~UYKUSUZLUK~
Sabah saat 5'de uyanmıştım. O kadar bunalmıştım ki gece uyku tutmamıştı. Bir iki saatlik uyuyakalmışım sadece. Hızla yatağımdan kalktım. Hırkamı ve eşofmanımı giyip biraz yürüyüş yapmak için dışarıya çıktım. Üst sokağa çıktım ve şarkı eşliğinde yürümeye başladım.
Arkamda birini hissetmemle arkamı döndüm. Kerim arkamdaydı.
"Senin ne işin var burada?" Dedim kulaklıklarımı elime alıp.
"Yürüyüşe çıkmıştım. Asıl bu saatte senin burda ne işin var?" Dedi.
"Uyku tutmadı."
"Anlatmak ister misin?"diye sordu.
"Şu an değil lütfen." dedim.
"Peki, beraber yürüyelim mi?"
"Tabii hadi." Diyip yürümeye başladık.
"Ee na-" Diye söze girecekken arkadan farklı bi ses geldi.
"Eliz!" Dedi Erdem.
"Bağırma insanlar uyuyordur." Dedim.
"Bu saatte ne yapıyorsun?" Dedi ve Kerim'i süzdü.
"Yürüyüş, Kerim'le yürüyüş yapıyoruz." Dedim.
"Bende geleyim?" Dedi.
"Kerim gelsin mi?" Diye sordum.
"Sen bilirsin." Dedi Kerim.
"Tamam ama sessiz." Dedim ve yürümeye başladım.
"Bu saatte yürüyüş ne iş, anlat bakalım." Dedi Erdem.
"Sadece biraz kafa dağıtmak istedim ama maşallah her sabah yürüyüş yapan arkadaşlarıma rastladım." Dedim gülümseyerek.
"Ben yürüyüş... aslında bu sabah aldığım bi karar." Dedi Erdem.
"Artık senide aramızda göreceğiz desene Eliz." Dedi Kerim.
"Her sabah yapıyor musun?"Diye sordum.
"Her sabah." Dedi Kerim.
"İyi, bundan sonra banada alış Kerim Öztürk kafanı şişireceğim." Diyip güldüm.
"Kafa şişirmek mi. Bana iyi geliyor." Diyip gülümsedi ve ekledi; "Yani yanımda arkadaş olması." Dedi gülümseyerek.
"O zaman üçlü yürüyeceğiz." Dedi Erdem.
"Tabi." Dedim ve yürüyüş hızımı arttırdım.
"Ben 15 dakikaya eve geri döneceğim o yüzden burdan dönüyorum." Dedim ve arkamı döndüm.
"Benimde işim var zaten." Dedi Erdem.
"Sizi yalnız bırakmayayım." Dedi Kerim ve o da döndü. "Bırakmak yasak." Diye ekledi.
"Peki patron!" Dedim.
Bu konuşma devam etti ve beni eve kadar bıraktılar. Eve geldiğimde saat 6'ya çeyrek vardı. Küçük bi kahvaltı hazırladım.
Hiç iştahım yoktu küçük bi kağıda "Annecim afiyet olsun ben biraz dolaşacağım merak etme!" Yazdım ve tabağının üzerine bıraktım.
Telefonumu şarjdan aldım. Üzerimi değiştirdim ve evden çıktım. Yoldan geçerken. Kutu pepsi ve Bitter çikolata alıp sahile doğru yürümeye başladım. Saatlerce denizi, ufukları, gün doğumunu seyrettim. O kadar güzeldi ki burası. Deniz, gökyüzü. Sonra telefonum çaldı elime aldığımda arayan Kerimdi. Açıp kulağıma dayadım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sevdalılar Mahallesi
ChickLit~Sevdalılar Mahallesi Babasız büyüyen ve ailesini yeni tanımaya çalışan çok çevreli kızımız aslında o çok yalnız. Hayat yüzüne gülmemiş. Peki hayatına girenler? Onlar bu kızın yüzünü güldürebilecek mi? Eliz Arslan'ın hikayesine hepiniz hoş geldiniz...