#11

295 33 3
                                    

Chan çiçekleri yerleştirirken açılan kapıya döndü. "Ah, daha açılma- Seungmin?" Gülümsedi. Elindeki toprağı silkeleyerek ona yaklaştı. "Bu saatte burda ne işin var?" Elinde ki poşeti kaldırdı ve gülümseyerek gösterdi. "Birlikte kahvaltı yaparız diye düşündüm. Yemek yemediğini söyledin ben de bir koşu yiyecek şeyler aldım."

Chan teşekkür etti ve birlikte yemek için masaya oturdular.

"Yarın denize gidelim mi?"
"Bu havada mı? Az daha soğusa kar yağacak." Chan güldü. "Girmek için gitmeyeceğiz ya, biraz oralarda geziniriz fena mı olur?" Son lokmasını ağzına aldı. "Hm. Tamam. Senin istediğin gibi olsun."

Bütün masayı birlikte topladılar ve Seungmin gitmek üzereyken Chan arkasından seslendi. "Bugün gitmesen olmaz mı? Yani demek istediğim, bugün benimle birlikte çalış. Bir sefercik."
"Seninle çiçekçilik yapmamı istiyorsun?"
"Evet, çiçekleri çok seviyorum. Seni de sevdiğime göre iki sevdiğim şeyin bir arada olmasını istiyorum." Seungmin utanarak kızardı. "Böyle bir teklifi reddedemem." Giydiği paltosunu geri çıkardı. "Nerden başlayayım?"

Chan öncesinde ona yaklaşıp gövdesine bir önlük bağladı. Eldivenleri uzatarak boş saksıları ve ekilmemiş bitkileri gösterdi. "Aman Tanrım, bilerek mi kalmamı istedin?" Chan güldü. "Birazcık?" Seungmin gülerek başını salladı ve yanlarına gitti.

"YA! HYUNG! BU BITKI DÜZGÜN DURMUYOR!" Chan yanına eğildi. "Toprağa batırarak ekemezsin Seungmin..." Toprağa biraz su döktü ve ortasına çukur açtı.

Seungmine öğretmek için bitkiyle birlikte onun elini tutarak çukura yerleştirdi. "Gördün mü?" Seungminin elleri ile kökü toprakla kapattı.

Ikili birbirine çok yakınlardı. "Anladım." Gülümseyerek ona baktığında Chanda ona baktı.

Evet yüzleride birbirine oldukça yakındı. Seungmin geç olmadan panikleyerek geri çekildi ve diğer saksıya uzandı.

Seungmin kendi işini bitirdiğinde buketi hazırlayan Chana baktı. Çok güzel görünüyordu. Işine çok odaklıydı ve Seungmin adeta ona bakarak kala kalmıştı.

Ikili günün son müşterisini gönderiklerinde Seungmin belini esneterek önlüğünü ve eldivenlerini çıkardı. "Çok güzel bir gündü. Gerçekten bütün negatif enerjilerimden arındım." Chanda önlüğünü çıkarı ve gülümseyerek ona baktı. "Gidelim mi artık? Saat geç oluyor." Başıyla onayladı.

Chan içeriyi toplayarak montunu giydi ve Seungminle çıktı. "Seni eve bırakayım."
"Güzel olur, teşekkürler." Birlikte ilerlemeye başladılar.

Evin önüne geldiklerinde Chan Seungmine döndü.

Seungmin ona sarılarak başını omzuna yasladı. "Keşke bugün hiç bitmeseydi." Chanda ona sarıldı. "Yarın var, ondan sonraki gün ve ondan sonraki gün."
"Zaman ne kadar hızlı geçiyor değil mi? Kim bilebilir ki günler sonra öleceğimi..." Chan gözleri dolarken konuştu. "Aptal, şu kelimeyi ağzına alma." Seungminde ağlamaya başladı. "Ö-özür dilerim." Chana bakarak çekildi.

Chan ellerini yanaklarına yerleştirip Seungminin akan gözyaşlarını sildi. "Seni sadece mutluluktan ağlarken görmek istiyorum. Ağlamanı istemiyorum. Hayat acı çekmek için gerçekten çok kısa."

Seungmin başıyla onayladı. "Gideyim artık." Apartmana ilerledi. Dönüp Chana baktığında kocaman el salladı. "Yarın görüşürüz Hyung!"
"Görüşürüz!!" Apartmana girdiğinden emin olup kendi evinin yoluna koyuldu.

thank you // chanminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin