866 67 149
                                    

Kanatlarımı etrafıma sardım. Bunu her yaptığımda, kendimi dış dünyadaki sorunlardan ve sıkıntılardan koruyormuş gibi hissediyordum.

Yatağımda iyice küçüldüm. Kollarımı bacaklarıma sardım. Gözlerim kapalı. Tanrı'ya yalvarma saatimi kendimce başlattım.

"İstediğim işaret bu değildi..."

Başımın altındaki yastığa doğru yüzümü döndüm. Sanki kılıfın içindeki elyaf gözyaşlarımı emince, gözyaşlarımı akıtma sebebim de gidecekmiş gibi.

Durduramıyorum kendimi. Hıçkırıyorum, hıçkırıyorum, daha çok hıçkırıyorum.

Telefonumun çaldığını duydum. Umursayacak durumda değilim. Hem de hiç.

Kanatlarımla kendimi daha çok sardım. Daha çok hıçkırdım. Daha sesli, daha içten. Ağlıyorum, nefesim kesilse bile. Kaçacak bir şey istiyorum. Sığınacak bir çift kol belki de. Ancak, onun kolları değil.

Gözlerimi elimin tersi ile sildim. Hıçkırıklarımın yerini iç çekişlerim almıştı. Yerimde kanatlarımdan az da olsa destek alarak doğrulduğumda, kapının yumruklandığını yeni fark etmiştim. Kulaklarımı kapatmak amacı ile dirseklerimi dizlerime yasladım ve avuçlarımı kulaklarıma bastırdım.

Kim geldiyse, geri gidebilir.

Bekliyorum. Kapıdaki yumruk seslerinin kesilmesini bekliyorum. Durmuyor, aksine daha çok çoğalıyor.

Sesler kulağımı tırmalamaya başladı. İki elimi saçlarımdan geçirdim. Yüzümü iki elimle ovuşturduktan sonra, ağladığımı belli eden kızarıklığın geçemesini umarak, kapıya doğru adımladım.

Kim olduğunu teyit etme gereği duymadan kapıyı açtım. Gördüğüm beden sayesinde içimden bir küfür geçirdim ve kapıyı açtığım gibi kapatmaya çalıştım.

Bana engel olan ellerin sahibini tanıyorum. Tanıyorum, ama çok iyi tanımıyorum. Yanık eli ile, anlık güçsüzlüğüm sayesinde kapıyı açıp, içeri giren Dabi'nin gözleri hariç her yerde bakışlarımı gezdiriyorum.

"Şu lanet olası evinin kapısını açtıktan sonra kapatmayı kesmeye ne dersin?"

"Siktir git derim."

Anlık özgüvenim ile gözlerine bakarak söylediğim cümle sonrası, yüzündeki sırıtış ile bütün özgüvenim yerle bir olmuştu. Bana doğru adımlamasına karşılık, düz olan yüz ifademi bozmadan, öylece onu izledim.

Başaramayacağımı biliyordum.

Üzerindeki kilit noktama bakacağımı biliyordum.

Çok geçmiyor, omuzlarımdan ittiğini hissediyorum. Arkamdaki duvara çarpmam bile, yüz ifademi bozmama yetmiyor. Ancak bakışlarım, bu sefer dudaklarına inmişti.

Ne diyeceğini merak ediyorum.

Dudaklarını aralıyor. Aynı şekilde geri kapatıyor.

Ellerimi, yumruk yaparak sıktım. Kaşlarımı çatarak, bakışlarımı yeniden gözlerine çıkarttım.

"Ne istiyorsun Dabi?"

Başını eğmesinden faydalanarak benden kaçırdığı gözlerini, bu sefer bana doğru çevirmişti.

"Seni."

Söyledikleri ile yumruklarımı gevşettim. Kaşlarımı daha çok çattım. Anlam veremedim söylediklerine. Açıklamasını beklemeden, yüzüne en sert yumruğumu geçirmek istedim.

Yapamadım.

Karşımda duran kötü adama aşık olduğumu kabul edemedim.

Beni istemesini istediğimi kabul edemedim.

Can We? | Dabi x HawksHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin