Her şey şimdi başlıyordu. Herkes için...
Evveet! Dedi Ekrem ellerini neşeyle sürtürerek. Masada heycanlı ve anlamsız bakışlar hakimdi.
-İlk görevimiz işte burda!
Ekrem masaya gazeteyi yaydı. Herkes incelemeye başladı.
-Belki bu durum Jake'in canını sıkıcak. Çünkü Harrison Holding nerdeyse batmak üzre ve Reklam şirketinizin başında ise amcan Henry Harrison var Jake.
Jake kaygıyla:
-Nasıl olur.O Henry amcam bize düşman.
-Malesef Jake sanırım babanın ölmesini beklemiş. Veya fırsat kollamış ama merak etme Jake geri alıcaz.
Jake artık sinirlenmeye başlayınca aksanıda kaymaya başladı. Dedikleri anlaşılmıyordu. Erdem Jake'e sakin olmasını söyledi.
-Jake lütfen Sakin ve Türkçe konuşurmusum.
Hakan dikkatlice onları dinliyordu. Kağıtta Harrison Holding'in çok büyük borç batağında olduğuda yazılıydı.
-Çocuklar. Bu oldukça ama oldukça basit bir iş olacak. Sadece gidip gelicez.
Hepsi bir ağızdan sordu:
-Nereye!!
-Hazırlanın çocuklar. İngiltere'ye uçuyoruz.
***Uçak çoktan hazırdı. Bu çok saçma geliyordu çocuklara...Jake hala anlam verememişti olan bitenlere. Koyun sürüsü gibi bindiler uçağa.Uçak oldukça lükstü. Pilot koltuğunda hakan vardı. Çocuklara arkasını dönüp gülümsedi.
Ekrem elinde bir poşetle geldi. Ve konuşmaya başladı.
-Yolculuğumuz uzun süreceği için canınızın sıkılmasını istemem. Size bir kaç "oyuncak" getirdim dedi.
Fakar bunlar oyuncaktan öte.Her gencin sahip olmak istediği teknolojik aletlerdi. PSP, Leptoplar.Mp4'ler...
Tüm çocuklar mutluydu. Ama her güzel havanın ardından elbet fırtına çıkacaktı.Uçak gayet keyifliydi. Aşşağısı oldukça güzel gözüküyordu.Güneş uyuyakalmıştı. Erdem sürekli onu izliyordu. Yorgun ama güçlü nasıl olunabiliyor anlamıyordu. Bu kadar kederin ardından hepsi bir şekilde ayakta durmayı başarabilmişti.
-Hey! İçecek bir şeyler ister misin?
Bu Jake'in sesiydi.
-Biraz meyve suyu alırım.
Jake elinde bir içeceklerle geldi. Ve gülümseyerek Erdem'e meyve suyunu uzattı.
-Eskiden,yani birkaç hafta önce. Babamla frizbi oynuyorduk. Bahçemizde... Eğleniyorduk. Ama şimdi. Kimseyi tanımadığım bir uçakta. Batan şirketimi kurtarmak için uçuyorum.
Gülümsedi Erdem.
-Bende hiç tanımadığım birinin şirketini kurtarmak için hiç tanımadığım insanlarla uçuyorum.Hangisi daha trajedik?İkiside gülüştü.
Erdem araya girdi:
- Ekrem dediki. Şirket borç batağındaymış. Bunu kurtmal için borcun kapanması lazım. Değil mi?
-Aynen öyle fakat bu nasıl olucak bilmiyorum.
-Tahmini bu borç ne kadardır?
- Milyonlar.. Belkide bir kaç trilyon. Harrison holding köksüz bir holding değil. Yani değildi.
-Sence bu adam. Yani ekrem. Ödeyebilir mi.
-Bilmiyorum.Aslında şirket benim umurumda değil. Ben asla parayı sevmemişimdir. Örnek olarak. Babam daha İphone 5 satışa sunulmamışken bana almıştı. Ve ben onu yolduğum bir "Homeless" çocuğa vermiştim.
-Homeless?
-Sizin dilinizdeki anlamını bilmiyorum.
Araya hiç beklenmedik şekilde Güneş girdi. Yattığı yerden doğrularak:
-Evsiz. Evsiz demek.
Jake ve Erdem şaşkındı.
Güneş tekrardan:
-Aynı benim gibi.Hakanın sesi çok şiddetli duyuludu.
Ekrem abi!! Diye bağırmıştı. Ekrem hemen kokpite fırladı ve kapıyı kapadı.Çocuklar korkmuştu. İçeride konuşulanları anlamıyordu. O anda büyük bir gürültüyle uçak sarsıldı.Jake cama koştu.
Motor yanıyordu.Ekrem dışarı çıktı ve çocukların gözlerine kaygıyla baktı.
-Çocuklar. Sanırım düşüyoruz!!!
![](https://img.wattpad.com/cover/35671652-288-k786958.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kader
AdventureHer şeyinizi kaybetseniz. Ailenizi, paranızı,duygularınızı... İntikam alır mısınız? Yoksa hayatı olduğu gibi yaşar mısınız? Güneş, Jake, Erdem. Hiç birşeyleri yok. Biriler onlarla uğraşıyor. Hayatlarını çalıyor. Ve onlara adeta zifiri karanlıktan b...