21.Bölüm

24.9K 2.1K 1K
                                    

200k olmuşuz 🎊

Bu bölüm gerçekten yorumlarınızı bekliyorum çünkü artık ficin sonuna geliyoruz ve ben bir defa olsun herkesin yorum yaptığına şahit olmak istiyorum. zor olmamalı.

ve son olarak kitapta Taehyung'un kiz kardesi olan Lily bir idol degil, unlu de degil haberiniz olsun. bazilariniz idol olduğunu sanmis, ben oyle bir idol tanımiyorum imdat.

iyi okumalar dilerim.

Ne kadar süredir boş boş duvara baktığımı bilmiyordum fakat telefonum hiç durmadan çalıyordu. Bakmak istemiyordum çünkü arayanın o olmadığının farkındaydım. Boğazımdaki yumru yerli yerindeydi.

Ağlamak, çığlık atmak hatta ve hatta duvarları yumruklamak istiyordum ama ne yazık ki bunu yapacak gücüm bile yoktu. Düşünmekten başım çatlıyordu artık. Taehyung ile ruhsal açıdan herhangi bir bağlantım olmadığı halde bu duruma düştüysem, Taehyung'un ne halde olduğunu hayal edemiyordum. Kırgındım içten içe fakat bu durumda onun bana olanları anlatmaması dışında bir suçu olmadığını da biliyordum. Ruh eşimizi kendimiz seçemiyorduk ne yazık ki.

Nerede olduğunu ve neden mesajlarıma cevap vermediğini öyle merak ediyordum ki, tırnaklarımı kemirmekten parmak uçlarım acımaya başlamıştı.

Ellerimi başımın iki yanına sarıp dizlerimi kendime doğru çekerek bir süre dinlendim. Öyle yorgun öyle bitkindim ki içten içe, nefes almak bile zor geliyordu. "Taehyung" diye mırıldandım benden başka kimsenin olmadığı evde. "Yalvarırım geri gel."

Üzerimi değiştirmem, bir şeyler yemem gerekiyordu. Zorlanarak, kendimi zorlayarak ayaklanıp odaya geçtim. Onun dolabında, onun gibi kokan birkaç parça şeyi üzerime geçirip soluklandım bir süre. Ben böyleysem, o ne haldeydi Tanrı bilir. Üstelik kokusu burnuma dolduğu her an biraz olsun rahatlayabiliyordum, Taehyung'un öyle bir şansı da yoktu. Bu daha da endişelenmeme neden oluyordu.

Fazla oyalanmadım çünkü biraz daha düşünsem ağlamaya başlayacaktım, tekrardan. Mutfağa indim ardından, bir parça ekmeğin üzerine onun en sevdiğini, çilek reçelini sürüp ağzımı araladım. İştahım yoktu, belki üzüntüden belki de hastalıktandı bilmiyorum fakat Tanrı şahit ağzıma aldığım lokmayı nasıl yutacağım hakkında hiçbir fikrim yoktu. Midem bulanıyordu, bu bulantıların bir bebeğin habercisi olmayışıysa ayrı yakıyordu canımı. Belki de bencillik yapıyor ve Taehyung'u kendime istiyordum, elimde değildi.

Saatler geçti, kaç saatin ardından elimdeki ekmeği bitirdiğimi hatırlamıyorum fakat havanın kararıp bulunduğum evi ışıksız bıraktığı vakit ellerim nihayet bomboş kalmıştı. Ben karanlıktan korkardım, şimdi neden ışıkları açmak içimden gelmiyordu?

Ciğerlerime çektiğim soluğu şiddetli bir şekilde geriye verirken tekrardan işittim çalan telefonumun sesini, hemen yanımdaydı. Kim olduğuna bakma ihtiyacı hissetmeden kulağıma götürüp yanıtladım, hattım burada kullanılmıyordu ve haliyle arayan kişi İnternet üzerinden arıyordu. Kısacası Taehyung olmadığı kesindi.

"Efendim." dedim belki de kendimden duyduğum en cansız ses tonu ile. Kimseyi endişelendirmek değildi niyetim fakat elimde değildi. "Jeongguk, telefonlara bakmayıp bizi endişelendirmekten başka hiçbir şey yapmadığının farkındasındır umarım." Jimin'in hafif azarlayan sesini duyduğumda burnumu çekip cevap vermedim. Ne söyleyebilirdim ki? haklıydı.

"Keşke görüntülü arasaydım, kim bilir ne haldesindir. Bu kadar yıpratma kendini lütfen." derin bir nefes aldığını işittim. Cevap vermeyeceğimi anlamış olacak ki tekrardan konuşmaya başladı. "Neyse aynı şeyleri zırvalayıp başını ağırtmak istemiyorum. Bugün Lily'yle konuştum tekrardan, sana Taehyung'un Amerika'da ki yakın arkadaşının numarasını atacağım. Ben arayıp konuşmadım çünkü senin daha iyi yapacağını biliyorum. Bir diğer atacağım şey ise senin için ayırttığımız uçak bileti olacak Jeongguk. Oranın saatine göre bu gece tam on iki buçukta. İstediğini, içinden geçeni yap ve bana haber vermeyi unutma. Şimdi kapatmam gerekiyor, kendine iyi bak."

Lick Me | TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin