492 47 63
                                    

Sabah ödediğim yüklü miktarda hesap, gün boyu Endeavor-san'dan çektiğim trip, Tokoyami'nin stajı, kahramanlara yaptığım ajanlık, Kötüler Birliği'ne taşıdığım laflar derken, bitmiş bir halde evime doğru adımladım.

Kapıyı açmadan önce, kapının önünde bir süre dizlerim üzerinde çömelerek, içeri girebilecek kadar güç toplamaya çalıştım. Gerçekten, bu kadar koşuşturmanın beni yormasına alışmak çok zordu ve alışmayı hiç istemiyordum.

Ayağa kalkıp da cebimden anahtarı çıkarttığımda, kapıyı açmama gerek kalmadan, kendiliğinden açılmıştı. Aniden alnımk yasladığım kapının açılması ve içeri çekilmem ile dudaklarımdan sesli bir bağırış -kesinlikle çığlık değil- çıkmıştı.

Kapı kapandığında, görüşüm netleşip de beni içeri çekenin Touya olduğunu görmem ile, rahatladığımı belirten derin bir nefes verdim. Bir elimle ayakta durabilmek için Touya'nın omuzuna tutunurken, diğer elimi kalbime koyarak soluklandım.

Kendime geldiğimde kaşlarımı çatarak başımı kaldırdım ve Touya'nın omuzuna hafifçe vurdum.

"Aptal, korkudan ölecektim."

Sanki bundan zevk alıyormuşçasına kıkırdayan Touya yüzünden, istemsizce gülmeye başlamıştım. Şu adam... Beni sahiden bipolar yapacaktı.

"Dalgın görünüyorsun."

Sözlerini ufak bir hmlama ile onayladım. Kollarımı sıkı sıkı Touya'nın bedenine sardım ve başımı göğsüne yasladım.

"Çok yoruldum. Yere düşsem ayağa kalkmaya uğraşmam, olduğum yerde uyurum."

Başımı hafifçe kaldırarak, bu sefer çenemi göğsüne yasladım ve alttan alttan Touya'ya baktım. Gülerek burnumun ucuna ufak bir öpücük bırakmıştı.

"Önümde böyle durma, çok dalga geçerim seninle."

Aldığım cevapla suratımı astım ve bir elimi Touya'nın yüzüne koyarak ittim. Ondan uzaklaşarak yatak odama doğru ilerledim. Arkamdan gülerek geldiğini duyuyordum.

"Odama gelme, ihbar ederim seni."

Touya birkaç büyük adım atmış ve bana yetişerek, arkamdan kollarını belime sarmıştı. Cidden, aptalın tekiydi. Aptalın tekine aşık olduğum için ben de aptalım gerçi.

"Özür dilerim, tamam. Dalga geçmeyeceğim."

"Öyle mi? Harika!"

Touya'nın belimden tutmasından faydalanarak, gözlerimi kapattım bedenimi serbest bıraktım. Beni tutmasıyla -pek beklemediğim için şaşırmıştım tabii- vücudumda bir rahatlama hissetmiştim.

"Ahh, bunu yapana kadar bacaklarımı hissetmiyordum."

Gözlerimi açarak ayaklarıma baktım. Gülerek ayaklarımı hafifçe kıpırdattım.

"Ama bak, oradalarmış."

Touya da benimle birlikte güldüğünde, başımı kaldırdım ve alttan alttan ona baktım.

"Şu saçma güven testleri gibi oldu."

"Keigo, ağırsın, kalk artık."

Dudaklarımı öne doğru büzdüm. Kollarımı yukarıya kaldırarak, Touya'nın kolları arasından sıyrıldım ve yere oturdum.

Şu an, trip atmak yerine, dalga geçmeyi seçiyorum.

Yerde uzanır pozisyona geldim. Başımın Touya'nın bacakları arasına denk gelmesi, planıma tam olarak uymuştu.

"Bu açıdan da fenasın."

Gülerek bir elimi yanağıma yerleştirdim. Touya'nın bu tür şeyler söylememe dayanamadığını biliyordum. Açıkçası, dalga geçmek fazlası ile hoşuma gitmişti.

Touya eğilerek bedenimi belimden kavradı ve karnım omuzuna gelecek şekilde beni tek omuzuna kaldırdı.

"Ya! Adam kaçırıyorlar!"

Geldiğimden beri şımardığımdan, sürekli güldüğümü fark etmiştim. İki elimi de yumruk yaparak, hafifçe Touya'nın sırtına vuruyordum.

"Hani ağırdım ben? İndir beni."

Touya ufak bir "tch" sesi çıkarttı ve odama girdiği gibi bedenimi âdeta yatağıma fırlattı. Yatağım bu kadar yumuşak olmasa, eminim ki şimdiye kadar en az 4 kemiğim kırılmıştı.

"Yavaş olsana!"

Tam söylenmeye hazırlandığım sırada, bedenimin üstünde yer alan ve iki tarafımda ellerini sabitleyerek bana kaçacak yer bırakmayan Touya sayesinde, durmak bilmeyen çenem anında kapanmıştı.

"Söylesene, Keigo, sahiden benimle o şekilde konuşmak istiyor musun?"

Yanaklarımın kızardığını hissetmiştim. Başımı hafifçe yana doğru çevirdim ve bakışlarımı kaçırdım. Alt tarafı şımarmak istemiştim, ama damarına bastığımdan dolayı onu suçlamak çok da doğru olmazdı.

"Doğru mu söyleyeyim, yalan mı?"

Touya'nın yüzüme yaklaşması ve boynumda hissettiğim nefesi ile kasılmıştım. Gözlerimi sılı sıkı kapatarak, Touya'nın uzaklaşmasını bekledim.

Pek öyle olmadı.

"Doğruyu."

Gözlerimi araladım ve başımı az da olsa Touya'ya çevirdim. Ona dönme çabamla, o da başını ufak bir mesafe bile olsa geri çekmişti.

"Biraz dalga geçmek istedim."

Touya ufak bir hmlama bırakmış, fakat boynuma daha da yaklaşmıştı. Bir elimi saçlarına geçirdim ve saçlarını çekiştirerek, başını hafifçe geriye çekmesini sağladım.

"Yorgunum, sonra."

Dudaklarımı burnunun ucuna bastırdım. Touya göz devirerek, bedenini yanıma bırakmıştı.

Tamam, farkındayım. Şu an fazlasıyla şımarık ve söz dinlemez bir çocuk gibi davranıyordum. Ancak kendimi Touya'ya yaklaşarak göğsüne başımı yaslamaktan alıkoyamadım.

"Ufak bile olsa hareket edersen giderim sarışın."

Dudaklarımı öne doğru büzdüm. Kollarımı ve bacaklarımı Touya'nın bedenine sardım, sanki sarılsam gitmeyecekmiş gibi.

"Ama yorgun olan bendim, ilgi gösteren sen olmalıydın."

Touya'nın gülüşünü duymuştum. Ardından ise saçlarımı karıştırdığını hissettim.

"Sevgilin değilim."

Haklıydı. Sevgilim değildi.

Bir şey söylemedim. Dediği gibi, uyuyana kadar ufak bile olsa hareket etmedim.

Tabii, düşüncelerimle boğuşmam, hareketten sayılmıyorsa.

Can We? | Dabi x HawksHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin