Bölüme başlamadan önce, Yokumiru Mera'yı isim olarak tanımayanlar için medyaya bıraktım.
-Parmaklarımı ritimli bir şekilde önümdeki tahta masaya çarptırarak, Mera'nın konuştuğu fakat benim adını bile bilmediğim profesyonel kahramanın odadan çıkmasını bekliyordum.
"Seninle daha sonra iletişime geçelim, Shishido."
Mera'nın sonunda baş başa kalmamız için verdiği işaret ile derince bir nefes verdim. Önce adının Shishido olduğunu öğrendiğim kahraman, ardından odadaki diğer görevliler dışarı çıkmış ve beni Mera ile yalnız bırakmıştı.
"Sabahın bu saatinde seni çağırdığım için kusura bakma, Hawks."
Sorun yok dercesine elimi sallayarak, yüzüme sahte bir gülümseme yerleştirdim. Elbette beni daha gün doğmadan, saat 5'te ofise çağırması ve 6'ya kadar bekletmesi, benim için problemdi.
"Rapor almak için çağırdığını biliyorum."
Mera'nın beni başıyla onaylayarak arkasına yaslanması ile dudaklarımı öne doğru büzdüm.
"Kötüler birliğinin yaklaşık iki aydır herhangi bir eylemi olmadı. Büyük bir şey planladıklarını düşünmeye başladık."
Başımı iki yana doğru salladım. Bir elimi yumruk yaparak, yanağımı yumruğuma yasladım.
"Bir şey planladıklarını duymadım ya da söylenmedi. Herhangi bir hazırlık aşaması da görmedim."
Duyduklarına rağmen, Mera hâlâ bir şeyler söylememi bekliyormuşçasına dik dik bana bakıyordu.
"Ve fazladan bir şey isteyeceksin, değil mi?"
Yeniden baş hareketiyle onaylanmam ile derince bir nefes verdim ve alnımı önümdeki masaya yasladım.
"Kötüler birliğine sızdım ve sırf istedin diye Dabi ile flörtleşmeye bile çalıştım. Daha ne istiyorsun?"
Evet, Touya ile flörtleşmemi ve geçmişini hayatının içine girerek öğrenmemi istemişlerdi. Ben de söyleneni yaptım. Ama bana Touya'ya aşık olmamam gerektiğini söylememişlerdi ve bilmelerine de gerek yoktu.
Başımı yan çevirdim. Yanağımı hâlâ masaya yaslıyordum. Mera'nın yüzünde fazlasıyla ciddi ve sinirli bir ifade görmeyi gerçekten hiç beklemiyordum.
"Demek ki Dabi ile işlerin yolunda gitmiyor ki henüz gerçek adını bile öğrenemedin."
Tam öğrendiğimi söylemek için başımı kaldırıp dudaklarımı aralamıştım ki, kendi başımı yakmamam gerektiğini hatırladım ve çenemi kapalı tutmaya karar verdim. Özellikle Mera sinirliyken. Gerçekten, yaşamayı şu anlık seviyordum ve ecelimi arayasım yoktu.
"Hawks, dinle."
Elimi dur anlamında kaldırdım ve gözlerimi kapattım. Söyleyeceğim her bir kelime sanki beni daha da dibe çekecekmiş gibi hissediyordum.
"Azar işitmek için hazırlandıysan, almayayım. Yeni bir görev falan da istemiyorum."
"Anlaşmamıza göre dinlemek zorundasın."
Gözlerimi açtım ve elimi indirdim. Oturduğum yerden ellerim desteğiyle masadan destek alarak ayağa kalktım ve sinirli gözükme sırasının bana geldiğini ifadelerim ile belli etmeye çalıştım.
"Anlaşmamıza göre bana baskı uygulamamak zorundasın."
"Dabi'nin kimliğini öğrendik."
Kaşlarım anında çatılmıştı. Touya'ya bir şey yapmaları ihtimalini düşünmek istemiyordum, fakat şu an aklımdan binbir türlü senaryo geçiyordu ve ben buna engel olamıyordum.
"Ciddi değilsin."
"Ciddi değilim."
Göz devirdim. O an içimi tarif edemeyeceğim kadar çok rahatlama kaplamıştı. Fakat dışarıya yansıtamazdım. Henüz iki taraflı oyunumu bitirmeye hazır değildim.
"Dikkatini çekmeye çalıştım. Fakat kesinleştirdiğimiz bir şey var."
Kollarımı göğsümde birleştirdim. Yanımdaki henüz yeni kalktığım masaya yaslandım ve Mera'nın sözlerini dikkatle dinlemeye başladım.
"Dabi'ye karşı hislerinin ciddi raddeye geldiğini farkındayız. Eğer bu yapacağın işi etkileyecekse-"
İlk duyduğum cümlesi ile, kendimi tutamamış ve kahkaha atmaya başlamıştım. Gözlerimdeki koruyucuyu çıkarttım ve cebime attım.
"Bak, Mera, gözlemlerinizi biraz yıkacağım sanırım. Fakat Dabi'ye karşı herhangi bir hissim yok."
Yaslandığım masadan ayrılarak, kapıya doğru ellerim cebimde bir şekilde adımladım.
"Unutma ki Mera, ben bir profesyonelim. Hislerimin gerçek olduğunu düşünmeniz, sadece benim iyi bir oyuncu olduğumu kanıtlar."
Odanın kapısını açtım ve omuzumun üzerinden Mera'ya doğru baktım.
"Başka bir saçmalığın olursa, beni buraya gelmekle uğraştırma. Zamanımı harcıyorsun."
Odadan çıktığım gibi arkamdan kapıyı kapattım ve içinde bulunduğum binadan çıkabilmek için asansöre adımladım.
Yakalanmış mıydım? Sanırım. Fakat ben iyi bir yalancıyım. Bir şekilde kendimi temize çıkartabilecek kadar iyi bir yalancıyım hem de.
Bugün konuşulanlardan Shigaraki'ye bahsetmeli miydim, bilmiyorum. Fakat bir yanım Touya'ya her şeyi anlatmak istiyordu.
Touya'ya anlatırsam, Shigaraki'nin de çok geçmeden haberi olacağını düşünüyordum. Peki ya, Touya'dan Shigaraki'ye bahsetmemesini istesem, Touya kabul eder miydi? Bunun için de ilk önce Touya'nın hislerinden emin olmam gerekiyordu.
Sadece Kötüler Birliği'ne ajan olarak sızmam gerekiyordu. Bu raddeye kadar nasıl gelmiştim?
Sanırım artık bunu sorgulamaya başlamam gerekiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Can We? | Dabi x Hawks
FanfictionYıllardır kahramanlar ve kötüler arasında haber güvercinine dönüşen Keigo, en sonunda Dabi'ye olan hisleri yüzünden kendini kaybetmeye başlar ve henüz gerçek ismini bile bilmeden aşık olduğu adamı kazanmak için, binbir türlü yol dener. "Birlikte yaş...