Bölüm 4

378 40 15
                                    

Dean kapının açıldığını duyduğunda kapıya doğru dönüp Ginny'den ayrıldı. Ginny Harry'e bakıp Dean'in üzerinden inip yatağa oturduğunda Dean yerinden kalktı ve kapıya doğru yürüdü. Arkasından kapıyı kapatıp Harry'i dışarı aldı.

"Siz... Ne? Ne ara?'' Harry şoktan konuşmayı başardığında Dean kısa bir iç çekip ona yaklaştı.

"Bak... Eğer bundan birine bahsedersen...'' Dean devamını getiremediğinde Harry kendini toparlayıp olayın farkına vardı. Geri bir adım atıp sırıtarak konuştu.

"Ne?'' Sırıtmasını büyüttü. ''Ne yapacaksın?''

Dean cümlesini toparlamaya çalışırken bir sessizlik oluştu. Ne söylediğinin ve saçmaladığının farkına vardığında düzeltmeye çalıştı. ''Bak... Onu seviyorum tamam mı? Ve eğer sen de-''

"Beni tamamen yanlış anlamışsın, Dean.'' Harry aralarındaki yanlış anlamayı düzeltmek istercesine sesini yumuşattı. Sanki komik gelmiş gibi gülümsedi ve devam etti. ''Onu seviyorum. Ama kardeşim gibi.'' Dean kaçırdığı gözlerini yeniden Harry'e çevirdi. ''Onu ağlattığın zamanları asla unutmadım. İlişkinize karışmam ama... Eğer onu bir daha ağlarken görürsem benden kaçman gerekecek.''

Dean büyük bir kahkaha atıp Harry'nin omzuna dokundu. ''Endişelenme, dostum. Bir daha asla.'' Harry gülümseyip başını eğdi ve arkasını dönüp gitmeye yeltendi. Aklına bir şey gelmiş gibi geri döndü ve konuştu.

"Bu arada... Ron'un bir süre öğrenmesine izin verme. Zaten sinirli bu ara. Bilirsin...'' Draco konusundan bahsediyordu ama herkes bildiğinden sesini çıkarmadı.

"Anladım... Tamamdır.''

"Yemeğe çağırıyorlar. Toparlanıp gelin.'' Dean bir kez daha kafasını sallayıp bir şey söylemeden içeri girdi.

Savaştan 1 ay sonra birbirlerinin asıl hislerini anlayan Ginny ve Harry ayrılmıştı. İkisi de birbirlerini abi kardeş olarak gördüğüne karar vermişlerdi. Aralarındaki bu güçlü bağ bozulmadan bitirmeye karar vermiş, arkadaş kalmışlardı. Ginny'nin tüm olanları aşıp hayatına devam ettiğini fark eden Harry kendi kendine gülümsedi, onun adına mutlu olmuştu.

• • •
Ertesi sabah yine aynı yerlerinde, mutfak camının kenarında oturan Ron, Hermione ve Harry, olanlar hakkında konuşuyordu.

"Tamam da, Hermione. Onun kime ne yaptığını bilemeyiz. Ya o da bir zamanlar diğerleri gibi işkence ettirdiyse? Bunu nereden bileceğiz?''

"Öldürülmeden önce içeride ajanımız vardı, Ron. Hatırla...'' Hermione derin bir iç çekti ve konuşmaya devam etti. ''Bakın... Ona hemen güvenelim demiyorum. Sadece... Biraz daha iyi davranın. Kendinin ve babasının ölümünü göze alıp buraya geldi. Sirius'u kurtardı. Daha ne yapabilir? Tamam geçmişte yaptıklarını unutalım demiyorum. Ama insanlar değişir, Ronald. Pişman olmuş ve yaptıklarını telafi etmeye çalışıyor. İzin verirseniz daha fazlasını yapacağına eminim.'' Hermione'nin konuşmalarını mantıklı bulmasıyla somurtan Ron iç çekti ve sevgilisinin elini tutup öptü. Başını sallayıp Harry'e döndü.

Onları dinlemiyormuş gibi davranan Harry hala sorguluyordu. Bir amaç için geldiğini düşünse de bir yandan Hermione'nin söylediklerini sinir bozucu bir şekilde mantıklı buluyordu. Belki de güvenmeliydi? Draco Malfoy'a...

"Tamam... Telafi etmeye karar verdiğini varsayalım. Söylediği hiçbir şey işimize yaramıyor, Hermione. Daha fazlası var, eminim. Bir şeyler karıştırıyor.'' Harry sinirli bir şekilde nefeslenip avcuyla sakalını okşadı ve cama döndü tekrar.

the dragon's sanctuary || drarryHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin