Acının Binbir Tonu

79 10 2
                                    



Sana gitme demeyeceğim.
Üşüyorsun ceketimi al.
Günün en güzel saatleri bunlar.
Yanımda kal.

Sana gitme demeyeceğim.
Gene de sen bilirsin.
Yalanlar istiyorsan yalanlar söyleyeyim,
İncinirsin.

Sana gitme demeyeceğim,
Ama gitme, Lavinia.
Adını gizleyeceğim
Sen de bilme, Lavinia.

ÖZDEMİR ASAF
-LAVİNİA-

                                             ÖZDEMİR ASAF                                               -LAVİNİA-

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.



Adar Deniz'den...

Apartmanın çarpan kapısı beynimdeki depremlerin yankısıydı.
Ben bu gece bu sokak lambasının altında ilk defa ruhumu kaybettiğimi hissettim. Ben. Hayatımda ilk defa yenilmiş hissettim.
Boğazımı ıslatmak istedim,yapamadım. Saatlerdir görmezden gelmeye çalıştığım yumru bu defa bana varlığını sert bir tokat gibi hissettirdi.
Zorla yutkundum. Boğazımın her hareketi bana acı verdi. Önemli olan beni bırakması değildi,ben onsuzluğa da alışkındım fakat onu inciten kişi bendim. Bu o kadar ağır bir hissiyatı ki insanı öldürüyordu. Evet,itiraf edeceğim. Aylardır beni kendine o kadar bağlamıştı ki ondan ayrılma,onu bir daha göremeyecek olmam bile beni mahvediyordu.
O bana bakıp gülümsemeyecek miydi bir daha?
Gözlerimden firar etmekte haklı olan gözyaşını onu idam etmek istercesine elimin tersi ile sertçe sildim. Başta eve gitmek istedim fakat adım atacak gücüm yoktu.
Kaldırımın üstün çöküp caddeyi izlemeye başladım boş gözlerle.
Hayır hayır bu kadar kötü hissetmemeliydim. Sanki bir enkazın altında kalmış gibi hissedemezdim,benim bunu toparlamam gerekiyordu.
Ama ya yapamazsam?
Yapmak zorundaydım. Beni tekrar istemeyebilirdi,görüşmekten sıkılmış olabilirdi fakat en azından yaralarını sardıktan sonra onun hayatından çıkmalıydım.

Ben başkasının ona açtığı yarları bile sevmiştim,ama o beni görememişti.

Bugün ona onu anlattım. Duygularımı haykırdım yüzüne karşı ama beni görmedi bile. Allah'ım,bir imtihan bu biliyorum. Belki acı çektikten sonra her şey yoluna girecek ama ne güzel bir imtihan bu.
Derin bir nefes aldım soğuk gecenin bağrından. Havalar ısınmaya başlamıştı fakat bugün sığınmam için daha da bir soğuktu hava. İyi ki çok geç kalmamışız eve. Liya ince giyinmişti,üşürdü.
Aslında bir yandan tüm bu olanların nedenini biliyordum,daha doğrusu tahmin ediyordum fakat bir türlü yedirmiyorum kendime.
Burak hala aklındaydı. Zaten bu kadar sevdiği birini aklından çıkarması kolay olmayacaktı. Benim onu yıllar geçse de aklımdan çıkarmayacağım gibi. Bugün ona onu haykırırken aklına o herif gelmiş olmalı. Sevdası ağır basmıştı. O kadar konuşmamalıydım,belki de ben yeniden o sevda tohumlarını ektim yüreğine. Belki de ben yeniden hatırlattım onu ona.
Bağırmamak için kendimi zor tutarken kafamı ellerimin arasına alıp sakinleşmeye çalıştım.
Sevmek bu denli zor olmamalı,sevmek bu kadar acıtmamalı. Sevgi iyileştirir,sevgi neşe verir,sevgi yeniden var eder seni.
Benim içim parçalanıyorken ile ben şu an onun ne durumda olduğunu merak ediyordum.
Acaba pijamalarını giymiş miydi? Ya da kahvesini alıp yatağına girmiş miydi?
Bana geçenlerde attığı fotoğrafı anımsadım. Kahveyi elinde tutmuş o güzel gülümsemesi ile bana bir fotoğraf yollamıştı. Nasıl hazırlıksız yakalanmıştım ama. Elim ayağım birbirine girmişti adeta. Nefesim kesilmişti onun o güzel gülüşün görünce. Ayıcıklı pijamaları ve salaş topuzu ile oldukça şey gibi görünüyordu ev gibi...
Güldüm kendi halime. Beni yaralayan o ama iyileştiren de o.
Ben seninle ne yapacağım Liya Bozada?

Sevmekten BaşkaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin