Merhaba, Bebeğim

361 48 81
                                    

⚫⚫⚫

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

⚫⚫⚫

"Daha fazla yalan yok." Steve sinirli bir şekilde girdi Klaus'un odasına. Beyaz gömleğinin yakasından tutup onu sertçe duvara vurdu, sinirliydi, Klaus'un kendisini tekrardan bir aptal yerine koymasına sinirliydi. "Biliyordun, onun ben olduğunu biliyordun!"

"Steve, ben..." Klaus devam edemedi. Yeşil gözlerinden birkaç damla yaş düşmeye başladığında elini titrekçe Steve'in çıkmış olan sakallarına koyup tebessüm etti. "Özür dilerim, sen kurtaramamışım."

"Bunu bana söyleyebilirdin!" Steve sertçe yüzündeki eli iteledikten sonra birkaç adım uzaklaştı ondan, Klaus'un döktüğü her gözyaşı kalbine bir bıçak gibi saplanıyor ve Steve o bıçağı kalbinden söküp çıkartamıyordu. Canını yalan Klaus'tu, yaralar açan Klaus'tu ve Steve hâlâ onun sıcak kollarının arasına girip yaralarını sarmasını isteyecek kadar çaresiz bir aşıktı. "Bana gelip anlatabilirdin? Zevk mi aldın!? Ben her gün o odada kaybolup giderken sen mutlu mu oldun!?"

"Sen kaybolup giderken benim yaşadığımı mı düşünüyorsun!?" Klaus kaşlarını çatarak Steve'in açtığı birkaç adımı geri kapattı, Steve'in, yanına gelmeden önce ağladığı mavi irislerinin yanındaki ortaya çıkmış kırmızı damarlardan belliydi. "Ben geleceği değiştirmek için uğraşıyorum burada! Seni bir kez daha yok etmemek için!"

Steve başını kollarının arasına alarak gerisine döndü. Dudaklarından küçük hıçkırıklar peş peşe çıkarkan Klaus kollarını ona dolayıp kendisine çekti ve üzerine eğildi. Steve'in saçlarını koklarken Steve ondan kaçmayı birkaç kez denedi ama başaramadı, en sonunda pes ederek ellerini karnının üzerindeki ellere koyup başını öne daha fazla eğdi.

"Özür dilerim, özür dilerim bebeğim." Klaus yüzünü Steve'in ensesine koyup gözyaşlarının akmasına izin verdi; onun kokusunu, tenini, yumuşaklığını o kadar çok özlemişti ki kendisini küçük bir çocuk gibi hissediyordu, üşüyen küçük bir çocuk ve Steve onu ısıtan tek varlıktı. "Benim canım yanmadı mı? Baktığım her yerde seni aradı gözlerim, her gece sessizce sevdim ben seni, her gece sessiz gözyaşları döktüm ben senin yastığına, kokunu içime hapsettim, yanımdayken bana uzak olman beni öldürmedi mi sandın?"

Steve kendisini yere bıraktığında Klaus da onunla beraber yere oturup sevdiği adamı göğsüne çekti, onun sarı saçlarını büyük bir şevkatla okşuyordu. Steve ise yüzünü onun göğsüne bastırıp elleriyle gömleğinin iki yanını sıkıca tuttu. "Ben kendimi senin yanına ait hissetmiştim, Klaus. Sen benden evimi aldın, ait olduğum yeri aldın. Huzur bulduğum yuvamı aldın, sen kendini benden aldın."

"Senin için, yemin ederim bir tek senin için." Klaus, Steve'in yüzünü tutup göğsünden ayrıldıktan sonra alnına dağılmış olan sarı saç tutmalarını geriye doğru iteledi, ortaya çıkan beyaz tene büyük bir öpücük bıraktıktan sonra Steve'in güzel gözlerinden akan sıcak damlaları tek tek silmeye başladı. "Bu sefer bitti, Steve. Makineyi bitirdim, bebeğim. Evine dönebilirsin." Steve'in kaşları çatıldığında Klaus burukça tebessüm etti. "Evimize demek istedim."

roman ✘ gay • steve rogersHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin