Şehirdeki hayatın koşuşturmacası arasında, Hande'nin en sevdiği kaçış yeri, şehirden biraz uzakta, ağaçların gölgesinde kalan eski bir patinaj pisti olmuştu. O gün de Zehra ve Yavuz'la birlikte bu huzur dolu köşeye kaçmışlardı. Göz alabildiğine uzanan buzla kaplı pist, etrafta karla örtülmüş ağaçlar ve pistin üzerinde kayan insanlarla çevriliydi. Soğuk hava, yanakları hafifçe kızartan bir tazelik taşıyordu.Yavuz'un minik eli, Hande'nin büyük ve güçlü elinde kaybolmuş gibiydi. Yedi yaşındaki çocuğun yüzü neşe doluydu; paten kaymak onun için yeni bir maceraydı. Hande, Yavuz'un adımlarına dikkat ederken, bir yandan da Zehra'ya bakıyordu. Zehra, patenleriyle buzun üzerinde duruyordu ama tedirgin bir hali vardı. Bir an için göz göze geldiler; Hande, elini uzatıp ona yardım etmeye karar verdi.
"İstersen elimi tut," dedi Hande, sakin ve güven verici bir ses tonuyla. "Başta zor gelebilir, ama birlikte kayabiliriz."
Zehra, önce tereddüt etti. Hande'nin eline bakıp onun güçlü parmaklarının kendi narin parmakları arasında nasıl kaybolacağını düşündü. Sonra derin bir nefes aldı, gülümseyerek Hande'nin elini tuttu. Bir an için, sanki dünyada sadece ikisi varmış gibi hissetti. Hande'nin eli, sıcak ve güven vericiydi; sanki tüm korkularını alıp götürecekmiş gibi.
"Beni düşürme, tamam mı?" diye fısıldadı Zehra, hafif bir gülümsemeyle.
Hande, Zehra'nın elini biraz daha sıkarak karşılık verdi. "Senin düşmene asla izin vermem."
Yavaşça kaymaya başladılar. Hande'nin deneyimli adımları, Zehra'nın endişelerini hafifletiyordu. Yavuz ise onların etrafında dolaşıyor, ara sıra dengede kalmaya çalışırken düşüp kalkıyor, ama her defasında büyük bir kahkaha patlatıyordu.
"Bak, Zehra abla, ben kayıyorum!" diye bağırdı Yavuz, ancak kısa süre sonra dengesini kaybedip yere düştü. Yine de gülüyordu. Hande, neşeli bir tebessümle Yavuz'un yanına gidip onu tekrar ayağa kaldırdı.
"Görünüşe göre buz seni yendi, küçük adam," dedi Hande, onu şefkatle kaldırırken.
Zehra, bu sahneyi izlerken içini bir sıcaklık kapladı. Hande'nin Yavuz'a olan ilgisi, onu derinden etkiliyordu. Hande'nin bu sert ve güçlü dış görünüşünün altında yatan şefkati her geçen gün daha fazla keşfediyordu.
"Hande abla süper kahraman gibi, abla. Ben de onun gibi olacağım!" dedi Yavuz, ciddiyetle Zehra'ya bakarak.
Zehra, Hande'ye doğru döndü ve onun gülümsemesini gördü. "Bence de," dedi Zehra. "Ama şimdilik, bu küçük süper kahramanın yanında olman daha iyi olur." Eliyle Yavuz'u işaret ederek göz kırptı.
Yavuz, Hande'nin elini sıkıca tuttu. Üçü birlikte tekrar buzun üzerinde kaymaya başladılar. Zehra, Hande'nin yanında olmanın getirdiği güven hissini seviyordu. Ama bu duyguların arkadaşlık sınırlarını aşıp aşmadığını anlamak için hala tereddüt ediyordu.
Bir süre sonra, Hande, Yavuz'u diğer çocukların yanına bırakıp Zehra'nın yanına döndü. "Biraz dinlenelim mi?" diye sordu.
Zehra, Hande'nin teklifini kabul etti ve birlikte pistin kenarındaki bir bankta oturdular. Hande, ellerini ceplerine sokup derin bir nefes aldı. Kış havası, ciğerlerini tazelikle dolduruyordu.
"Yavuz'la çok iyi anlaşıyorsun," dedi Zehra, sessizliği bozan ilk kişi olarak. Gözleri, Hande'nin yüzündeydi. "Onu sevdiğin çok belli."
Hande, Zehra'nın sözlerini duyduğunda bir an durdu, sonra gözlerini ona çevirdi. "Evet, onu seviyorum," dedi dürüstçe. Sonra gözlerini tekrar Zehra'ya dikti, yüzünde ciddi bir ifadeyle. "Ama sadece onu değil."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kurtar Beni / GxG / HanZeh
RomanceMetro istasyonunda başlayan tanışlık sizi nereye kadar götürebilir? * *telefon zil sesi... "Efendim." "Her neredeysen çabuk gel, yarım saate başlıyoruz." Hande, hiçbir şey söylemeden telefonu kapattı ve montunun cebine geri koydu. İçindeki nefesi bı...