Selamlar.
İyi okumalar dilerim. Bu bolum berbat ruh halimle yazilmistir, mazur gorun lutfen <3
Sizleri seviyorum bebeklerim 😽
Sıcaktı. Oldukça sıcaktı.
Tanıdık bir koku ve tanıdık bir ses vardı. Uyku modundan yavaş yavaş sıyrılırken gözlerimi daha sıkı kapattım.
"Uyanmalısın Nil."
Mırıltılar çıkarıp kafamı bulunduğum yere sürttüm.
"Nil."
Gözlerimi yavaş yavaş aralayıp beni izleyen kahverengi irislere baktım. Kaşlarım anında çatılırken o bos boş bana bakıyordu.
"Günaydın güzelim."
Baş parmağını dudaklarımda gezdirip gülümsedi. Tanrım, uykudan uyanmamış mıydım ben?
"Nerdeyim ben?"
Hızla doğrulup odada göz gezdirdim. Kahverenginin hakim olduğu oda otel odalanırına pek benzemiyordu.
"Dün seviştikten sonra kucağımda uyukluyordun. Bende seni evime getirdim."
"Evine mi? Sen mi?"
"Evime hatta yatağıma. Bir mazuru mu var?"
Tek kaşını kaldırarak sorduğu soruya kafamı iki yana sallamakla yetindim. Memnuniyetle gülümseyip ayağa kalktı.
"Kahvaltıyı hazırlıyorum. Duş alıp gel."
Bende onun gibi ayağa kalkıp kıyafetlerimi düzelttim.
"Gerek yok. Teşekkürler."
"Seninle bir konuda konuşmak istiyorum Nil."
Tanrım benimle bir kelime iletişime girmemiş kız mı söylüyordu bunları?
"Beni şaşırtıyorsun. Kafana saksının düşüp düşmediğinden şüpheliyim."
Bir tepki vermeden kapıya doğru yürüdü. Konuşacağı konuyu merak etmiştim, bu yüzden sanırım kahvaltıya onunla kalabilirdim.
Kapıdan çıkmadan yüzüme dönüp tek kaşını kaldırarak kahvaltıya bir sey isteyip istemediğimi sordu.
Gülümseyip tişörtümü çıkarırken sorusunu yanıtladım.
"Seni."
Güldü, ilk kez şahit olmuştum gülüşüne.
"Arsız."
Bende onun gibi gülüp o gitmeden önce aklıma gelen soruyu sormak için koluna tutundum.
"Şey, adını öğrenebilir miyim afet-i divane?"
Son söylediğim kelimeye gözlerini kısmış, sırıtarak bana bakıyordu.
"Eda, ama annecik demeni tercih ederim."
Burnumu öpüp yanımdan ayrılırken tabiri caizse arkasından öküzün trene baktığı gibi bakmıştım. Bu ciddi mi düşünüyordu acaba? Sadece dalga geçiyordu sanırım. Ciddi düşünülecek biri olmadığımı o da biliyordur.. Umarım.
×
Ne zamandır duşta olduğumu bilmiyordum ama burada küvet vardı. Küvet olan bir banyodan 5 dakikada çıkmam imkansızdı. Kapı tıklatıldığında irkilip küvette doğruldum.
"Güzelim, iyi misin yardıma ihtiyacın var mı?"
Gülümsedim. Ah tabii ki.
"Evet, parmaklarım yetmiyor bana."
Cümlemi bitirir bitirmez kapının açılmasıyla sırıttım. Sevişmek istiyordum!
"Sence de sabah sabah fazla arsız değil misin? Libidon inmek bilmiyor herhalde."
Elindeki bornozla bana doğru gelirken bilerek bir ayağımı sudan çıkartıp göğüslerimi ortaya çıkardım.
"Karşımda bir kadın olunca ıslanıyorum. Elimde değil."
"Herkese ıslanabiliyorsun yani?"
Cevap vermeme kalmadan beni koltuk altlarımdan kaldırıp küvetten çıkardı. Bornozu bana giydireceğini düşünüp kollarımı kaldırırken bana ahmakmışım gibi bakti ve bornozu yüzüme atıp banyoyu terketti.
Islak saçlarımı savurup merdivenlerde inerken eve de göz atıyordum. Zengin ve güzel..şans bu sefer yüzüme vurmuştu herhalde.
"Buradayım Nil."
Sesin geldiği yere doğru adımlarken burnuma dolan yemek kokusuyla gözlerimi kapattım.
"Çok güzel kokuyor."
Kahverenginin tonlarıyla döşenmiş mutfakta göz gezdirip hazırladığı masaya doğru adımladım. Sandalyeye oturup onu izlerken kalçalarına bakmamak için büyük savaş veriyordum. Gecelikle karşımda olduğunu yeni idrak ediyordum. Bana görsel şölen sunduğundan haberdar mıydı?
"Çek gözlerini üstümden. Yoksa kahvaltı yerine başka bir şey yiyeceksin."
"Kabul."
Elindeki tavayla masaya yaklaşırken gülüp kafasını salladı.
"Gerçekten çok arsızsın."
Tavayı masaya koyup sandalyemin önünde durdu. Biraz eğilip elini belime sardı ve yüzünü yüzüme yaklaştırdı. Gözlerimi kapatıp öpmesini beklerken nefesini dudaklarıma doğru üfledi.
"Tamda istediğim gibisin kızım."
Yüzünü benden uzaklaştırırken elimi yakasına atıp kendime çektim ve dudaklarımızı birleştirdim. Öpüşme derinleşmeden alt dudağımı emip benden ayrıldığında nefes nefese sandalyeye oturuşunu izledim.
"Tahrik edip bırakmak olmaz değil mi Eda?"
Yaptığı krepten tabağına alırken kafasını salladı.
Bir şey demeden bende yemeğime başladım. Çok geçmeden doyarken o hala yiyordu. Meyve suyundan birkaç yudum içip arkama yaslandım ve "önemli" konuşmasını yapmasını anladım. Anlamış olacak ki o da yemeğini bırakıp çayını eline alarak arkasına yaslandı.
"Ee, neymiş önemli konu?"
Gözleri yüzümde ve mutfağın her köşesinde dolaşırken onu bu kadar geren konunun ne olduğunu merak ettim. Derin bir nefes aldı ve kaşlarını çatıp ağzını araladı.
"Bebeğim olmanı istiyorum Nil."
Tek solukta söylediği cümleye karşın kaşımı çattım. Ne saçmalıyordu bu?
"Ne?"
Çayını masaya bırakıp gözlerime baktı.
"Sadece benim altıma yat istiyorum. Bebeğim ol, sadece benim ol istiyorum."
Güldüm. Komikti.
"Sen ciddi misin?"
"Ciddiyim."
Hafif çatık kaşlarıyla bana bakarken bende onun gibi boş bakışlarla yüzüne baktım.
"Ben kimseye ait olmam Eda. Sevişir ve siktir ederim, binlerce vajina varken birini kullanmak saçma. Senin olacak başka bir bebek bul."
"Vajina buldukça sevişirim diyorsun yani?"
"Evet. Ben birine muhtaç kalmam. Bir kişiyle yetinmek bana göre değil."
Gülümsedi. Gülüşünde bir şeytan doğdu. Karanlık bakışları ışıksız bir odadan daha karanlıktı.
"Benim olacaksın Nil. Sevişeceğin her kızın ardında ben olacağım ve sen kimseyi bulamayacaksın. Bundan sonra sana bakan her kişinin irisleri benim. Elini tutmaya cüret eden kişinin eceli benim."
Masadan hışımla kalkarken o hala gülümsüyordu.
"Gidebilirsin bebeğim, ama emin ol bu eve tekrardan geleceksin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yerin, Yanım.| Mommykink gxg
Ficção Gerali love you unbearably and very, very tenderly. İyi okumalar.