6 | DİŞİ KUŞ

3.1K 123 55
                                    

Hayat bitti dendiği an başlayan, yeni başlıyor dendiği ansa yitip gidebilen bir kuramdır.

Sen ne kadar plan yaparsan yap ne kadar hayal kurarsan kur o seni bir şekilde bozguna uğratıyordu. Yürüsen sinsi bir ok gibi ensende bitiyor, koşsan ayağına çelmeyi takıyordu.

Ben bugün ayağıma takılan çelmeyle yere düşmüştüm. Uçsuz bucaksız çevremde benimle olan tek bir varlık yoktu. Yapayalnızdım. Kimsesiz. Çaresiz. Sert zemine çarpıp kanayan dizlerine ağlayan bir çocuktum ben şimdi. Yaralarımı saracak ne annem vardı ne de babam. Bundan değil miydi zaten kanayan yaram?

Kapımda beliren adamın varlığı zihnimi altüst etmişti. Korkuyla bir adım gerilediğimde karşımdaki adam varlığımın yeni farkına varıyor gibi bakışlarını gözlerimden çekerek vücudumda dolaştırmaya başladı.

Zorlukla yutkunarak çevik bir hamleyle kapıyı kapatmak için iteklediğimde Alparslan ayağını araya koyarak buna mani oldu.

Dehşet dolu bir ifadeyle geri geri giderek "Nasıl buldun beni?" diye haykırdım. "Nefret ediyorum senden. Hepinizden!"

İçeriye girdiği gibi kapıyı kapattı. Titreyen vücuduma aldırmadan arkamı dönerek kaçmaya başladığımda nereye giderek saklanacağım hakkında en ufak bir fikrim yoktu. Koridoru hızla dönerek mutfağa girdiğimde arkamdaki nefret ettiğim silüet gölge gibi peşimden geldi.

"Zeki kadınmışsın vesselam." dediğinde yutkunarak salata yaptığım bıçağı elime alarak bedenimi tezgaha yasladım ve "Gelme!" diye bağırdım. "Nefret ediyorum senden de ailenden de! Ölsem de senin karın olmam!"

Ses tellerim avaz avaz bağırışımdan tahriş olmuştu. Zorlukla yutkundum.

Kaşlarıyla elimdeki bıçağı göstererek gülümsedi. "Bu meyve bıçağıyla bana ne yapabilirsin?," ellerini iki yana açtı. "Haydi gel sapla, mani olmayacağım."

Kafamı transa geçmiş gibi sağa sola sallarken "Blöf yapmıyorum gerçekten saplarım," dedim. "Bırakın beni! Nasıl buldun beni!"

Yüzü tiksinircesine buruştuğunda kuruyan boğazıma lanet ettim. "Kendini öldü göstermek gerçekten de dahiceydi. Ama arkanda delil bırakmışsın. Bir dahakine kulağına küpe olsun da böyle bir hata etme!"

Kaşlarım çatıldığında yana doğru kayarak biraz daha geriledim. "Ne öldü göstermesi? Ne diyorsun!"

"Saatler önce mezarına toprak attım lan ben senin!" diye bağırdı. "Bir harabede yanık bir kadın bedeni ve alyansın bulundu. Söylesene bir kadın bedenini nereden buldun?"

Ağzım şaşkınlıkla açıldığında bunun Soner'in işi olduğunu anlamam uzun sürmedi. Bunu bana sormadan, haber vermeden nasıl yapmıştı!

Sessiz kaldığımda üzerime doğru bir adım attığında "Yaklaşma!" diye haykırdım.

Öfkeyle hazırladığım masaya kısa bir bakış atarak masanın örtüsünü tuttuğu gibi çekerek masadaki her şeyi yere devirdi. "Kimeydi bu hazırlığın? Sevgiline mi? Soner kim lan!"

Gözlerimden akan yaşlarla yeniden bir adım gerilediğimde hızını alamayarak üzerime doğru yürüdü.

"Gelme!" diye haykırsam da dibimde durduğunda titreyen elimi tereddütle zorlayarak kaldırdığım gibi bıçağı hızla karnına geçirdim.

Dibime girmiş yüzünde bir buruşma olduğunda korkuyla yana kaçmaya çalıştığımda iki elini tezgaha yaslayarak gitmeme mani oldu. Yüzü yüzüme eğildiğinde "Sana gelme dedim!" diye haykırdım. "Yaklaşmasaydın böyle olmayacaktı!"

Töre Serisi 2 - MEFTUN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin