*12*

1.5K 160 58
                                    


Otobüs dolmuştu ama bir kişi hâlâ eksikti. Meliha, öfkeyle teker teker bütün koltukları kontrol edip bir gün öncesinde yeniden takıma geri aldığı takım kaptanı Havva'nın koltuğunun önünde durdu.

"Natalie nerede?"

"Gelmesi gerekiyordu ama bilmiyorum."

Havva, başını soluna döndü ve camdan dışarı baktı. Yağmurdan dolayı camdan bakınca her yer bulanık görünüyordu. Ama yine de iki siluetin otobüse yaklaştığını fark edebildi. Heyecanla koça döndü.

"Galiba geliyorlar."

"Geliyorlar?"

Meliha, kaşlarını yukarı kaldırarak eğilip camdan dışarı baktı. Natalie ve dünkü çocuk otobüsün yanında durmuş konuşuyorlardı.

Koç öfkeyle arkasına dönüp otobüsün kapısına doğru yürüdü.

"Eyvah eyvah, işte şimdi Ege'nin hayatı gerçek anlamda tehlikede."

Havva'nın etrafına toplaşan bütün kızlar kıkırdasa da Havva en yakın arkadaşı olan Natalie için endişeleniyordu.

Meliha, botlarını yağmur suyunun dolduğu çukurlara batıra çıkara öfkeyle ikiliye doğru yürüyordu. Onu ilk fark eden Ege oldu. Genç adam kaşlarıyla Natalie'ye arkasına dönüp bakmasını işaret ettiğinde Meliha ikilinin yanına varıp Natalie'nin sağında durdu. Doğrudan Ege'ye bakıyordu.

"Günaydın" dedi Natalie ve alaycı ses tonuyla kadının tüm dikkatini üzerine çekti. Onlar şemsiyenin atında dururken Meliha yağmurun altında duruyordu. Sırılsıklam olmuştu neredeyse ama öfkesinden bunu hissetmiyordu bile. Bakışları Natalie'nin alaycı gözlerinden kendi kol bileğine takılı olan saate kaydı ve "Gün ayalı çok oldu" dedi.

Natalie, omuzlarını silkti ilk başta. Dönüp önünde duran adama gülümsediğinde, "Kampta uzun vakit geçireceğimiz için dün gece erkek arkadaşımda kaldım. Zamanın nasıl geçtiğini anlayamamışız" dedi. Aslında ne kadar büyük bir patavatsızlık yaptığını biliyordu ama umurunda değildi. Koçları onun özel hayatıyla fazla ilgiliydi. Bu yüzden de kadının üzerine gitmekten başka çare bulamıyordu Natalie...

"Otobüse bin" dedi Meliha öfke dolu bir sesle.

Natalie, hiç ruh halini bozmadan uzanıp erkek arkadaşının yanağına bir öpücük kondurdu ve sonra da koçunun da dediği gibi dönüp otobüse bindi. Koçu da hemen peşinden gelip onun ardından otobüse bindi ve şoföre sinirle devam etmesini söyledi.

Bu kamp anlaşılan yine herkes için koçuyla Natalie arasında olan gerilimden dolayı çile gibi geçecekti...

*

Hava serindi. Hande, üzerine giydiği sweat'in kapüşonunu kafasına geçirmiş hızlı bir şekilde yürüyordu. Zehra'yla çıkmadan konuşmuştu. Onları evden alıp Yavuz'la basket oynayacakları tanıdık salona gideceklerdi. Kapılarına vardığında Zehra'yı bir kez daha aradı.

"Ben geldim Zehra, aşağıdayım."

"Kapıyı açıyorum, üçüncü katta oturuyoruz, eve gel."

Hande, hiçbir şey söyleyemeden Zehra telefonu kapattı. Apartmanın girişine yaklaştığında kapı kilidinin açılma sesini duydu. Asansöre binmeden doğruca merdivenlere yöneldi ve üçer beşer tırmanlandığı merdivenlerin sonunda nihayet kapıda özlediği kişinin yüzünü görebildi.

"Merhaba" dedi Zehra, gülümseyerek kollarını Hande'nin boynuna doladı. Eliyle yanağını okşadığında başını omuzundan ayırıp hafifçe geri çekildi.

"Buz gibi olmuşsun, üzerini neden bu kadar ince giydin?"

Hande, omuzlarını silkti. Gülerken her iki yanağında da beliren gamzesi Zehra'nın çatık kaşlarını indirip gülmesini sağladı.

Kurtar Beni / GxG / HanZeh Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin