Kendi mahzenimde öylece saklanıyorum...Beynimde çınlanan cümle,tüm fonksiyonlarımı adeta engellemişti. Yataktan doğrulup doğrularcasına ablama baktım.
''Ne?''
Kapı kolunu tutmayı bırakıp telaşla yanıma yürüyen ablam yatağıma oturdu.
''Telefonunu oturma odasında unutmuşsun. Burak aradı Liya. Açmadım,ders çalışıyorsun diye de rahatsız etmedim fakat mesaj attı.''
Ablamın bana uzattığı telefonu hızla kapıp mesaj uygulamasını açtım.Gönderen ; BURAK
''Liya,evinin yakınlarındayım. Konuşmamız gereken şeyler var. ''Gönderen; BURAK
''Telefonu açmıyorsun,muhtemelen birazdan mesajı görürsün. Evinizin önündeyim.''
Uygulamadan çıkmadan önce Burak'ın yeniden yazıyor oluşunu gördüm.Gönderen; BURAK
Eğer müsait değilsen sorun olmaz.Elim ayağım birbirine dolanmış vaziyette ne yazacağımı düşünüyordum. Buraya kadar gelmişti,inmemek kabalık olurdu. Ama bana sormadan emrivaki ile gelmesi bir miktar kızmama sebep olmuştu. Belki eskiden olsa bu davranışı beni sevinçten delirtirdi ama yakında nişanlanacaktı. Hadi ama Liya,mesaj atması bile aklını başından aldı.
Kafamı sallayıp kendime gelmeye çalıştım. Sakinleşmeye çalışırken mesaj uygulamasına girip cevap yazmaya başladım.Gönderilen; BURAK
Geliyorum.Mesajı yazdıktan sonra telefonu yatağa atıp ablama baktım. Suratımdaki afallamış ifadeyi anlaması ve bana üzgün gözlerle bakması içimi bir miktar yaktı. ''Gidecek misin?'' Sorusunu başımı sallayarak onayladım. Omuzlarımı sıvazlayıp ''İyi olacaksın.''demekle yetindi. Ardından dolabımdan montumu çıkarıp bana uzattı. ''Seni idare ederim fakat çok uzun sürmesin.''
Kız kardeş... Bu dünyada Allah tarafından bize verilen en büyük hediyeydi. Ablam benim annem,arkadaşım,ilk aşkım,her şeyim olmuştu. Evet,sık sık atışıyorduk fakat bu kardeşliğin yazılı olmayan sadakat kuralıydı.
Kapıya yönelip ayakkabılarımı giyerken babamın ''Nereye kızım?''diye seslendiğini işittim. Ablam benim yerime söze atlayıp ''Baba kahve bitmiş,Liya markete inip gelecek.''dedi.
''Kızım ne gerek var gece gece kahveye uykunuz kaçacak şimdi. Gidin süt için birer bardak.''
Babamın hayıflanması beni bu duygu karmaşası içinde bile gülümsetirken ablam
''Baba ya ne sütü kahve varken.''dedi.
''Bunlar adam olmayacak Zerife. Bizim zamanımızda kahve mi vardı Allah aşkına. Gider sütümüzü içer,uyurduk. Zamane gençleri hep böyle yapa yapa bedenlerini harap ediyorlar.''
''Haklısın bey nerde bizim zamanlar ama işte yeni çağa da ayak uydurmak gerekiyor. Sabahlara kadar ders çalışıyor kızcağızlar,biraz enerjiye ihtiyaçları var.''
Babamın homurtusu kulaklarımı doldururken ''Aman hanım ben ayak falan uyduramam bu döneme. Enerji ihtiyaçları varsa dolap meyve dolu. Her akşam yeseler birer tabak gün boyu düz duvara tırmanırlar.'' Annem ve babam tatlı tatlı atışmaya devam ederken ablam bana çıkmam için el kol yaptı.
Montuma sarınıp aşağıya indim. Apartman kapısından çıkarken arabasına yaslanmış,telefonu ile ilgilenen Burak beni ağlatacak cinsten güzeldi. Asla sahip olamayacağım bir hayale bu denli bağlı olmak benden çok şey götürdü. Kalbimde sızlayan şey aşk değildi,çaresizlikti. Birine fiziksel olarak bu kadar yakınken ruhlarımızın arasında kilometreler olması benim suçum değildi,benim suçum olmamalıydı.
Kafasını kaldırınca göz göze geldik. Beni kendine delice bağlayan gözlerine.
Gülümsemesi yüzünde büyürken ona doğru yürüdüm.
''Selam Liya.'' Başımı eğmemek için kendimi zorladım ve gözlerinin içine baktım.
''Merhaba Burak.''
Etrafıma istemsizce bakarken tekrar Burak'a dönüp ''Biraz ilerleyelim mi,komşular yanlış anlayabilir.''dedim. Burak yüzünü buruştururken bu tepkisine karşı kaşlarım çatıldı. ''Hala var mı ya böyle insanlar?''
İstemsizce sinirlenirken bir şey söylememe fırsat verimden konuştu. '' Zaten uzun kalmayacağım Liya,hemen konuşup çıkarım.''
''Neden gelmiştin?'' İçimdeki sinir ses tonuna da yansımıştı fakat buna engel olamamıştım.
''Aslında önemli olmasa seni bu saatte rahatsız etmezdim fakat gerçekten önemli.''
Kafamı devam etmesi için sallarken konuşmaya kaldığı yerden devam etti.
''Merve sana çok değer veriyor Liya ve nişana senin de gelmeni istiyor. Söylediğine göre sen gelmeyecekmişsin. Gerçi ben bunun öyle olduğunu düşünmüyorum fakat Merve böyle olduğu konusunda kararlı. Şaka gibi ama beni buraya seni ikna etmem için gönderdi. Merve'yi bilirsin,istediği olmayınca tüm günü mahvedebilecek bir kız o yüzden senin gelmen belki de nişanımızı kurtaracak. Düşünsene sürekli somurtan bir Merve.. Sanırım çok eğlenceli olmaz.''
Keşke..Keşke o mesaja cevap vermeseydim de bu apartman merdivenlerini inip seninle hiç konuşmasaydım Burak. Keşke bana hiç yazmamış olsaydın. Keşke seni hiç tanımasaydım,keşke.. Sen benim hayatımdaki en büyük pişmanlığımsın ve ben bu pişmanlık bataklığında dibe batmaktan yoruldum. Artık nefes alamıyorum...
''Ben.''dedim zorlukla kelimeleri bir araya getirirken. ''Ben çok isterdim gerçekten ama çalışmam gerekiyor biliyorsun. Sınavlar yaklaşıyor ve evde de çok önemli işlerim var.''
Aferin Liya harika bahaneler sundun. Kimsenin aklına gelmezdi bunlar gerçekten.
''Ev işlerini erteleyebilirsin Liya. Ayrıca bir gece sınavlara çalışmayınca kalmayacaksın.''
Derin bir nefes verdim ve başımı yere eğip konuştum. ''Gerçekten erteleyemeyeceğim işler Burak bu işl...'' Kolumun üstünde hissettiğim el cümlemi yarıda keserken şaşkınlıkla Burak'a baktım fakat o bu hareketi nefes almak kadar kolay yaparken ben nefes almayı unutmuştum.
''Lütfen Liya bunu benim için yap. Merve'yi hayal kırıklığına uğratmak isteyeceğim en son şey bile değil.'' Gözlerine çaresizce bakmakla yetindim. Ardından teslim olup kafamı olumlu anlamda salladım.
Sevinci gözlerinin ışıltısına yansırken ''Gerçekten harika bir arkadaşsın sen ,çok teşekkür ederim.''dedi.
Ardından arabasına binip uzaklaştı. Evet,sadece bu kadar. Az önce sevdiğim adamın nişanına gitmek için ona söz verdim. Ne ironi ama!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sevmekten Başka
Teen FictionBazı yaşamlar sonsuza kadar sevgi ile mühürlenir.. Söylesene sende kaç gezegen saklı...