Üniversite sıralarında, bir dergide yayınlanmak üzere hazırladığım yazımı hiçbir yeriyle oynamadan sizin kucağınıza bırakıyorum.
Ben büyüdüm.
Ama satırlarım hala aynı yerde nefes alıyor...
Lütfen itina ile okuyun.
Çığlıklarımızı Fısıldıyoruz, dinleyin... /introduction
Sonradan söylenen bir yalanın ufkunda yüzdüğünüzü fark ettiğinizde, iradeniz dahilinde aynı yalandan kurtulmak kolaydır. Peki doğduğumuz andan itibaren kulağımıza "gerçek" diye fısıldanan, derimizin en alt noktasına kadar nüfuz eden yalanların idrak edilmesi?
Sanırım büyük bir enkaz...
Şimdi sizi doğduğumuz andan beri kulağımıza fısıldanan dolaylı bir yalanı görmeye davet ediyoruz.
Kandırıldık!
Dünya üzerinde sayısı dudak uçuklatacak kadar fazla 'İnsan Hakları Kuruluşu' varken kandırıldık. Sağlık için naralar atılırken kandırıldık. 'Her Çocuk özeldir' yalanı söylenirken kandırıldık. 'İnsan; insan olduğu için kıymetlidir.' denilirken, aynı saniyelerde katliamlar, işkenceler, işgaller yapılırken KANDIRILDIK.
Biz doğarken kulağımıza yalanlar fısıldanırken; kapanan gözlerimiz, tıkanan kulaklarımız ve dikilen dudaklarımız hissizliğe ant içti. Yeniden uyandırılana dek...
İnsan Haklarını Yerle Bir Ederken Görmezden Gelinen, Dünyanın Mızmız Çocuğu İsrail İle Tanışın... /part1
14 Mayıs 1948'de BM paylaşım planı uyarınca tarafından İsrail Devleti'nin illegal kuruluşu ilan edildi. Tarihçesi hakkındaki işgali anlatmak uzun zaman alacaktır. Fakat bugün gayrı meşru yollarla işlenen suçların birkaçına değinmek istiyoruz. Meşhur Pars Today gazete ve haber portalının verilerine göre İşgal yıllarının başından bu yana yaklaşık 1 milyon kişiyi gözaltına alan İsrail'in hapishanelerinde halen 57'si kadın, 300'ü çocuk 6 bin 500 Filistinli tutuklu bulunuyor. Tabi bu sayı geçtiğimiz yılların verilerine dayanmakta. Açıklamada, İsrail'in işgal yıllarının başından bu yana yaklaşık 1 milyon kişiyi gözaltına aldığı hatırlatılarak, İntifada yıllarında tutuklu sayısının arttığı ve zor dönemlerden geçen Filistinlilerin rastgele gözaltılara maruz kaldığı belirtildi.
İşgalle elde edilmiş topraklarda, Filistinli çocuklar ve bireyler uzun zamandır şehrin ortasına sıkıştırılmış utanç duvarları arasında yaşamaya çalışıyor. Utanç Duvarları... Bu mecazi bir söylem değil ne yazık ki. Filistin halkının, işgal devletinin eliyle gayrı meşru ve insancıl olmayan yollarla inşa edilen duvarların arasında yaşamaya mecbur bırakılmasından bahsediyoruz. Rastgele tutuklamalar, İsrail mahkemelerince müebbet üstüne müebbet yiyen erkek, kadın ve çocuk bireyler ayrıca tutukluluk süresi müddetince akla gelmeyecek işkencelerle pasifleştirilmeye çalışılan insanlar...
Ve bunu görmeyen yalana alışmış bir dünya.
Dünyanın Tümünde Kabul Görmüş İnsan Hakları Kanunlarına Rağmen İşlenen Suçlara Daha Yakından Bakalım. /part2 (yakın tarih)
Geçtiğimiz bir Martta başlayan vatanlarına geri dönmek için her yıl düzenlenen "Büyük Dönüş Yürüyüşü'nde şu ana kadar 13'ü çocuk, 2'si sağlık görevlisi ve 2'si gazeteci olmak üzere 123 Filistinlinin İsrail askerleri tarafından şehit edildiği açıklandı.
Yaralılardan 350'sinin durumu ağır. Örneğin Dünya üzerinde birçok çocuk ya savaş ortasında ya da açlık sınırında yaşamını sürdürmektedir. Bu koşulları ortadan kaldırmak ve onlara daha iyi bir yaşam sağlamak amacıyla hazırlanan Çocuk Hakları Sözleşmesi, 191 ülke tarafından kabul edilmiştir. Sadece 30 Marttan bu yana 13 çocuk öldürülürken bu sözleşmenin hiçbir tarafı sesini yükseltmemiştir. Dünya çapında her sağlık görevlisinin dokunulmazlığı vardır fakat 2 sağlık görevlisi görevi başında keskin nişancılar tarafından öldürülürken bu dokunulmazlık göz ardı edilmiştir.
Medyanın özgürlüğü için hazırlanan yasalar da Büyük Dönüş yürüyüşü esnasında hiçe sayılmış. Yapılan katliamın duyurulmaması için gazeteciler yaralanmış ve öldürülmüştür...
Kudüs'ün Sokaklarından duyurulmaya çalışılan asıl mücadele... /part3
Dünyanın en kadim kentlerinden Kudüs, bugün Orta Doğu'daki sorunların merkezinde yer alıyor. İsrail, kentin doğusunu 1967'de işgal etti ve 1980 yılında tamamını başkenti ilan etti. Ancak bugüne kadar Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak tanıyan hiçbir devlet olmadı. Üstüne üstelik Paris'te toplanan UNESCO Yönetim Kurulunun 201. Genel Kurulu'nda Sudan, Katar, Umman, Fas, Lübnan, Mısır ve Cezayir tarafından hazırlanan 'İşgal edilmiş Filistin' karar tasarısı görüşülerek oylandı.
Kudüs'ün Müslümanlar, Hristiyanlar ve Museviler için kutsal bir kent olduğunun ifade edildiği tasarıda, 'İşgalci güç İsrail' tarafından Kutsal şehir Kudüs'ün yapısını ve statüsünü değiştirmeye yönelik alınan her türlü önlemin, adli veya idari uygulamanın geçersiz sayılması ve iptal edilmesi istendi. Tasarıda, Kudüs'te uluslararası hukuka aykırı olarak üst aramayı, tünel kazmayı, eski şehir başta olmak üzere, Doğu Kudüs'te inşaat projelerini devam ettirdiği belirtilen İsrail'in, UNESCO ve Birleşmiş Milletler (BM) kararlarına aykırı olarak sürdürdüğü bu uygulamalara son vermesi talep edildi. Lakin karar Netenyahu tarafından 'saçma' bulunarak her hangi bir yaptırım gücüne sahip olamadı.
Bu Yazı, Birkaç Yıl Önce Gerçekleşmesi İçin Planladığımız Bir Üniversite Öğrenci Dergisi İçin Şahsım Tarafından Hazırlanmıştı.
O zamandan, bu zamana neler değişti?
Susmayı tercih eden dünya gözlerini yummaya devam etti.
Daha ÇOK ÇOCUK ÖLDÜ.
Daha ÇOK YER İŞGAL EDİLDİ.
Daha ÇOK İNSAN ZORLA EVLERİNDEN ATILDI.
GAZEE DAHA ÇOK BOMBALANDI.
AMERİKA KUDÜS'Ü İsrail'in BAŞKENTİ İLAN ETTİ...
Peygamber Emaneti (sav) Mescid-i Aksa, Müslümanlar tarafından hala bir numaralı problem haline getirilemedi. Ve bu hezimet gün geçtikçe daha da büyüdü, büyüdü ve büyüdü...
Her geçen gün dünyanın gözü önünde kirletilen Aksa, öldürülen çocuklar, sürülen insanlar bu ümmetin alnına kara leke olarak sürüldü.
Ve siz.
Ben.
Bizim gibiler orayı hiç çıkarmadık aklımızdan.
Elimden gelenin en iyisi ile davam alnımın akı, yüreğimin zarif acısı ve naif mahzunluğum, mahzunluğumuz olarak bizimle her yere geldi.
Bu yazıyı yazarken henüz Üniversite amfilerinden anlamak için gayret eden bir öğrenciydim.
Şimdi ise mesleğini icra etmeye gayret eden yetişkin, evli bir kadın...
Ben orayı ilk derdim sıralamasından hiç çıkarmadım.
Bazen hevesim de takatim de bitse de hiç çıkarmadım.
Biliyorum bu klavyenin ardından benimle aynı yerde soluk alan birileri var.
Sizi görmüyorum.
Duymuyorum.
Ama yanımdasınız biliyorum.
Varlığınıza tutunuyorum.
Bu ipi sıkıca tutun olur mu?
SELAM VE DUA İLE...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ALACA (İslami)
SpiritualeGenç adamın sinesini tokatlıyordu nefesi. İçinde Yemen'den başlayan bir alev... Aldığı havadisi, canı pahasına yetiştirmek için koşuyordu Filistin topraklarında. Öyleki karşısına dağ çıksa, eriyecekti heybetinden. Bir an sendelese yeryüzü birbiri...