⚫⚫⚫
Steve gözlerini açtığında havanın karardığını gördü. O zevk dolu anlardan sonra hatırladığı tek şey Klaus'un saçlarıyla oynadığıydı ve devamında huzurlu bir uykuya dalmıştı. Şimdi Klaus yanında değildi, Steve onun çalışma odasında olduğunu tahmin ederek ayağa kalktı. Kalçasına tatlı bir sızı girdiğinde yüzünü hafiften ekşitti fakat çok büyük bir acı değildi bu. Klaus'un dolabına ilerleyip bir tane baksır bir tane uzun t-shirt giydi sadece. Hemen ardından da odadan çıkıp çalışma odasına geçti.
Tam da tahmin ettiği gibi Klaus makinenin önüne oturmuş bir mekanizma üzerine çalışıyordu. Kendisini işine o kadar çok odaklamıştı ki Steve'in geldiğini bile fark etmedi. Sarışın sessiz adımlarla oma ilerleyip arkasından sarıldı ve çenesini sevgilisinin omuzuna koydu.
"Klaus, sen hiç uyumadın mı?"
"Uyumadım." Klaus boynuna dolaşmış olan kolu geriye iteleyip sandalyesini Steve'den uzaklaştırdı. "Şimdi izin verirsen buna devam etmek istiyorum."
"Ne?" Steve anlamsız bir şekilde kaşlarını çatarak Klaus'a baktı. Daha dört saat önce melek gibi olan adam ne ara tekrardan eski Klaus olmuştu? "Sen iyi misin?"
"İyiyim, Steve." Klaus yorgun bir şekilde yerdeki tornavidayı alıp elindeki küçük makinenin içine soktu. "Şimdi çık odadan."
"Hayır, bana sorunun ne olduğunu söyleyene kadar çıkmayacağım." Steve sinirli bir şekilde Klaus'un önüne geçip sertçe çenesinden tuttu ve onun kafasını kaldırarak göz göze gelmelerini sağladı fakat Klaus ısrarla gözlerini Steve'in gözlerinden kaçıyordu. "Yine o mu geldi?"
"Sen bana hesap soramazsın!" Klaus, Steve'den de sinirli bir şekilde çenesindeki eli sertçe iteleyip ayağa kalktı. "Şimdi defol git odadan!"
Steve birkaç saniye Klaus'un yüzene baktıktan sonra gülerek alt dudağını dişledi ve kafasını aşağı yukarı salladı. "Evet, tabii. İstediğini aldın nasıl olsa. Bende Stella'yı aradın fakat onu bulamayınca tekrardan eski Klaus oldun. Ben de aptal gibi sana güvenmiştim."
Klaus, Steve'in yakasından tutup onu geriye doğru itelemeye başladığında Steve sırtının sertçe duvara değmesini bekliyordu fakat Klaus sol elini Steve'in sırtına koyarak sert çarpışmayı engelledi. "Bir daha onun adını ağzını almayacaksın! Anladın mı beni!?"
Steve yakasındaki eli iteledikten sonra Klaus'un dibine girip hafif dolmuş mavilikleri ile onun da yaşlarla dolmuş olan yeşilliklerine baktı. "Nefret ediyorum senden, Max. Duydun mu beni? Sana güveneceğime keşke ölseydim."
Klaus'un gözleri daha fazla dolmaya başladığında Steve onu iteleyerek yanından geçip gitti. Kızdığı kişi Klaus değil sadece kendisiydi. Ona inanıp güvenmemeliydi, ona kendisini teslim etmemeliydi... Ona aşık olmamalıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
roman ✘ gay • steve rogers
FanfictionBir romanın; iki zavallı kahramanı olarak kalalım, sevgilim. Zaman karşı yarışan iki düşmanın hikâyesi. © Steve Rogers × Original Male Character