24.Bölüm

24.9K 2K 1.1K
                                    

merhaba nasılsınız?

arkadaslar telefonumun dokunmatigi sizlere omur, her gun biraz daha bozuluyor ve ben telefonu duvara firlatmamak icin kendimi zor tutuyorum.

bolumu asiri zor sartlar altinda yazdim kisacasi, bir harfe 837483748383 defa basip, basmadigim harfleri yazdigi icin 827382737273 kez sildim. istedigim telefonun da 30 bin tl olmasi cok aci verici amk boyle isin.

bu arada bolumu kontrol edemedim, hata falan gorurseniz bildirin bana.

iyi okumalar.

Göz kapaklarım sanki tonlarca yükü taşıyormuş gibi açılmamaya and içmişken araladığım dudaklarımla bir şeyler mırıldanıyordum. Vücudum ağırıyor, kollarım ve bacaklarım sanki benim vücudumun bir parçası değilmiş gibi hissediyordum.

Birileri konuşuyordu, bunun farkındaydım fakat ne dediklerini tam olarak idrak edemiyordum. Yutkunup boğazımdaki kuruluğu gidermeye çalışırken, biraz olsun ayılabilmek için zorluyordum zihnimi.

Kaç dakika sürdü farkında değildim fakat beni ilk ayıltan şey şüphesiz göğsümde hissettiğim bir başka kalp atışıydı. Kurdum öyle sakin, öyle huzurluydu ki hissedemiyordum sanki. Göz kapaklarımı kırpıştırıp araladığımda ilk olarak ışık nedeniyle hemencecik kapatmış ve yüzümü buruşturmuştum. Başım, sanki zamansız bir uyku çekmişim gibi çatlıyordu.

Biraz olsun ayıldığımda kulağıma dolan ilk ses, yabancıydı. "Kan değerlerini kontrol etmemiz için kanını almam gerekiyor Taehyung, inat etme." dediğini işittiğimde, kollarım arasında olan bedeni yeni fark etmiştim, kasılmıştı.

"Yaklaşma diyorum sana." diyordu Taehyung hemen yanı başımdan. Yüzümü buruşturup zorlayarak araladım gözlerimi. İlk olarak görmeyi beklediğim şey şüphesiz Taehyung'un suratıydı fakat burnumun biraz üzerine kadar çekilmiş olan örtü bunu engellemişti.

"Taehyung, inat etme kanını almamız gerekiyor. Hep burada mı kalmak istiyorsun?" kollarım arasında olan beden tekrardan kasıldı. "Gelmeyin diyorum size, çıkın dışarı."

Burnumu çekip, kırpıştırdığım gözlerimle birlikte başımı kaldırdığımda Taehyung'un adeta ateş saçan gözleriyle irkilmiş ve nefesimi tutmuştum. Çok sinirli gözüküyordu. Beni fark etmiş olmalı ki, karşıda olan bakışlarını bana indirmiş ve anında yumuşatmıştı.

Dudaklarım istemsiz olarak iki yana kıvrıldığı sırada, burnumun üzerindeki örtüyü elimi kaldırarak indirmeye çalışmış fakat Taehyung yüzünden başaramamıştım. Aksine yüzümü tamamen kapatacak şekilde çekiştirdiğinde, şaşkınlıkla kaşlarımı kaldırmış ve elimi karnında gezdirerek dikkatini bana vermesini istemiştim.

"İyiyim diyorum, şimdi yalnız bırakın bizi." Taehyung tekrardan sert sesiyle konuştuğunda neler olduğunu anlamlandırmaya çalışıyordum fakat şu durumda çok zordu. Kurdum, öyle huzurluydu ki düşünemiyordum çoğu şeyi.

"Hayır kanını alacağım Taehyung, inat etmeni gerektirecek bir durum yok. Yalnızca birkaç saniye sürecek." doktorun konuşmasının ardından Taehyung duyabileceğimiz bir şekilde hırladığında, elimi göğsüne koyup hafifçe okşadım. Neden böylesine sinirli olduğunu anlamıyordum fakat sinirini tam içimde hissedebiliyordum.

"Tamam sakin ol" doktor tekrardan dudaklarını araladığında ayak seslerinden anladığım kadarıyla geri çekilmişti. Ne olduğunu tam anlayamadığım için dudaklarımı büzüp derin bir nefesi ciğerlerime konuk ettim.

Adım sesleri çoğalıp sonunda kapı açılıp kapanınca Taehyung, yüzüme örttüğü örtüyü kaldırmıştı. "Günaydın güzelim." diye fısıldadı az önceki tavrının tam aksine. Kalp atışlarım hızlanıp, heyecandan gözlerimi kırpamazken yutkunup göğsündeki elimi sıktım. Sanırım her şey mühürlendikten sonra daha farklı hissettiriyordu.

Lick Me | TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin