İyi okumalar🍭
||||||||||||||||||||||||||||||||
"Günaydın sevgilim." dedi Jongho ellerini Wooyoung'un beline sarılırken. Son birkaç günü birlikte sorunsuz(?) geçiriyorlardı. İkisi birbirleriyle mutluydu, tabii gerçekler yüzlerine vurmadığı sürece...
Bazen düşünüyordu Wooyoung; Eğer o gün San'ı bırakmasaydı bu içindeki pişmanlık olmaz mıydı, diye. Asla bir cevap bulamıyordu beynindeki bu soruya. Peki ya ona dönsem tekrar, gider mi bu lanet his? Beni kendimden nefret ettirmeye başlayan bu berbat his...
İşte bu yüzden gidecekti buradan: kendinden nefret etmeden iyi bir hayat yaşamak için. Hayatında her şey tam gibi hissediyorken asla istemediği bir olay yaşayıp sevdiği adamı bırakmak zorunda kalmıştı. Artık hiçbir şeye tahammülü kalmamış ve yalnız bir haldeyken bulmuş ve ona sevgisini vermişti Jongho, tıpkı kendisinin San'a yapmış olduğu gibi... Belki ona bu yüzden böylesine bağlanmıştır.
"Günaydın, kahvaltı hazır. Oturma odasına geç sen geleceğim birazdan."
"Tamam canım. Seninle bir şey konuşmalıyım, çabuk gel tamam mı?" Wooyoung'un yanağına öpücük bırakıp gitmişti Jongho.
"Ne konuşacak olabilir ki?" diye düşündü Wooyoung. Yine de büyük bir şey olmayacağını düşündü ve sakince işini halledip oturma odasına gitti.
İçeri gittiğinde Jongho'nun yüzündeki heyecanlı ifadenin farkına vardı, bu demekti ki, güzel bir şey söyleyecekti. Wooyoung, masaya yerleşti ve karşısındakine bakarak güldü.
Bu gülüşle sözüne başladı Jongho, "Wooyoung, biliyorsun haftaya bu şehirden taşınacağız." Wooyoung başıyla onayladı. "Bunu birazcık daha hızlandırsak bence daha iyi olabilir. Yani demek istediğim bir haftadan kısa bir sürede taşınsak nasıl olur sence?"
"Neden bu kadar çabuk olmasını istiyorsun ki?"
Jongho, Wooyoung'un ellerini avucunun içine alıp gözlerinin içine baktı. "Sence de daha iyi olmaz mı?
"Bilmiyorum Jongho, ben de ne kadar gitmek istesem de bilemiyorum. Hayatımın tamamı bu şehirde geçti, küçük bir şehir olsa da benim hayatım burası."
"Seni anlıyorum canım ama inan daha iyi olacaksın, daha iyi olacağız. İkimiz birlikte ve mutlu yaşayacağız."
"Umarım..."
Sonraki iki günde Wooyoung eşyalarının çoğunu topladı. Gitmeye, her şeyi burada bırakmaya hazırdı. En azından kendisi öyle düşünmek, hissetmek istiyordu. Kendini buna iyice alıştırmak istediği için bugün şehirdeki tanıdığı kişilere veda etmeye gidecekti. Onları terk etmiş gibi olmak istemiyordu bu yüzden biraz daha rahat hissetmek için onlarla tek tek vedalaşacaktı.
İlk Jungeun'ın yanına gitti, küçüklüğü onunla beraber geçmişti. Ailesi onun sadece Jungeun'la vakit geçirmesine izin verirdi, onun dışında kimseyle görüşmesine de izin vermezdi hatta onların sevgili olmalarını bile isterlerdi. Fakat işler Wooyoung'un ailesinin istediğinin çok dışında gerçekleşmişti, ikisi şu an sadece arkadaşlardı ve karşı cinsinden hoşlanmıyorlardı.
"Noona!" diyerek güldü Wooyoung. Jungeun şaşırmıştı, karşısındaki çocuğu görmeyi beklemiyordu.
"Aklına şimdi geldik demek." sarıldı çocuğa ve onu içeri aldı. Uzun uzun konuştular ve bir daha görüşemeyecek gibi veda ettiler.
Wooyoung tanıdığı neredeyse herkese veda etti, veda etmediği tek kişi Yeosang kalmıştı. Yeosang'la liseden arkadaşlardı fakat sonradan San sayesinde tekrar arkadaş olmuşlardı. San'ın hep gittiği barda çalışıyordu, birbirlerini neredeyse her gece görüyorlardı.
Yeosang'ın çalıştığı kafeye girdi ve etrafa onun için bakınmaya başladı. Gündüzleri bir kafede, akşamları barda çalışırdı Yeosang. Kendi başına geçinmeye çalışan biriydi. Bu yüzden Wooyoung ve çevresindeki birçok kişi onu takdir ederdi.
"Ah, tam da az önce San buradaydı biliyor musun? Keşke daha erken gelseydin ama gerçi karşılaşmak istemeyebilirdin. Neyse hoş geldin, işe dönmem gerek çabuk söylesen olur mu?"
"Peki söylüyorum. İki güne kadar Jongho'yla taşınıyoruz buradan."
"Haftaya taşınmayacak mıydınız, ne bu acele?"
"Ne kadar çabuk o kadar iyi. Onu ittim ama unutamıyorum. Buradan gitmezsem, o da benim kalbimden gitmeyecek Yeosang."
||||||||||||||||||||||||||||||||
"I pushed a lot of back but i can't forget it"
Görüşürüz💓
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BABY CAME HOME | woosan
Короткий рассказBence eğer onu bulsaydın o zaman sen bile onun benim olduğunu anlardın... [short story] The neighbourhood'un 'baby came home' şarkısından ilham alınarak kurgulanmıştır. -tamamlandı-