Yere uzanıyordum. Yapabileceğim tek şey bu gibi geliyordu.
"Lanet olsun."
Üzerimi ıslatan yağmur damlalarını da, otobandan geçen arabaları da umursayacak gücüm kalmamış gibi hissediyordum.
"Keşke beni hayata bağlayacak bir şey olsa."
27 Aralık'ı 28 Aralık'a bağlayan gece. Saat tam 12'yi gösteriyor.
Yerimden doğruldum. İşaret parmağımı yüzümün hizasında tutarak gülümsedim.
"Doğum günün kutlu olsun Keigo."
İşaret parmağıma bir mum söndürürmüşçesine üfledim. Bir süre başımı eğerek, öylece yağmur damlalarının saçlarımda gezmesinin hissini sonuna kadar yaşamaya çalıştım.
Çok geçmeden sıkılmıştım elbet. Kanatlarımdan destek alarak oturduğum parktaki çimenlik alandan kalktım. Ellerim ceplerimde, gözlerim ise Tanrı'ya dönük.
Neden önüme bakarak yürümediğimi bilmiyorum. Fakat tek isteğim, Tanrı'dan bir işaret. Belki yağmurun durması, belki yeni bir suç bildirisi, Tokoyami'nin beni arayarak kahramanlık hakkında bir şey sorması, herhangi bir şey. Sadece kafamı toplamamı sağlayacak bir şey.
Derken omuzumda hissettiğim bir el.
Adımlarımı durdurdum. Arkamı dönmek? Pek aklımdan geçen bir şey değildi. Tanrı'nın işareti? Belki. Arkamdaki kimdi, hiçbir fikrim yok. Ancak emin olduğum tek şey, yüzümde salak saçma bir gülüşün oluştuğu.
"Hawks."
Duyduğum ses ile, yüzümdeki gülüş, kahkahaya dönüşmüştü. Neden, bilmiyorum. Omuzumdaki eli neden indirmedi, neden beni çağırdı ya da neden aptal gibi kahkaha atmama tepki vermiyor, bilmiyorum.
Belki o da benim gibi delirdiğimi düşünmeye başlamıştır. Kim bilir?
"Yardımın gerek."
Kahkahama aldığım tek cevap buydu. Omuzumun üstünden, başımı hafifçe geriye atarak, arkamdaki kişiye baktım. Gözlerinin altındaki ve çenesindeki yanıklardan, arkamdakinin Dabi olduğunu çıkarmam, anlık moduma rağmen pek de zor olmamıştı.
"Ne o? Kahramanların çağrısının haberi mi geldi, Dabi?"
Dabi'nin elini omuzumdan ittirdim. Elimi yeniden cebime sokarak, nereye olduğunu bilmeden adımlamaya devam ettim.
"Keigo."
İsmimi duymam, adımlarımı durdurmama yeterli olmuştu. Fakat bakışlarımı ona çevirmem için, bundan daha fazlasını yapması gerekiyordu.
Yaptı da.
Kolumdan çekildiğimi hissettim. Tepki vermeme zaman kalmamıştı. Bir elini kolumda, diğerini belimde hissediyordum.
Yapma.
Sadece bunu söylemek istedim. Ancak cesaretim olmadı. Öylece gözlerine bakabildim. Masmavi, altları özgünlüğünden dolayı yanmış, karanlıkta bile parlayan gözlerine.
Kolumdaki elini çekti. Gözlerimdeki koruyucuyu çıkarttı. Dudaklarını araladı. Bir şey söylemek istiyor, söyleyemiyor. Dudaklarını yeniden kapattı.
"Tsk."
Dudaklarım arasından çıkan tıslama ile bedenimi geri çekmeye çalıştım.
"Bu şekilde sinir bozucu davranacaksan, benim yanıma gelme Dabi."
Ellerim göğsüne gitti. Belimdeki eli beni durdururken, göğsündeki elim ile hissettiğim kalp atışı, ona karşı gardımı indirmemi sağladı.
"Gitme, Keigo."
Bakamadım.
Mavi gözlerine bakarsam, yeniden ona aşık olacaktım. Ona inanacaktım. Yapamadım. Ya da istemedim.
Bu sefer göğsündeki ellerim ile kendimi ondan geri ittim. İki eli de boşa düşmüştü. Yine de yüzüne bakmadım. Daha fazla incinmek istemedim.
"Kandırmak için başka bir kahraman bulman gerekecek Dabi. Sabah söylediğim gibi, daha fazla Kötüler Birliği'ne yardım etmeyeceğim."
"İstediğim şey birliğe dönmen değil."
Tam da bu sözleri ona bakmamı sağladı.
Aptalım.
Yeniden baktım o mavi gözlerine.
Lanet gözleri. Tek zaaf noktam. Beni en kolay kandırabileceği yönü.
"Bana dönmeni istiyorum. Yanımda kalmanı istiyorum."
"Sana inanmıyorum."
Benimle oynayacağını biliyordum. Her seferinde aynısını yapıyordu.
Benimle arkadaşmış gibi davranıyordu. Ardından, ufak bir saldırılarından sonra, bana düşman kesiliyordu.
Artık ne kahramanlara, ne de kötülere yardım etmek istemiyordum.
Artık, kahraman bile olmak istemiyordum.
"İnanmana gerek yok. Kanıtlamama izin ver."
Bir adım geriledim. Ardından bir adım daha, bir adım daha.
Sonrasında arkamı döndüm. Daha fazla bakmak istemiyorum. Bakmayacağıma dair kendime söz verdim.
Fakat sonucunu kendim de çok iyi biliyorum. Başarısız olacağım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Can We? | Dabi x Hawks
FanfictionYıllardır kahramanlar ve kötüler arasında haber güvercinine dönüşen Keigo, en sonunda Dabi'ye olan hisleri yüzünden kendini kaybetmeye başlar ve henüz gerçek ismini bile bilmeden aşık olduğu adamı kazanmak için, binbir türlü yol dener. "Birlikte yaş...