Angel Of Small Death & The Codeine Scene- Hozier
Harry ve Hermione salonun köşesindeki camda oturup gülerek konuşuyorlardı. Harry bir yandan oyuncaklarıyla gürültülü bir şekilde odanın ortasında oynayan Teddy'i izleyip gülümsüyordu. Remus ve Tonks'un ne kadar şanslı olduğunu düşündü. Kendi çocuğu olursa böyle sakin olmayacağından emindi çünkü.
''HARRY! HERMİONE!'' Ron'un koridordan gelen bağırışıyla düşüncelerinden uzaklaşan Harry, camın kenarından kalktı ve irkildi.
''Ron? Ne oldu?'' Hermione endişeli ses tonuyla konuştu. Ron görüş alanlarına girdiğinde karşılarına geçti ve nefeslendi.
''Onu bulmuşlar.''
''Kimi Ron? Spesifik ol.'' Harry merakla sordu ve gözünü kırpmadan Ron'un cevabını bekledi.
''Ajanı...'' Ron kısa bir iç çekti ve devam etti. ''Malfoy haklıymış. Aramızdan biriymiş Sirius'u zehirleyen.''
''Ne?'' Hermione şokla konuştu. ''Kimmiş?''
''Denis Creevey. Colin'in abisi.'' Ron'un söylediği şeyle salon sessizliğe gömüldü. İkisi de şoktan çıkmaya çalışırken Ron koltuğa oturdu ve eliyle yanını gösterdi. ''Oturun. Her şeyi anlatacağım.''
Harry ve Hermione bir tepki verip birbirlerine baktılar ve Ron'un dediğini yapıp oturdular. Ron derin bir iç çekti ve konuşmaya başladı.
''Ölüm yiyenler bir şekilde aramıza sızmışlar. Bunun için birini kullanmaları gerekiyormuş ve... Onu kullanmışlar. Korumaları kaldırıp evi savunmasız bırakmak için de bizim yetkilimizi, Sirius'u hedef almışlar. Tabi Malfoy'un hala burada olduğunu bilmiyorlar. Denis veritaserum esnasında söyledi. Onu ölü biliyorlarmış.'' Ron nasıl mantıklı bir şekilde anlatacağını düşünürken onlara söylediklerine alışmaları için zaman tanıdı ve devam etti. ''Ne yaptığımızı, planladığımızı, tüm hareketlerimizi biliyor olabilirler, Harry. Denis onların bunlarla ilgilenmediğini söylese de eminim bir şeyler biliyorlar.''
''Ne gibi şeyler?''
''En basitinden ölüm yiyenlerin arasında kimin öldüğünü bilmemiz gibi. Her sabah gelen mektuplarda yazanlar... Her an saldırı altına alınabiliriz, Harry-''
''Bekle bekle. Madem yerimizi biliyorlar. Neden saldırmıyorlar?''
''Biz de onların yerini öğrenebiliriz. Biz neden saldırmıyoruz?'' Ron'un cevabıyla Harry alnını kırıştırdı ve sinirli bir şekilde iç çekti.
''Doğru zamanda, doğru şekilde, değil mi?'' Ron kafasını salladığında Harry koltuğa yaslandı ve kafasını geriye attı. Bu zamana kadar ayakta uyuduklarına inanamıyordu. ''Sirius biliyor mu bunları?''
''Remus, Sirius ve diğer seherbazlar birlikte öğrendi Denis'i. Onlar sorguya aldı. Tabii ki biliyorlar.''
Harry elini alnından çekip gözlerini açtı. Harry emindi. Denis aksini söylese de onlara, kendileriyle ilgili bir şeyler sızdırdığından. Ne tür şeyler olduğu açıkçası umrunda değildi. Umrunda olan bir sonraki hamleleriydi. Şu andan itibaren aralarındaki kimseye güvenemeyeceklerini anladı. Birden fazla köstebek olabilme ihtimali aklına geldi. Ve bu zamana kadar nasıl anlamadığı. Bunların hepsini Sirius'la konuşması gerekiyordu.
Harry düşüncelerinde boğulmuşken odaya birinin girdiğini farketti. Düşüncelerinden sıyrılıp da oraya bakmadı. Ama sesinden tanıdı.
''Sanırım öğrenmişsiniz, ha? Ben de anlatmaya geliyordum.'' Draco salonun ortasında dikilirken Harry'e bakıyordu. Hayal kırıklığı yüzünden bile belli oluyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
the dragon's sanctuary || drarry
FanfictionSavaş bitmişti. Ama kargaşa ve ölümler asla. Ölüm yiyenler kaçmış, kendilerine yeni bir sığınma mekanı, bir yetkili ve yeni bir amaç bulmuştu. Aralarından kaçmaya çalışan Draco Malfoy'un ise kaçacak tek bir yeri vardı. Grimmauld Meydanı 12 Numara...