3 | ESARET HALKASI

4.5K 184 56
                                    

Kaderin daha sen doğmadan yazılıyordu. Ve o yol sen istesen de istemesen de senin yolun oluyordu.

Kader seçimlerimizle değişebiliyor muydu yoksa seçimlerimizde mi kaderdi diye çok ikilemde kalıyordum hep fakat bugün kesin karar vermiştim.

Seçimlerimizde kaderdi çünkü kader bize seçme hakkı tanımıyordu.

Eğer bana bir seçim yaptırılsa tam şu an babamın yanına gitmeyi dilerdim.

"Çok güzel oldun!," diye sevinçle sesini yükseltti Fatma Hanım. "Nazar duası okuyacağım sana. Aşağısı çok kalabalık. Nazar verirler."

Gözlerimi açtım. Kirpiklerim zaten uzundu, şimdi rimel sürülünce daha da uzamış ve ağırlaşmıştı.

Zerrin Hanım'ın yolladığı pembe abiyeyi tabi ki giyinmemiştim. Babannem ve Fatma Hanım ne kadar diretse de katiyyen giyinmeyeceğimi anladıklarında itiraz etmekten vazgeçmişlerdi.

Siyah saten bir elbiseyi üzerime giyinmiştim. Babannemin 'cenazeye gider gibi' betimlemesiyse oldukça yerindeydi.

Elbise dizlerin biraz altındaydı. Gerdanım biraz belli olsa da, bunu umursamıyordum.

Tek askılı elbisemin göğüs kısmında da dekolte vardı. Babannem aşağı indiğinden görmemişti. Fatma Hanım'ın dakikalarca dil dökmesineyse kulak asmamıştım.

Sanırım nispet yapıyordum.

Boynuma taktığım kolyemle takım küpe ve yüzüğümü de taktım. Saçlarımı topuz yapıp kahküllerime şekil vererek alnıma bırakmıştım.

Ayağa kalktığımda ayağımda ki uzun topuğun boyumu oldukça uzun gösterdiğini farkettim.

Kapı tıklatıldı. Fatma Hanım yerime "Gir," diye seslendiğinde, Fatma Hanım'ın kızı Nurdan kapıyı açarak kafasını içeriye uzattı. "Anne Haznedar'lar geldi. Babannem Eylül ablamı çağırıyor."

Aynada son bir kez daha aksime bakarak arkama -Nurdan'a- döndüm.

Vücudumu uzunca süzdü. Kaşları havalandı. Tuttuğu kapı kolunu iterek içeriye girdi ve ardından kapıyı örttü.

"Abla bu... Bu elbise çok güzel!"

Gülümsedim. Nurdan on yedi yaşında bir genç kızdı. Oldukça güzel ve samimi biriydi ve kız kardeşim gibiydi.

Ne kadar gönüllü olmasa da "Sahi mi?," diye sordum. "Nereden aldığımı bile hatırlamıyorum."

Hızlı adımlarla dibime kadar geldi. Pörtlemiş gözlerle "Bir dön bakayım." dediğinde kendi eksenimde bir kez döndüm.

Ellerini ağzına kapatarak "Abla bu efsane!," diye inledi. "Ama aşağıdakiler ne diyecek?"

Ben bir şey diyemeden Fatma Hanım araya girdi. "Hiç iyi şeyler demeyecekleri kesin... Neyse ben aşağı iniyorum yardıma. Eylül Hanım sende oyalanma, çabuk gelin."

Kafa salladığımda odadan çıktı. Nurdan'ın bakışları yeniden bana döndü. Hala hayranlıkla vücudumu seyrediyordu.

"Nişandan sonra elbiseyi sana verebilirim Nurdan."

Bakışları gözlerime çıktı. Kısa bir an gözlerime baktı, ardından gülümsedi. Gülücüğü neşe barındırmıyordu.

"Sanki bana burada giyindirirlerde... Ne yapacağım ki ben bu elbiseyi? Evet çok güzel ama..."

Elimi omzuna koyarak sıvazladım. "Kurtulacaksın bir gün Nurdan. Okuyacaksın ve kurtulacaksın."

Umutsuzca salladı kafasını sağa sola. "Eğer öyle olsaydı sen şu an bu durumda olmazdın. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunusun ama bu şehirde kendi hakkını savunma fırsatı bile vermiyorlar! Benimki de seninkinden farklı olmayacak."

Töre Serisi 2 - MEFTUN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin