𝒊𝒎 𝒂𝒇𝒓𝒂𝒊𝒅

93 13 2
                                    

İyi okumalar✨

||||||||||||||||||||||||||||||||

San yavaşça gözlerini açtı ve kalkmaya çalıştı fakat başındaki ağrıyla kalkamayacağını anlayıp olduğu yerde kalmaya karar verdi. Etrafına baktı halsizce. Bir odadaydı, tanımadığı bir odada. Aklını biraz zorladı ve dün öptüğü adamı hatırladı. Her şey kesikti ama adamı öptüğünü hatırlıyordu. Onun yatağında olduğuna göre gece "bir şeyler" yaşamış olduklarını düşündü.

Daha önce bu olayla karşılaştığı olmuştu, bu yüzden çok da sorun etmezdi.

Kısa süre sonra odaya San'ın yüzünü zar zor hatırlayabildiği adam girdi. "Günaydın, tam seni uyandıracaktım. Sevgilini çağırdım, içeride seni bekliyor." gülümsedi San'a doğru. Tam odadan çıkacakken ekledi; "Yanda banyo var ihtiyacın varsa kullanabilirsin."

Kafasındaki soru işaretiyle, "Sevgilim?" diye sordu San. Adam yine güldü ve çıktı odadan.

Kafa karışıklığıyla kalkıp yüzünü yıkadı ve seslerin geldiği yere doğru gitti. İçeriye girdiği an gördüğü kişiyle sersemledi, kapıya tutunarak ayakta kalabildi. Gördüğü kişi Wooyoung'uydu.

Hızlıca onun önünde diz çöküp boşta olan ellerini tuttu. Wooyoung'un ellerini nadir bulunan bir çiçekmiş gibi tutuyordu San. O güzel elleri yavaşça dudağına götürdü ve tek tek öptü.

Gözünden yaşlar süzülüyordu, onun ellerini tutmak, öpmek bile San için her şeydi.

"Wooyoung'um, sevgilim..." San dudaklarından dökülen bu sözlerin sonrasında başını Wooyoung'un dizlerine koymuştu. Gözyaşları çoktan gözlerinden firar etmiş, sessizce mutluluktan ağlıyordu.

"San, seninle uğraşamayacağım. Sadece buraya arkadaşın aradığı için geldim, seni evine bırakıp gideceğim."

"Bu da yeter bana..."

Wooyoung, San'ı evine bıraktı ve konuşmasına izin bile vermeden ayrıldı oradan.

San yine kendi yalnızlığında kaldı. Yalnızlık düz bir kavramdı belki ama onun için yalnızlık sevdiği adamdan ayrı olmaktı. Etrafında kim olursa olsun, o olmadan yalnız hissediyordu.

Kendini sadece oturma odasının kapısına kadar getirebildi. Daha içeri bile giremeden yere yığıldı. Yorgun, sarhoş ve üzgün bedenini ayakları taşımadı.

Baş ağrısı etkisini büyük bir şekilde gösterirken aynı zamanda sıcaklama ve göz bulanıklığı geldiğinde San, artık oradan kalkma şansının "şimdilik" çok düşük olduğunu biliyordu. Hiç çaba göstermedi ve orada kaldı öylece, zaten çaba göstermeye de hali bile yoktu.

Uzun -ne kadar olduğunu bilmediği- bir süre kadar yerde öylece yatarak ağladı. Sonra ise kalkıp gözyaşlarını bile silmeden evinden çıktı San. Wooyoung ve sevgilisi olan o şerefsizin yaşadığı o eve gidiyordu. O adamı görmekten ne kadar nefret etse de Wooyoung için onu görmeye bile katlanıyordu. Aşıktı, çok aşıktı. Ruhunu bile aşık olduğu kişinin uğruna feda edebilecek kadar...

Evin kapısına geldi ve zili delicesine çalmaya başladı. Elbette ki kapıyı bu şekilde çalan kişinin kim olduğunu içerideki ikili anlamıştı.

Sevgilisi sinirlenmeye başlarken Wooyoung, sevgilisinin yanağına bir öpücük kondurup kapıyı açmak için gitti. Kapısındaki adamın perişan halini görmüştü, bu onu hem korkutup hem de endişelendirmişti. San'ı en son böyle gördüğü zaman ailesinin trafik kazasında öldüğü gündü.

"San iyi misin?" karşısındaki çocuk boş ve anlamsız gözlerle ona bakıyordu. Ona "yine" aynı gözlerle bakıyordu Wooyoung, o zamankiyle aynı.

San, elini karşıdaki adamın yüzüne koydu ve gülümsedi. Fakat hala gözleri ifadesiz şekilde bakıyordu. Bu, Wooyoung için çok korkutucuydu. Daha önce kendisi bile onu bu halde görmemişti. İstemsizce gözlerinden yaşlar akarken, "San..." dedi. Kalbi, korkudan ve ağladığından dolayı hızlı atıyordu ve tabii ki hızlı atmasının başka sebebi de vardı; yıllarca gülen ve ona enerji veren yüzün şu an sanki ölüyormuş gibi gözükmesiydi.

"San kendine gel, sen bu değilsin. Sen bana enerji veren o San olmalısın, böyle olmamalısın..." hala konuşmuyordu San ve Wooyoung iyice korkmaya başlamıştı. "San... korkuyorum."

||||||||||||||||||||||||||||||||

Goodbye🤍

BABY CAME HOME | woosanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin