Bu ilk ölüşüm değildi.
Bu ilk sevişimdi...Kulaklığımın kablosunu sertçe çekip elime doladım ve şişme montumun cebine sıkıştırdım. Ellerim,çantamın askısını sertçe kavrarken göğsümdeki sızıyı yok saymaya çalıştım ama ne mümkün!
Bazı anlar vardır,ömrünüzdeki hiçbir ana denk olamayacağını düşünürsünüz. Bazı geceler vardır,sanki hiç sabahına uyanamayacak gibi hissedersiniz. Benim çok karanlık gecelerim oldu. Asla bitmez sandığım birçok kötü an yaşadım fakat hiç biri şu son iki gün yaşadıklarım ile kıyaslanamazdı bile.
Derin bir nefes alarak toparlanmaya çalıştım. Yavaş ve ürkek adımlarla kütüphane kapısından içeri girdim ve direkt danışman masasına yöneldim. Siz hiç mutluluk karşısında içinizin parçalandığını hissettiniz mi? Ben hissettim. Hem de defalarca kez. Karşımda birbirine gülümseyen iki mutlu insan. Gülüp geçmem gereken bu manzara içimi kor misali dağlamaktan başka bir işe yaramıyordu. Farketmemişti beni. Her zamanki gibi. Sanırım artık alışmıştım. Evet,canımı yakıyordu ve ben de tam olarak canımın yanmasına alışmıştım sanırım. Hayatımda mutlu olduğum birçok anı vardı elbette ama son iki yıldır yaşadığım mutluluktan çok uzak olan bu his,bana güzel duyguların ne demek olduğunu unutturmuştu.
''Selam.''
Kahkahalar kesildi ve bakışlar bana döndü. Karşımdaki mutlu çift tablosunu her ne kadar bozmak istemesem dahi artık farkedilmek istiyordum. Aynen Liya şu an herkes senin farkında,herkes seni biliyor.
Merve masanın üstünden inerken bakışlarım ona doğru döndü. İçimdeki kızı öldüren adama...
''Hoşgeldin Liya. Tam zamanında yetiştin. Bizim de çıkmamız gerekiyordu,malum yetiştirecek çok iş var.''
Kafamı belli belirsiz sallamakla yetindim. Artık ses tonu midemde kelebekler yaratmıyor,aksine onların kanatlarını tek tek yoluyordu. Bunun olmasını istemiyordum. Yine her şey eskisi gibi olsun istiyordum.
Hiçbir şeyden korkmayan cesur kız,kalbinden korkuyordu...
''Zaten bugün pek bir yoğunluk yok gibi ama sen yine de bir şey olursa beni ara. Kolay gelsin,görüşürüz.''
''Görüşürüz Burak.''
Burak,deri ceketini kollarından geçirirken Merve kinayeli bakışlarını üzerimde gezdirmekten hiç çekinmiyordu. Kısa bir süre sonra el ele kütüphaneden çıktılar.
El ele. Benim yıllardır sıcaklığının hayalini kurduğum ellere...
Zihnimi mümkün olduğunca boşaltmaya çalışıp sandalyeye oturdum ve kağıttaki ödünç listesini bilgisayara geçirmeye başladım. Arada sırada gelen öğrenci kayıtlarını da yaptıktan sonra dirseğimi masaya koydum ve yüzümü avuçlarıma yasladım. Düşünmekten kaçtığım şeyler bir bir zihnimi işgal etmeye yeltendi. Buna karşı koyamadım. Karşı koyacak gücü kendimde bulamıyordum. Liya Bozada'nın hayatı çok normaldi. Ta ki iki yıl önceye kadar. Film Tasarımı Ve Yönetmenliği ikinci sınıf öğrencisiyim. Üniversitenin ilk yıllarında okul kütüphanesinde gönüllü olarak görev almaya başlamıştım fakat yaklaşık altı ay sonra buradaki işim artık resmileşmişti. Kısmi zamanlı olarak çalıştığım bu kütüphane benim ikinci evimdi. Her şey burda başladı ya zaten...
Burak...Burada benden önce çalışmaya başlamış,adapte olma sürecim boyunca bana yardımcı olmuştu. Peki ben ne yapmıştm? Ondan deli gibi hoşlanmış ,ardından bu duyguları daha da büyütüp ona sırılsıklam aşık olmuştum. Peki sonra ne mi oldu? Burak,Merve ile beraber olmaya başladı. Kendisi sınıf arkadaşım olur ve nedenini bilmediğim bir sebepten dolayı benden hiç haz etmez. Burak Mimarlık son sınıf öğrencisi. İşin üzücü yanı bir hafta sonra Merve ve Burak'ın nişanlanacak olması. Bunun başta bir eşşek şakası olması için dualar etmiştim fakat gerçekler yüzüme acı bir şekilde çarparken bana da üstüne soğuk bir su içip olayları sindirmek kalmıştı. İçimde iki yıldır büyüttüğüm ve emek verdiğim,dalları kalp damarlarıma bağlı çiçeği kesmek beni öldürdü. Hala kanayan yaramı kapatmakla uğraşıyordum fakat nafile.
Hiçbir yarabandı tutmuyordu taze yaramı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sevmekten Başka
Teen FictionBazı yaşamlar sonsuza kadar sevgi ile mühürlenir.. Söylesene sende kaç gezegen saklı...