*13*

1.7K 161 79
                                    




Çok beklediniz hadi yine iyisiniz güzel bölüm attım :d Keyifli okumalar kuzucuklar :*





Hava serindi ama fazla rüzgar yoktu. Dışarı çıktıkları anda Zehra, binanın bahçesinde eğilerek Yavuz'un ceketini ilikledi.

"Ama abla üşümüyorum."

Yavuz, mızmızlanıyor, düğmeleri ilikleyemesin diye Zehra'ya zorluk çıkarıyordu. Bunu gören Hande de aynı Zehra gibi çömelerek Yavuz'la göz göze gelebilecek bir hizada oturdu ve küçük çocuğun saçlarını dağıtırcasına karıştırdı.

"Küçük bey, hastalanırsanız antrenmanlardan kalırsınız ama bilmem anlatabildim mi?"

Yavuz sustu ve Zehra'nın düğmelerini iliklemesi için kollarını yanına bırakıp bekledi. Hande, küçük çocuğun dudaklarını büktüğünü ve sıcaktan bunaldığını görebiliyordu ama Zehra, yürümek istiyordu. Dolayısıyla caddeye çıktıklarında rüzgarın önünü kesecek apartmanlar olmayacaktı etrafta. Zehra, en doğrusunu yapıyordu ceketini iliklemekle.

"Ona diyoruz da aynısı senin için de geçerli" dedi Zehra, ayağa kalkmadan yüzünü Hande'ye döndü.

Çekik gözlü kız ona, "Çocuğun yanında beni azarlama" ifadesiyle bakıyordu ama bu masum yüz, utangaç tebessüme kanmıyordu Zehra. Elini uzatıp arkadaşının yanağını avucunun arasına aldı ve başparmağıyla pürüzsüz tenini okşadı.

"Kendine hiç dikkat etmiyorsun Handecik."

Ayağa kalktıklarında Hande hâlâ şaşkındı. Günden güne Zehra'nın dilindeki lakaplarına lakap ekleniyordu.

Abla kardeş onlar önden ilerken Hande arkada olduğu yere çakılıp kaldı. Başını yan eğmiş suratında aptal, donuk bir sırıtışla izliyordu uzaklaşan kızın siluetini.

Yavuz, dönüp omuzu üzerinden ona baktı.

"Gelsene!"

Minik çocuğun uzattığı ele bakan Hande o sırada girdiği tuhaf etkiden çıkarak yürümeye başladı. Zehra, ona yüzünde geniş bir tebessüm, gözlerini kısarak bakıyordu.

"Nereye götürüyorsun bizi?"

Hande, hiçbir şey söylemedi. Çocukken voleybol oynadığı eski bir spor salonunu şimdilerde arkadaşı devralmış işletiyordu. Orada bir de basket sahası vardı. Hande, zaman zaman yarışlarının olmadığı günlerde oraya gider, basket atardı.

Spor salonunun bulunduğu alana girdiklerinde Yavuz neşeyle çığlık attı. Caddeyi arkalarında bırakmışlardı ama hâlâ arabaların sesi ve mekanlardan gelen gürültülü sesler bulundukları sessiz sokakta duyulabiliyordu.

Zehra, hoplaya zıplaya sevinç çığlıkları atan kardeşinin koşup Hande'nin uzun bacaklarına sarılışını izledi şaşkın bir ifadeyle. Anne babasını kaybetmelerinin ardından sadece son günlerde Yavuz'u eskisi kadar neşeli ve kaygısız görebiliyordu. O zamanlarında da yanlarında hep Hande bulunuyordu.

Küçük kardeşi yeni edindiği arkadaşını onun sevdiğinden bile fazla sevmeye başlamıştı. Garipti ama Yavuz'un Hande'ye olan bağlılığı, onu da ablası yerine koyması ve hatta hayranlık duyması Zehra'nın hoşuna gidiyordu.

Beraber fazla büyük olmayan salona girdiklerinde Hande yanlarından ayrılarak sahanın kenarında duran adamın yanına gitti. Onların geleceğini öğrendiğinde arkadaşı akşam saatinin antrenmanını iptal etmişti. Hande bunun için adama teşekkür ederek tekrar Zehra'ların yanına döndü. Yavuz çoktan üzerindekilerden kurtulmuş şortu ve basket atletiyle onu bekliyordu.

"Vay be" dedi Hande küçük çocuğa bakıp göz kırparken. Sağ elini sırtına atıp eşofmanını başının üzerinden çekerek çıkardı ve eskiden arkadaşlarıyla birlikte ara sıra oynadığı zamanlardan kalan 7 numaralı formasını görünür kıldı.

Kurtar Beni / GxG / HanZeh Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin