*15*

1.6K 163 31
                                    

Merhaba gençler :)

Hala o meşhur bölümü yazmadım bu arada :d


"Bu kaşığı da bitirelim Yavuz'cuğum ondan sonra seninle playstation oynayacağız. Bakalım beni yenebilecek misin?"

Hande'nin neşeli sesi ta koridorun başından duyuluyordu. Zehra elinde tepsi merdivenlerin başına vardığında Yavuz'un neşeyle bağırdığını duyup gülümsedi. Anlaşılan Hande yemeğini yesin diye onunla bir anlaşma yapmış ve bu anlaşma küçük çocuğun hoşuna gitmişti.

Zehra kapı aralığından içeri boylandı. Hande bitmiş tepsiyi sırtını dönüp komodinin üzerine bırakırken onunla göz göze geldi ve gözlerini kırparak gülümsedi. Bu hareketi genç kızın içini ısıtıyordu. İçinde hiç çözemediği, anlamlandıramadığı kıvılcımları alıştırıyordu.

Zehra yutkunarak düşünceleri kafasından kovdu ve elindeki tepsiyi sıkı sıkı kucağına bastırarak kapısı açık olan odaya girdi.

"O meyve suları bizim mi?" diye sordu Yavuz neşeyle. Çorbayı içtiği için boğazı hafif sirke tadından yanıyordu. Zehra, miniğin başını okşayıp "evet" dedi ve neşeyle gülümseyerek bakışlarını odadaki bir diğer büyük çocuğa çevirdi. "Bu da senin" dedi, yaramaz bir gülüşle onu izleyen kıza tepsideki bardağı uzatarak. Yavuz, ablasının Hande'ye büyük çocuk demesini ilk defa duyuyordu ve kendisini tutamayıp kıkırdadı. Hande ise bu durumdan utanç duyuyordu. Yanakları kızarmıştı. Gözlerini Zehra'dan kaçırırken arkasına saklanırcasına bardağını yüzünün önüne tuttu ve "Ne çocukluğumu gördün?" diye sitem etti.

Onun bu halini izleyen Zehra kahkaha atmamak için zor duruyordu. "Ne halini gördüm?" diye tekrarladı sağ kaşını hafif havaya kaldırarak. Gözlerinin içi güldüğü için irislerinin parladığı yeşilleri daha bir anlamlı bakıyordu. Hande, bu manzara karşısında afalladı. "Öyle" diye kestirip attı basitçe. Gözlerine sataşan bakışlarındaki anlamı Zehra'nın çözmemesi için dua ediyordu içten içe. Henüz çok erkendi onu ürkütüp kaçırmak istemiyordu ama Zehra da onun gözlerine kilitlenmişti. Bir süre sonra gözlerindeki gülüş soldu ve boğazını temizlerken daha sade bir gülüş dudaklarının kenarına kondu. Başını dönüp Yavuz'a baktı ve onun saçını karıştırdı.

"İkiniz de yaramaz küçük çocuklar gibisiniz. Başımı yan çevirdim mi bir olaylar karıştırmaya başlıyorsunuz."

Bir haltlar demedi en azından diye düşündü Hande ve Zehra'nın kibar tabirine gülümseyerek yataktan kalktı. "Gel bakalım küçük enişte" diye sırıttı kollarını iki yana açıp Yavuz'un yatakta doğrularak kucağına gelmesini beklerken. Yavuz, ayaklarını Hande'nin beline dolayıp kollarıyla da sıkıca boynuna tutundu ve dönüp yatağın diğer ucunda duran ablasına baktı.

"Biz playstation oynayacağız abla bize mısır patlatır mısın?"

Zehra, ilk önce hayır demeyi düşünse de küçük miktarın Yavuz'un boğazını tahriş etmeyeceğine karar verdi ve başını ileri geri sallayarak, "Yaparım" dedi.

Hande ve Yavuz salona, Zehra ise dönüp mutfağa gitti. İkilinin oyun oynarken ki neşeli gülüşleri Yeşim teyzeyi bile güldürüyordu. Orta yaşlı kadın tencerenin başında bekleyen yeğenine yaklaşarak mutfağın kapısından salona baktı ve Zehra'nın bakışlarının odağında olan kızın gülüşünü izledi. Hande öyle içten gülüyordu ki yanağında oluşan çukur uzak mesafeden bile bakınca görülebiliyordu. Yeşim teyze dönüp Zehra'ya baktı ve yeğenin gözlerindeki parlaklığı fark edip başını yanlara doğru salladı.

"Mısırları yakmak istemiyorsan altını kapat" dedi neşeyle. Zehra, "Hı?" diyerek ilk önce dalgınlığından kurtulup afallamış gözlerle kadına baktı. Yeşim teyze ise yüzünde alaycı sırıtışı ve kalkan kaşlarıyla tencereyi işaret etti.

Kurtar Beni / GxG / HanZeh Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin