Bölüm 7

1K 58 3
                                    

Reynmen - Melek

Ekim

Tüm gece bana sımsıkı sarılıp uyumuştu.
Her şimşek çakışında daha çok kenetleniyordu bana. Ve bana sunduğu hissiyat çok farklı ve güzeldi.
Beraberdik. Belli etmemeye çalışsam da içten içe çok mutluydum. Hele ki kalbim çok derin atıyordu. Belki de duymuştur.

Gözlerimi birkaç kere açıp kapadım.
Gözleri düştü gözlerimin önüne, gülüşü, bakışları... Dik kafalılığı, gıcıklığı.
O diğer tarafta hâlâ uyuyordu. Ben de öbür tarafta. Ama sol kolum uyuşuktu çünkü başı kolumda uyuyordu.

Koluma bakınca saçlarının izinin çıktığını gördüm. Ve hemen fotoğrafını çektim kokumun. Lazım olabilirdi.
Aklımda bir şeyler vardı.

O serin yatakta biraz daha durdum. Saçlarının sıcaklığı kolumu uyuşturmuştu. Yavaşça kolumu çektim. Başının altına puf bir yastık koydum. Saçlarını düzeltip yavaşça kalktım yataktan. Biraz süzdüm onu. Hafif bir gülümseyişin ardından sessizce odadan çıktım.

Mutfağa geçip dolabı açtım. Cam şişeden bir bardak alarak su doldurup içtim. Serin su beni kendime getirmişti. Dün bir rüya değildi ve evet biz beraber uyuduk. Biz.. Biz..
Ne tuhaftı! Ayrılmıştık ama tekrar beraberdik.

Bardağı yıkayıp mutfak tezgahının kenarına bıraktım. Ellerimi yüzümü yıkamak için banyoya yöneldim. Bir an evvel kahvaltıyı hazırlamalıydım.

Eylül

Hafif bir irkilme sonucu gözlerimi açmıştım. Kolumla yatağı kontrol ettim. Boştu. Erkenden kalkmıştı sanırım. Yatakta oturur pozisyonunda doğruldum. Telefonumdan saate baktım. Bir de wpden, instagramdan gelen mesajlara baktım. Daha sonra telefonu kapayıp ahşap komodinin üstüne geri bıraktım.

Yorganı üstümden çekerek doğruldum. Terlikleri giyip kapıdan çıktım.
Banyoya gittim. Ellerimi yüzümü yıkayıp odaya geri döndüm. Peçete arıyordum. Çekmeceleri karıştırmaya başladım. Karşılaştığım şeyle kalakaldım.

Fotoğraflarımız... En güzel, en tatlı fotoğraflarımız çekmecedeydi. Demek atmamıştı. Demek saklıyordu.
Birkaçını elime alıp daha yakından baktım.
Fotoğrafların arkasında yazılar vardı. Tek tek okudum.

O gün çok şanslıydı bu kız.
Yağmurunun kara bulutlarıyla kapladığı gökyüzünde çok güzel bir güneşle tanıştı. O güneşi çok sevdi. Ve hiç unutmadı.

Güneş gittikçe güzelleşiyordu. Güneş tüm bereketini gökyüzüne verdi. Gökyüzü masmavi açmaya başladı. Bir daha sarmadı kara bulutlar etrafını.

Demek beni böyle seviyordu. Gerçi hâlâ seviyor mudur? Ona yalan söylediğim için çok pişmandım. Onu küçük gördüğüm için. Ona kızdığım için çok pişmandım. Beni her detayımla, hatalarımla, kusurlarımla seven o idi. Beni ben olduğum için kabul eden seven o idi. Başkası da böyle seçemezsin biliyorum.

Ben sadece fotoğraflara odaklanmıştım. Kapı açıldı. İçeri Ekim geldi.

Ekim - Daha uyanmadın mı?

Fotoğrafları hızla çekmeceye geri koyup kapatmaya çalıştım. Farketmişti ki soru sordu.

Ekim - Demek gördün.

Eylül - Evet...

Ekim - Şey diyecektim. Kahvaltı hazır istersen gel.

Eylül - Peki.

İ k i   D e l i   -   GxGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin