Soğuk

5.9K 541 125
                                    

İyi okumalar💜💜💜

Taehyung'un ağzından;

Vücudumda hissettiğim keskin soğuk ve ağrı ile uyandım. Gözlerimi araladığımda boş bir kulübede olduğumu fark ettim. Tahta bir sandalye de oturuyordum. Ellerim ayaklarım ve ağzım bağlıydı. Her tarafım bu gibiydi. Çünkü dışarıda fena bir soğuk varken bu tahta kulübenin sıcak olması imkanzsızdı.

Korkuyla etrafı izlemeye devam ederken kapı içildi ve içeri bir alfa girdi.

"Demek uyandın." yanıma gelip yüzüme doğru eğildi.

"Üşümüşe benziyorsun? Güzel."

Kimin için çalışıyordu bu adam neden buradaydı? Beni bayıltan bu kişi miydi? Konuşmaya çalıştım ancak ağzımdaki bez engelliyordu.

"Ağzını açacağım zaten ormanın derinliklerindeyiz kimse seni duyamaz." bezi çözdüğünde kaşlarımı çatıp ona baktım.

"Kimsin sen? Neden getirdin beni buraya? Amacın ne?"

"Kim olduğum seni ilgilendirmiyor. Buradaki olma sebebin ise yapmaman gereken şeyler yapman ve ayak bağı olman. Sonun ise ölüm olacak ancak önce bir işim var seninle."diyip bir anda yanağıma attığı yumrukla başım diğer tarafa saldırdı. O bir alfaydı ve çok güçlüydü. Dövüş kabiliyetim olsa da her yerim bağlıydı.

Canım acımıştı hemde çok. Yanağım çok fena zonkluyordu şuan.

" Eğer kendi halinde işini yapsaydın şimdi burada olmayacaktın. Hepsini hak ettin."

Diğer yanağıma yediğim tokatla acıyla inlemiştim. Ağzıma gelen kan tadıyla dudağımın kanadığını anladım.

"Ben bir şey yapmadım!" dedim sinirle. Karşılık verememek ve acı çekmek sinirlendiriyordu.

"Kendince yapmadın." gözümün üstüne yediğim sert yumruk ile başım geriye düştü ve gözümü acımadım. Tanrım nasıl bir acı bu...

"Ne oldu canın mı acıdı?"saçımdan tutup sertçe çekmesiyle tek gözümüz açıp ona baktım.

"Çok çirkinsin midem bulandı. "ve bir tokat daha. Ardından karnıma bir yumruk. Sandalyeyle beraber yere düştüğümde öksürmeye başladım. Ağzımdan kan geliyordu. Burnum, dudağım, kaşım her yerim kanıyordu.

"Bu kadar yeter elim mahvoldu çirkin suratın yüzünden. Ben gidiyorum, geri de gelmeyeceğim omega. Sense burada soğuktan donarak ya da vahşi alfalar tarafından saldırıya uğrayarak öleceksin. Sakın umut etme Kral Jeon asla seni bulamaz. Zaten bulmayada çalışmaz. "kulübeden çıktı.

Karanlık yerde tek başımaydım. Zemin daha soğuktu ve canım acıyordu. Eğer çok uzaktaysam bu karda beni bulması imkansızdı. Burada ölecektim.

Jungkook'un ağzından;


İki gün olmuştu deli gibi her yerde onu arıyordum. Yoktu hiçbir yerde. Yakın çevreyi aratmıştım. Dışarıda bir fırtına vardı. Askerlerde ararken zorlanmıştı.

Şimdi taht odasında düşünürken içeri teyzem girdi.

"Jungkook hala onu mu düşünüyorsun? Kaçmış bir hizmetli işte. Belki de bir alfayla kaçtı? Düşünme bu kadar." diyip yanıma geldiği sırada daha fazla dayanamadım ve ayağa kalkıp bağırdım.

"Taehyung kaçmadı, kaçırıldı! Ve bir daha onun hakkında konuşursan! Teyzem olman umurumda olmaz."

Yanından geçip taht odasından çıktım ve saraydan çıktım. Kendim arayacaktım meleğimi. Kar, fırtına önemli değildi. Atıma bindim ve hızlıca sürmeye başladım.

Nerede olursan ol. Bulacağım seni güzelim.

***

Soğuk, üşüyorum. Ellerim mosmor, vücudum buzdan farksız. Artık dayanamıyorum Jungkook neredesin? Yoksa unuttun mu? Fark etmedin mi yokluğumu. Gözlerim kapanıyor daha fazla dayanamıyorum. Canım acıyor. Susadım. Yutkunamıyorum bile. Üşüyorum, titriyorum.

Dışarıdan sesler duyuyorum, kim geldi? Sen misin? Yoksa vahşi alfalar mı?

"Taehyung? Güzelim?" sesini duyuyorum. Gerçek misin? Eğer sensen çok mutluyum buldun beni ama ya değilsen. Çoktan gözlerim kapandı da sende hayal misin?

Yanıma geldiğini ve ayaklarımı çözdüğünü hissediyorum. Ardından ellerimi.

"Buz gibisin. Götüreceğim seni buradan iyileşeceksin meleğim merak etme." üstüme bir şeyler örtüldüğünü hissettim ancak uykum vardı. Yarı açıktı gözlerim. Ardından sıcaklığını hissettim. Daha çok sokulmak istedim ama hareket edemiyordum.

"Taehyung lütfen benimle kal. Uyuma sakın. Lütfen kapama gözlerini. Tanrım her yerin yara. Kim yaptı sana bunu? Ödeteceğim bunu ona."

"J-Jungkook u-uykum var."

"Hayır hayır sakın bebeğim bana bak."

"Ama uyumak istiyorum." dedim zorla.

"Hayır Taehyung bak gidiyoruz az kaldı." cümlesinin devamını duyamadan gözlerim kapandı. Şimdi her yer karanlıktı.

Jungkook'un ağzından;

Gözleri kapanmıştı. Serbest bırakmıştı kendini. Gözlerimden yaşlar düşerken daha hızlı sürdüm atı. Gidemezdi beni bırakamazdı. Onu gördüğümden beri ağlıyordum. Yüzü yara içindeydi. Dudakları ve yanakları mosmordu. Kıyamadığım güzelliğine kim kıymıştı? Onu bulduğum an cezası büyük olacaktı.

Sonunda saraya geldiğimizde hızla attan kucağımda Taehyung ile indim ve içeri girdim.

Hekimin odasına girereken bağırdım.

"Çabuk ilgilen!"

İkinci yaşayışımızdı bunu. Taehyung ikinci kez yüz yüze geliyordu ölümle.

Ama bu seferde kurtulacaktı ve beni yalnız bırakmayacaktı.

Hekim onunla ilgilenirken başında durdum.

"Çok fazla üşümüş biraz daha geç kalınsaymış kurtulamazmış. Yüzündeki yaralara merhem sürdüm. Bir de karnındaki morluk kötü durumda. Ona da bir merhem sürece-"

"Ben sürerim. Gerekenleri söyle sen. Benim odamda kalacak çünkü."

"Efendim sıcağa ihtiyacı var. Birinin ısısı daha iyi olur. Karnına ve yüzüne de bu merhemi düzenli olarak sürmelisiniz." uzattığı kabı aldım.

Taehyung'u battaniyeye sarmıştı. Eğilip onu kucağıma aldım. Onu iyileştirecektim.

Odadan çıktığımız anda herkesin bakışları bize döndü. Kimse umurumda değildi bu saatten sonra da olmayacaktı. Taehyung iyileştiği zaman ilk işim düğünümüz olacaktı.

En üst kata bakışlar eşliğinde çıktım. Odamın önüne geldiğimde muhafızlar kapıyı açtı ve içeri girdim onu yatağa yatırıp, üstümdekileri çıkarmaya başladım. Ona sarılacaktım. Alfalar her zaman sıcak olurdu. Altımda sadece pantolon kaldığında yatağa girdim ve sıkıca göğsüme çektim onu. Feromonlarımı yayarken daha da ısınmasını sağladım.

"İyi olacaksın meleğim. İyileşeceksin."

*

*

*

Sizi seviyorum.💛

💜💜💜

Kingdom Of The Jeon -Kooktae-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin