Günün doğmasından ilk defa bu kadar çok nefret ediyorum. Yatağımın baş ucundaki komodinin üzerindeki kağıt, dikkatimi çekiyor. Touya'nın el yazısı olduğunu olduğunu anlamam pek de zor değil.
"Hayatta kal. Aokigahara ormanı, gece 2."
İntihar ormanı? Pekala, işte bu hiç içime sinmedi.
Buna kafa yoracak vaktimin olmadığını biliyorum. Hızlıca yattığım yataktan kalktım ve üzerime kostümümü giyerek, evden adeta uçarcasına çıktım. Eh, hemen ardından kanatlarımı çırparak uçmaya başladım, orası ayrı.
Bir an önce Enji-san'ı bulmam ve ona Dabi'nin aslında Touya olduğunu söylemem gerek.
Tüm şehir üzerinde kanatlarımı ağrıdan çekilemeyecek raddeye gelene kadar çırptım ve Enji-san'ı aradım. En sonunda yere nefes nefese bir şekilde diz çöktüğüm sırada, karşımda Shigaraki ve kötüler birliğini görmüştüm. Bakışlarım direkt olarak Shigaraki'nin arkasındaki Touya'yı buldu.
"Bol şans."
Dudaklarımı kıpırdattım. Touya anlamış olacak ki dediğimi başı ile onaylamıştı. Birkaç adım gerilediğimde, Enji-san'ı durdurmak için çok fazla vaktimin kalmadığını fark etmiştim, bu yüzden var gücümle koşmaya başladım.
Şansıma mı desem, Enji-san'ın arkamda gürültü çıkaran kötüler birliğine doğru yaklaşması mı desem, Enji-san hemen karşıma çıkmıştı. Kollarımı hızla Enji-san'ın koluna sardım ve onu geri çekmeye çalıştım.
"Gitme! Hayır!"
Enji-san bir anlık bana doğru dönerek durmuş, ardından kolumdan kurtularak peşindeki stajyerleri ile birlikte Touya'nın olduğu bölgeye doğru ilerlemeye devam etmişti.
"Todoroki Enji!"
Yeniden bağırdım ve peşinden koşup, bu sefer kendimi yere atarak Enji-san'ın bacağına tüm bedenimle sarıldım.
"Gitme diyorum sana!"
"Keigo sen kafayı mı sıyırdın?!"
Enji-san yeniden benden kurtulmaya çalışmıştı. Belli ki bedenim onu durdurmayacaktı. Madem öyle, ben de sözlerimle durdururum.
"Touya ölmedi ve eğer oraya gidersen onu kendi ellerinle öldüreceksin!"
Bu sefer başarmıştım. Enji-san durmuş, şok olmuş bir şekilde bana bakmıştı.
"Benimle dalga mı geçiyorsun sen? Oğlumun cesedini kendi ellerimle yaktım ben!"
Enji-san'ın bacağını bıraktım ve ayağa kalkarak, topladığım bütün gücümle Enji-san'ın suratına sert bir tokat geçirdim.
(Benim yerime de yapıştır reis.)
"Beni dinlesene! Dabi senin oğlun! Dabi, Touya!"
Enji-san hem az önce yediği tokatın, hem de duyduklarının şoku ile öylece kalakalmıştı. Omuzlarından tuttum ve onu ileri geri doğru hafifçe sarstım.
"Eğer biraz daha geç kalırsak, bu sefer gerçekten ölecek!"
Enji-san bana aşık olabilirdi. Şu an bana nefret derecesinde kırgınlık hissediyor olabilirdi. Ancak bana yardım edebilecek tek kişi o'ydu.
Enji-san'ın bileğinden tuttuğum gibi gürültünün geldiği bölgeye doğru koşarken peşimden sürükledim. Ciğerlerim soluksuzluktan patlayacak gibi hissediyorum. Ancak burada duramam.
İstediğim şey birliğe dönmen değil. Bana dönmeni istiyorum. Yanımda kalmanı istiyorum.
Kendimi toparlamaya çalışıyorum, yemin ederim ki deniyorum Touya.
Seni istiyorum, Keigo. Senin evin benim Keigo.
Sözleri aklımda yankı yapıyor. Ama daha da hırslı koşmamı sağlıyor.
Touya. Adımı soruyordun. Bu gece, dudaklarından dökülmesini istediğim isim bu.
"Sikeyim! Sakın ölme Touya!"
Bana aşık olmuşçasına inle adımı Keigo.
Avazım çıktığı kadar bağırdım. Touya'nın her bir yüz ifadesi, o anki sözleri ile birlikte aklımda yeniden canlanmaya devam etti.
Çünkü o orospu çocuğunun sana dokunduğunu görmek tepemi attırdı.
Gözlerim şu sıralar çok kolay doluyor, ya da ben çok fazla duygusallaştım.
Benim için önemsiz olduğunu mu düşünüyorsun? O halde kanıtlamama izin ver, kahraman.
Sinirlerimi bozuyorsun Keigo.
Peki beni? Beni gerçekten seviyor musun?
Neden benim olana dokunuyordu!?
Gözlerimdeki yaşlar, koşuşumu yavaşlatmama yetecek kadar fazla değil.
Görüş alanıma giren Touya ile derin ve sesli nefesler almaya başladım. Ciğerlerim bugün yeterince havasız kalmıştı. Touya'nın yaşadığını görmem ile içimin rahatladığını itiraf etmeliyim.
"Hawks, burada ne işin var?!"
Bana seslenen Shigaraki'yi umursamadım. Enji-san'ın bileğini bıraktığım gibi Touya'ya doğru bir elimi uzatarak koştum.
Touya beni gördüğü anda, aynı şekilde bana doğru koşmaya başlamıştı. Yaklaştım, ona sarılmak üzereyim. Kollarına sığınmak üzereyim.
Hesaba katmadığımız bir şey vardı.
Touya'nın göğsünü delip geçen buzlar ile anlık nefesim kesilmişti.
"T-Touya..."
Touya, bedeninde özgünlüğünden dolayı anında eriyen buzlar ile kollarıma yığıldı. Dizlerim üzerine çöktüm. Şu an dizlerimde yatan, Touya'nın ölmek üzere olan bedeni olamazdı.
"Hayır..."
Titreyen ellerim ile Touya'nın gözleri önüne düşen beyaz saçlarını yana doğru taradım.
"Keigo..."
Kalan son gücü ile bana bir şeyler anlatmaya çalıştığında bile ne kadar canının yandığını hissedebiliyordum.
"Sana olan hislerimi söylemekte geç kaldım."
Geç kalmıştım. Cevap vermekte bile geç kalmıştım. Bana karşı hislerini bile tam anlamı ile öğrenememiştim. Aşık olduğum soğuk mavilerde artık hiçbir duygu yoktu. Bomboştu.
Touya, kendi kardeşi tarafından, bu sefer gerçekten öldürülmüştü. İşte tam da bu bütün savaşı durdurmuştu.
"Touya!"
Avazım çıktığı kadar bağırdım. O anda ne yaptığını anlayan Shoto, arkamda ne yapacağını bilemeyen Enji-san, hiçbirinin yüzü net değil.
Ne iyi, ne de kötü birisi değildi Touya. Araftaydı ve yaşamayı en çok hak eden kişiydi. Şu an kollarım arasında ölü bedeninin olmasını istediğim son kişi bile değildi.
"Touya, yalvarırım aç gözlerini! Touya!"
Gözlerimden akan yaşları durdurmuyorum. Hıçkırmam ya da nefessiz kalmam benim için önemli bir nokta değil.
Bir elimle Touya'nın soğuk elini tutuyor, diğer elimle beyaz saçlarını okşuyorum. Yapabileceğim tek şey bu gibi geliyordu. Kalan son gücümü fısıldamak için harcıyorum.
"Siktir..."
Üzerimi ıslatan yağmur damlalarını da, dört bir yanımda karışan kahramanları ve kötüleri de umursayacak gücüm kalmamış gibi hissediyordum.
"Keşke beni hayata bağlayacak bir şey olsa..."
♤♡◇♧
Merak etmeyin. Burada bitmedi. İkinci kitapta görüşmek dileğiyle.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Can We? | Dabi x Hawks
FanfictionYıllardır kahramanlar ve kötüler arasında haber güvercinine dönüşen Keigo, en sonunda Dabi'ye olan hisleri yüzünden kendini kaybetmeye başlar ve henüz gerçek ismini bile bilmeden aşık olduğu adamı kazanmak için, binbir türlü yol dener. "Birlikte yaş...