Hayat sınavdır, kaderse sınanma. Kaderimizle sınanır, kaderimizden kaçamayız. İnsanlar, kader mahkumları değildir de nedir?
Yine hayat tarafından bir sınava tabi tutuluyordum ve bu, avukatlık kazanmak için girdiğim sınavlardan şüphesiz daha beterdi.
Ölmek istiyordum. Fakat bu bile benim elimde değildi. Hayat benimdi ama ben yön veremiyordum. Dilde kemiğide benimdi ama iki kelam edemiyordum.
Sus Eylül, sana yakışmaz Eylül, sen konuşma Eylül, sana mı düşmüş Eylül ve daha nicesi...
Bugün ki sihirli sözcüklerse sus Eylül'dü. Aman diyeyim kaynananla aranı iyi tut'du.
Kaynana dediği kadın, ellerinde babamın kanıyla dolaşıyorken hangi aranın bahsiydi bu?
Kolumu babannemden kurtararak "Başım şişti!," diye bağırdım. "Ne sizi, ne de sizin saçma sapan önerilerinizi dinlemeyeceğim!"
Fatma Hanım'a dönerek, kinayeyle, "Kaynanam gelmedi mi henüz?!," dedim bağırmaktan çatlayan sesimle. "Bu işkence bir an önce bitmeli!"
Fatma Hanım kafasını sağa sola sallayarak "Hayır," dedi. "Henüz gelmedi."
Çantamı koluma takarak kendimi konağın bahçesine attım. Bu koca konakta nefes yoktu.
Merdivenin köşesine oturduğumda, kafamı demire yasladım ve gözlerimi kapattım.
Kendimi sakin tutmalıydım. Geceden beri düşünüyordum ve çok mantıklı çözüm yolları geliyordu aklıma.
Sadece köprüyü geçene kadar ayıya dayı demeliydim fakat ayıya dayı desem bile ailemi katleden yaratıklara insan diyemiyordum.
Ne kadar orada öyle oturdum, ne kadar yaş akıttım gözlerimin pınarlarından bilinmez, garajın kapıları hızla açıldığıyla irkilerek gözlerimi açtım.
Siyah bir jeep, konağın bahçesine giriş yaptığında yanaklarımı temizleyerek ayağa kalktım.
Şoför arka kapıyı açtı ve Zerrin Haznedar gözüktü. Diğer kapıdan Alparslan çıktığında dişlerimi sıkmaya başladım. Sahiden Alparslan'a da gerek var mıydı?
Fatma Hanım alelacele koşarak yanıma geldiğinde, başörtüsünü taktığını görerek "Sen de mi geliyorsun?!" diye sordum.
"Hiç tek başına olur mu kızım, tabi geliyorum."
Öfke, şaşkınlık ve de sinirle harmanlı bir duyguyla merdivenleri inmeye başladığımda, iki çift katilin bakışları üzerime geziniyordu.
Zerrin Haznedar'ın karşısına dikildiğimde, gülümsedim. "Gidelim Zerrin Hanım."
Gülen yüzümü ve meydan okuyan bakışlarımı beklemiyor olacak ki, tek kaşını havalandırdı.
Onlarla öyle güzel oynayacaktım ki, felekleri şaşacaktı.
"Gidelim gelinim."
Alparslan şoför koltuğuna geçtiğinde, yanına Zerrin Haznedar kuruldu. Arkaya da ben ve Fatma Hanım oturduğumuzda, oldukça lüks olan jeep hareket aldı.
Arabada ki kulakları sağır edercesine bir sessizlik hakimdi. Bunu bölmeye ne mecalim ne de moralim yoktu lakin Alparslan gayet formunda olacak ki bakışlarını dikiz aynasından bana çevirerek "Nereye gitmek istersin?," diye sordu. "Beğendiğin bir mağaza var mı?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Töre Serisi 2 - MEFTUN
Teen FictionTöre Serisi 1 - NARİN'in devam kitabıdır. "Eylül, hadi uyan kızım!" Gözlerimi araladığım an, babannemin yüzü görüş açıma girdi."Nihayet uyandın! Hadi, çabuk kalk. Görücülerin gelecek." Üzerimde ki battaniyeyi fırlatarak hızla doğruldum."Babanne ne...