdi. Ağlamıycaktı. Yapçak bir şeyi yoktu. Her şey kötüydü hayatında ama her şey. Hızlıca yürüdü ilk defa bu kadar kin ve nefret doluydu. Yurdun kapısında Müdüre ve nefret ettiği çocuklar vardı. Çocuklar aralarında fısıldaşıp gülüşüyorlardı. Arkadan oldukça sert olan bir adam geldi. Tanıyordu bu adamı bi kaç kere daha gelip yurdun bahçesinde esrar sigara içenleri bi güzel dövmüştü. Yurdun kurucusu olabilirdi. Çocuk merdivenleri çıkar çıkmaz tekmeyi koydu adam. Çocuk acıyla ve feryatla düştü merdivenlerden. Yağmur başladı o sıra. Adam çocuğun hasırlaşmış saçların tuttu ve kafasını yere vurdu. Kafası kanamaya başladı çocuğun. Neler olduğunu bilmiyordu. En sonun da kaldırdı ayağa bir tokat attı ve sürükledi çocuğu. Onu kendi odasındaki pencereye getirdi. Bu ne!! Diye avazı çıktığı kadar bağırdı. Çocuk duvara baktı. Şok olmuştu.
Duvarda beyaz boyayla"Koca g*tlü mudire" yazıyordu.Kekeleyerek:
Bben yayapmadım dedi.Adam iyice sinirlendi:
Lan olum münir görmüş seni camdan odaya girmişsin.
Münir atladı araya:
Efendim!Gördüm telaşlandı. Belli ki o yapmış.
Çocuklar arkadan gülüyorlardı. Anlamıştı onu yurttan attırmak için yapmışlardı bunu. Adamın gözünden anlamıştı. Atıcaklardı onu.
-Al eşyalarını ve s*ktirgit burdan.Yağmur yağmakla kalmıyor kendisiyle beraber hüzün,acı,sinir,nefret,öfke ve suç getiriyordu.Yüzünden süzülen her damla ondan bütün iyilikleri götürüyordu.Demin mal yerine konulduğu, terkedildiği parktaydı.Elinde o kağıt.Her kelime ıslanmış,kaybolmuştu.Seni seviyorum lafının ne kadar yalandan,ne kadar iğrenç olduğunu düşündü. Toprak kokusu geldi burnuna. O enfes koku. Tek güzel olan buydu.Aslında ne kadarda masumdu. Karışmazdı hiçbir şeye. Sürekli ezilirdi. Dövülürdü. Sövülürdü... Ama dayandığı tek şey vardı. Ela gözlüsü. Ama oda yoktu kalmamıştı hiç birşeyi. Ama hiç. Elindeki kağıdı iyice sıktı.Ayağı kalktı.Dimdik durmaya çalıştı. Ayaklarının üstüne bastı ve artık eski çocuktan eser yoktu. Orada etti yeminini:
Andım olsun herkes tek tek bana yaşattıklarının acısını çekecek.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kader
AdventureHer şeyinizi kaybetseniz. Ailenizi, paranızı,duygularınızı... İntikam alır mısınız? Yoksa hayatı olduğu gibi yaşar mısınız? Güneş, Jake, Erdem. Hiç birşeyleri yok. Biriler onlarla uğraşıyor. Hayatlarını çalıyor. Ve onlara adeta zifiri karanlıktan b...