Bolum 12: Guven

605 10 1
                                    

Gucsuzum. Caresizim. Kendimi kapana kisilmis gibi hissediyorum. Gozumu acmaliyim.
Ben nerdeyim? Olamaz! Gercekten bir kapandayim.
"Kurtarin beni! Yardim edin!"
Kimse yok! Cok karanlik! Kilit yerleri yok mu buranin?
Yok.
Kalp ritmim artiyor. Sakin ol. Sakin ol... Ama o da kim?
Karsidan biri geliyordu. Karanlik bir yerden...
Adimlarim geriye dogru gitmeye basladi. Cunku karsimdaki gelen, bir eliyle yuruyen sandalyeyi ittiriyor, diger eliyle de bir igne tutuyordu. Yuzunu secemiyordum. Cunku karanlik yavas yavas yuzunu aydinlatiyordu.
Sandalyede oturan biri vardi. Belli bir sure ortaya cikmalarini bekledim. Isigin onu aydinlatmasiyla yerimden sicramam bir oldu.
Bendim! Sandalyede oturan bendim!
Gozumu kirptiktan sonra kendimi sandalyede buldum.
Ardindan arkamdaki kisi bogazimi tutmaya basladi.
"Birak beni!"
Ama sımsıkı tutuyordu. Kurtulamayacaktim. Ama pes etmemeliyim. Elini isirdiktan sonra hemen arkami dondum. Bu Giray'di. Elindeki igneyi bana gosterip sonra da bogazima...

"Hhıııhhh!" Sanki vucuduma oksijen depolayip onun patlamasini yasiyordum. Basim yattigim yerden kalkinca cok kotu zonklamisti. Ne oluyor bana boyle!
Nefes alisverisim hizliydi, kendimi durduramiyordum. Biri gelip kolumdan tuttu. Bu Hilal'di. Ben nerdeyim?
"Sakin ol. Sakin ol. Guvendesin. Hicbir sey yok!" Hilal bana sarilmaya basladi. Bense ona tepki veremiyordum. Cunku ellerim uyusmustu. Hareket ettirmekte cok zorlaniyordum. Ne oldu bana boyle!
"Hilal... Hilal ben... Ben nerdeyim?"
"Sssst! Merak etme. Iyisin! Giray gelmeseydi..."
"Ne? Ne Giray'i? Ne oldu bana?"
"Sen hatirlamiyor musun?"
Gozleri iki gozumde de hizlica gidip gelmeye basladi.
"Neyi?"
...

***

(9 saat once)
"Hayir. Tabikide!" dedim ellerimi belime koyarak.
"O zaman elindeki bir suru firsati kacirmis olursun. Zaten benden kurtulmak icin bir firsatin yok su andan itibaren."
"Beni gozetlemekle bu firsati kacirdin." diye de ekledi her zamanki belirsiz duygusuyla.
Hicbir sey diyemedim.
Cunku her bir lafinda firsat kelimesi kullanmisti. Kafam karisti.
"O zaman anlatmaya basla istersen!"
Eline kalem alarak bir o yana bir bu yana salladi ve cop tenekesine dogru tam isabet bir atis yapti.
"Hayir. Daha degil. Parti eglenceni bozmak istemiyorum."
"Zaten bozdun! Daha ne bozacaksin acaba?"
"Simdi git. Eglen." demesiyle telefonu caldi. Ekranina soyle bir baktiktan sonra benim gitmem icin kapiyi isaret ediyordu. Dislerimi sıkıyordum. Birinin bana emir vermesi agirima gitmisti. Ama fazla uzun surmeyecek! Her seyi ogrenir ogrenmez bu sacma oyunu birakacagim.
Kafami sallayarak kapidan disari cikmistim. Derin bir nefes aldim.
"Sakin ol! Sen kotu bir sey yapmadin." Hizlica muzik ve dansin oldugu yone dogru yurudum.

Herkes dans ediyordu. Delicesine...
Bende kafami saga sola dogru sallayarak ritime eslik ediyordum. Evet! Vuhuuuu!
Hilal beni gorur gormez elimden tuttu ve digerlerinin yanina gittik. Hepsi cok egleniyordu ve beni de icine surukluyorlardi.
"Hadi elektrik dansi hadi! demisti Ozan.
Hemen ellerimizi birlestirdik ve hoooop! Hahahah!
"Super oldu be!" Asli kendinden gecmis bir sekilde oynuyordu. Hepimiz ona bakip gulmeye basladik.
"Hilal! Kerem nerede?"
"Aaa bilmiyorum. Ama sanirim sana mesaj gelmisti Kerem'den. Bak su tarafta Ayse var. Oraya git."
Telefona baktigimda evet, Kerem'den mesaj gelmisti.
Emel cabuk asagidaki depoya gel. Ailemle ilgili sorun olustu. Sana ihtiyacim var.
"Ne oldu acaba?"
Kerem'i aradim ama cevap vermiyordu. Hemen Hilal'in yanina gittim.
"Hilal, Kerem beni depoya cagiriyor. Bir sorun varmis gidelim mi?"
"Aa Emel cok egleniyoruz burada! Her zamanki kavgadir. Sen niye gideceksin ki?"
"Ama bize ihtiyaci var."
Ben lafimi bitirir bitirmez Dogukan geldi. Elini Hilal'in beline dolayarak ikisi dans etmeye basladilar. Hah sende tam zamaninda geldin yani! Ne yapmam gerekiyor simdi? Gitsem mi, gitmesem mi? Acil olmasaydi mesaj atmazdi.
Bahceye ciktim. Gitmem gerekiyordu, cunku yardim isteyen kisiyi geri ceviremezdim. Depo iki mahalle asagidaydi. Hava karanlikti ama nedense korkmuyordum. Normalde asla tek basima buralarda yuruyemezdim. Kendime sasiyorum dogrusu.
Depo satilik, kapisi olmayan buyuk bir mekandi. Depo denilmesinin sebebi onceleri deri esyalarinin buraya getirilip depo edilmesiydi.
Duvarin kosesine geldigimde yerde birinin yattigini gordum.
"Kerem!"
Sokak lambasinin isigi bulundugumuz yere zayif dusuyordu. Kerem oldugunu yaklastigimda anlamistim. Basi kaniyordu.
"Kerem! Kerem ne oldu sana? Ambulans cagirmaliyim!"
"Acele etme!"
Ellerim telefonda donmus bir sekilde su an korkudan titriyordum.
Kimdi o?!
Kerem'in soylemesi imkansizdi. Bu yuzden arkamda biri vardi! Yavas yavas arkama dondum. Telefonumu da arkama aldim.
Yuzunu goremiyordum. Basina kapsonunu gecirmisti.
"Dunyaya son vedani et guzelim!" Bicagini cikardi. Aman Allahim! Oldurecek beni!
"Olamaz!"
Telefonumu 1'e basarak hizli aramayla Hilal'i ariyordum. Karsimdaki kisiyi oyalamaliydim.
Bana yaklasiyordu.
"Sen sen...!" Kelimeleri agzimdan cikaramiyordum.
Gulmeye basladi. "Cok sirin gorunuyorsun. Ama ne yazikki seni oldurmem gerek!"
"B-bbeni oldurmek? Neden?"
"Cunku burada bulunman evrene ters bir durum."
"Ne demek istiyorsun! Yaklasma bana!"
"Telefon cekmez burada. Bosuna ugrasma! Simdi. Hic zorluk cektirmeden gel buraya!" diyerek bana dogru kosturmaya basladi. Hemen geriye dogru kosuyordum. Duvara dogru. Yerde bir seyler aramaya basladim. Evet tugla!!!
Tuglayi yerden alip arkamdan gelen adamin kafasina isabet ettirmeye calistim. Elindeki bicagi ise gozum gormuyordu. O kadar korkuyorum ki! Yerden topladigim tugla parcalarini gozum kapali savuruyordum. Aniden inleme sesi geldi. Odaklandigimda adamin basinin kanamis oldugunu gordum. Kapusonu basindan inmiyordu. Ama rengi turuncuydu ve simdi koyu bir renk almisti. Basina isabet ettirmisim. Yerde basini tutarak yatiyordu. Gozume ikimizinde carprazinda duran bicak ilisti. Onunda...
Hemen kosturarak ondan once aldim ve ona karsi tutmaya basladim.
"Uzak dur benden! Yoksa bunu gogsune yersin!"
"Cok da umrumda mi dersin? Hmm. Hayir!"
Demesiyle uzerime saldirmaya basladi. Bir eliyle beni sarsiyor diger eliyle bicagi almaya calisiyordu. Onun gogsune saplamaya calisiyordum ama gucsuzdum. Ikimizde dustuk. Simdi o ustumde bense yerde sirtustuydum. Allahim yardim et! Elimdeki bicagi sımsıkı tutuyordum. Aciyordu elim ama ona birakirsam olecektim.
Bir eliyle yerden bir sey aldi, basima vurdu.
Sonra...
Ellerim uyusmaya basladi. Gozlerim ise bulaniklasiyordu. Sanki anestesi yemis gibi. Nefes alamiyordum.
Karsimdaki yuzunu goremedigim adam ise siritiyordu. Ne kadar acimasizsin! Ardindan kapusonunu cikarmaya basladi. Kahretsin! Yuzu isiga ters yondeydi ve ben olmek uzereyken goremiyordum. Belki ruhum bedenimden cikarken gorebilirdim.
Ama haayir! Dayan!
Her sey yavas bir sekilde sahneleniyordu gozumde. Adam kahkaha atarken biri onu hizla uzerimden cekiyor, sonra bir yumruk. Sonra bir tane daha yumruk.
"Kimsin lan sen!"
Bu ses. Giray!
Gorus alanimdan cikiyorlar. Ahh! Goremiyorum.
Sonra biri yanima egiliyor ve beni kucagina aliyor.
"Emel, sadece basina bir darbe aldin o kadar! Kendini birakma!"
Gozumu ona cevirdim. Belalari cektigini ve uzerime salacagini dusundugum Giray, simdi hayatimi kurtariyordu.
"Daha bir suru yapacagimiz seyler var. Eger olursen seni affetmem."

DegisimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin