psikolog ve nefret; 1

893 68 30
                                    

Nefret.

Hiç yabancı olmadığım bir duyguydu bu, bir çiçeğin solduğunu görürsem ondan nefret ederdim, bir insanın intihar ettiğini görürsem ondan nefret ederdim, bir çocuğun sırf istediği alınmıyor diye ağlamasından nefret ederdim.

Kısacası ben bu dünya üzerinde ki herşeyden nefret ederdim. Nefret etmediğim, daha doğrusu edemediğim tek kişi yıllardır arkadaşım olan Jisoo unnieydi.

ben 7 yaşında iken tanışmıştık, ve şimdi de 20 yaşındaydım. Psikolojik sorunlarım vardı, yani gittiğim on psikoloğun onu da aynısını söylüyordu.

Delirdiğimi düşünen bir tek onlar değildi.
Ailem de aynı şeyi düşünüyordu.

Zilin sesiyle irkilip çalıştığım test kitabına kalemimi bırakıp kapıya gittim. Israrla çalmaya devam ediyordu, nefret edilecek bir şey daha...

"Merhaba bebeğim! Uh, yine hayattan bıkmış gibi görünüyorsun." elinde ki poşetleri salladı ve kıkırdadı. "Ablan sana çikolata aldı."

bende gülümsedim, işte buydu. Aradığım tek şey buydu, karşılıksız sevgi.

"Unnie, bana bebeğim demeyeceğin konusunda anlaşmıştık hani?"

Poşetleri mutfakta ki tezgaha bırakmış ve üstünde ki ceketi taburelerin üstüne atmıştı. "Ama bebeksin Lali!"

Göz devirip poşetin içinden beyaz çikolatamı ve sade sütümü alıp salona gittim ve koltuğa oturdum. Beyaza aşıktım. Evimizi biraz anlatmak gerekirse -ev arkadaşıydık- iki katlı bir evde kalıyorduk, üst katta üç oda vardı biri Jisoo'nun biri benim biri de çalışma odası gibi bir yerdi.

Beni evlatlıktan reddeden babam sayesinde buraya taşınmıştık Jisoo ile. Resmi olarak reddetmediği için hala mal varlığında söz hakkım vardı, ama onun da varlığının da canı cehenneme.

"Ördek yapmak istiyorum, sence çok mu abartı olur?"

Kendini koltuğa atmasıyla ona bakıp tek kaşımı kaldırdım. "Sadece ikimiz içinse, eh biraz abartı."

Göz devirip beni gelişi güzel süzdü, "ikimiz içinde abartı değil aslında, baksana bir deri bir kemiksin. Azıcık kilo al be kızım! Bu gidişle evde kalacaksın."

Sırıttım, "10 yaşımda sana asla ama asla evlenmeyeceğimi söyledim. Ve şu an yirmi yaşındayım, kararım aynı."

Kıkırdadı ve kolumdan tutup beni ayağa kaldırdı. "Hadi git üstünü değiştir ve gel, misafirlerimiz var."

Kollarının arasında gerildiğimi hissettiğinde gülüşü soldu ve ellerimi tutup derin bir nefes aldı. "Lisa'm, biliyorum zor ama alışmalısın artık. Nereye kadar evde eğitim göreceksin? nereye kadar gidecek bu halin? Yemin olsun ki senin iyiliğin için uğraşıyorum. İstediğin gibi giyin ve gel sadece yemek yiyeceğiz hm? Ayrıca tanıdıklarım geliyor. Jennie ve Seulgi'yi hatırlıyorsun değil mi?"

Usulca başımı salladığımda dudak büzüp bana sarıldı ve sırtımı okşadı. "Seni seviyorum minik bebeğim, seni zorlamayacağım."

istemsizce dolan gözlerime lanet ederken elimi sıkıca beline sardım ve geri çeklimesine izin vermedim. O benim herşeyimdi, ve ben herşeyimi üzemezdim. Onu mutlu etmek istiyordum, çabalarının karşılığını almasını istiyordum.

Burnumu çekip gözlerimi kırpıştırdım, "Ben hazırlanayım ve yardıma geleyim hemen. Ben gelmeden sakın başlama unnie!"

Kızar bir tonda söylediğimde yüzündeki şaşkınlık ifadesi gitmiş kocaman bir gülümseme esir almıştı yüzünü.

idama sürüklenen açelyalar | chaelisaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin