Bölüm 3

447 38 20
                                    

             Miracle Musical- Murders

''Ben... İyiyi-'' Sirius cümlesini tamamlayamadan inleyerek dizlerinin üzerine düştüğünde Remus ve Harry ona doğru koştu. Remus, Sirius'u yavaşça belinden tutup yere yatırıp olayı çözmeye çalıştı.

''Sirius, ne oldu?'' Harry'nin korkudan gözü dönmüştü.

Sirius ağzındaki kanlardan nefes almaya çalışıyordu. Cevap vermek için uğraşıyordu ama her an bayılacak gibi duruyordu.

''Sev- Severus... Harry. Onu- Bul...'' Sirius ağzından zorla kelimeleri çıkarırken Harry onu sırtından tutup nefes almasını sağlıyordu.

''Severus diğer seherbazlarla dışarı kolaçan etmeye çıktı, Sirius. O burada değil.'' Harry şokla Remus'a baktı. Tam ağzını açıp yardım isteyecekken arkadan bir ses duyuldu.

''Ben... Ben yardım edebilirim. Temel iyileştirme büyülerini biliyorum.'' Draco tek nefeste söylediğinde Remus ona yol açmak için kenara çekildi. Draco hızla ağzındaki kanları silip bir çeşit büyü uyguladı ve kanı durdurdu. ''Odaya alın, birkaç iksir hazırlamam gerekiyor. Kanı şimdilik durdurdum ama içeriye dolmadan çıkarmamız gerekiyor.''

Remus ve Harry hızla Sirius'un kolunun altına girdi ve bir odaya götürdü. Ardından Draco arkasındaki seherbazı takip edip muhtemelen Severus'un olduğunu düşündüğü odaya girdi ve iksiri yapmaya başladı.
                                                                                             • • •

Draco, Sirius'a elindeki iksiri içirirken Harry arkasında endişeyle onu izliyordu. Ayağını yere vurarak ona bir şey yapmamasını umuyordu. Draco iksiri içirdikten sonra sakince şişeyi yerine koydu ve bekledi. Sirius'un nefesleri düzene girdiğinde yavaşça iç çekti ve gözlerini açtı.

''Sirius?'' Harry yumuşakça konuştu. ''Daha iyi misin? Nasıl hissediyorsun?''

''Daha iyi günlerim olmuştu...'' Sirius sırıttı. Harry'nin bu durumda şaka yapıyor oluşu sinirini bozsa da bir şey söylemedi.

Harry tam bir şey söyleyecekken Draco araya girdi. ''Daha iyiyseniz birkaç şey sormam gerekiyor. Eğer saldıran yakınlardaysa yakalayabilirler.''

''Saldırmadılar...'' Sirius derin bir iç çekip devam etti. ''Kimse saldırmadı. İçtiğim şeyde bir şey vardı. Zehir... Bilmiyorum. Sanırım.''

''Nasıl yani? Meydandan dışarıya mı çıktın?''

''Bizim gibi ihtiyarlar tek bir yerde uzun süre duramıyorlar. Bilmezsin...'' Sirius küçük bir gülüş attı. ''Ama kimseye- yani tuzağı kuran hariç birine görünmediğime eminim."

''Yani takip etmediler?''

''Öyle sanıyorum.'' Sirius Harry'i rahatlatmak için küçük bir gülümseme gönderip devam etti. ''Bir ölüm yiyen değildi."

''Ne? Ne demek istiyorsun?''

''İşareti yoktu kolunda. Ya ben göremedim ya da...'' Sirius duraksadı. Nasıl söyleyeceğini bilememiş bir şekilde iç çekti.

''Aramızdan biri olduğundan mı şüpheleniyorsun?'' Draco ve Harry şok içinde Sirius'un söylediklerini dinliyordu. Söylediği her şey onları daha çok geriyordu. Eğer içlerinden biriyse kolayca bulunacağından eminlerdi ama ne yapacakları hakkında bir fikirleri yoktu.

''Öyle demek istemiyorum. Sadece bir ihtimal. Dediğim gibi, onlardan biri de olabilir. Ama-''

''Onlardan biri olsaydı direk öldürürdü. Neden zehirlemeye gerek duysunlar ki? Yani... Bizden biriyse bir uyarı göndermiş olabilir. Yüzünü hatırlıyor musun?''

the dragon's sanctuary || drarryHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin