Kaç saat boyunca rastgele bir binanın çatısında durdum bilmiyorum. Her şey çok saçma geliyor. Touya'nın Enji-san'ın oğlu olacağı, aklımın ucundan bile geçmezdi
Fakat düşününce mantıklı geldi.
Annesinin gibi beyaz saçlarıve hassas vücudu, Enji-san'ınki gibi mavi gözler ve güçlü bir özgünlük.
"Aaah! Aklımı yitireceğim!"
Bağırarak kendimi geriye bıraktım ve binanın çatısında yatar pozisyona geçtim. Bakışlarım gökyüzünü bulduğunda, havanın çoktan karardığını fark etmiştim. Ardındansa Touya'nın sabah bıraktığı not aklıma gelmişti.
"Bir de yüz yüze konuşmam mı gerekecek?"
Ellerimi yumruk yapıp göğsüme çekerek, havaya doğru rastgele bir şekilde tekmelerimi savurduktan sonra, ellerimi iki yanımda açarak, kendi kendime mızmızlanmaya başladım.
"Pas geçiyorum!"
Oflayarak yerimde doğruldum. İki elimi de saçlarıma geçirip, saçlarımı çekiştirdim.
"Hiç mantıklı değil!"
Daha fazla mızmızlanmak istiyorum. Ancak daha fazla mızmızlanmanın, bana bir faydası olmayacağını biliyorum. Tam da bu sebepten ötürü kanatlarımı çırparak, yaşadığım binaya doğru ilerledim.
Peki, Touya'ya ne diyeceğim? Yedek anahtarlarımı aldığını söylemişti. Daha bu sabah bir sorun olarak gelmiyordu gözüme. Fakat şu an, sanki eve gitsem, Touya ile kavga edip, yeniden depresyona girecekmişim gibi hissediyorum.
"Hayır, neden izin almadan anahtarlarımı alıyorsun ki?"
Mızmızlanmanın bir faydası olmayacak mı demiştim?
Unutun onu.
Deli gibi mızmızlanacağım.
Sonunda kanatlarımı çırpmayı bırakıp, ayaklarım yere değdiğinde, önümdeki kapıyla birkaç saniye bakıştım. Şu an bu kapıyı açmak için bana cesaret gerekiyordu.
Şöyle bir bakınca, cesaretimi toplasam bile, Touya cesaretimi ve özgüvenimi her şekilde yerle bir edecek. Gereksiz çabanın bir önemi yok, sanırım?
Derince iç çektikten sonra, cebimden anahtarlarımı çıkartarak, kapıyı araladım. Kapının kilidinden çıkarttığım anahtarlarımı yeniden cebime atarak, içeriye doğru bir adım attım. Kapıyı kapattığım gibi, içeriden Touya'nın sesini işitmiştim.
"Geciktin."
Sesin geldiği yere, oturma odasına doğru adımlamaya başladım. Bir elim cebimi, diğer elim ensemi bulmuştu. Oturma odasına adım attığım gibi, Touya'nın cevabını geciktirmemiştim.
"Eh, biraz fazladan mesaiye kalmam gerekti de."
Sırtı bana, yüzü cama dönüktü. Elleri ceplerindeydi. Oturma odasının tamamen bize ait olmasına rağmen, ayakta durması beni biraz garipsetiyordu. İnkar edemem, çok gerildim.
"Todoroki Enji kapına geldi."
Gözlerimdeki koruyucuyu çıkartıp, bir kenara fırlattım. Bedenimi yüz üstü şekilde, uzun koltuğa bıraktım. Ardındansa, boğuk çıkan sesimle mırıldandım.
"Yalanımı bile tutturamadım mı yani?"
"Aynen öyle."
Touya'nın adım seslerini duyunca, başımı gömdüğüm koltukta yan çevirerek ona baktım. Yatarken dudaklarımın büzülmesi sayesinde kelimeleri biraz ağzımda geveleyerek, Touya ile konuşma çabasına girmiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Can We? | Dabi x Hawks
FanfictionYıllardır kahramanlar ve kötüler arasında haber güvercinine dönüşen Keigo, en sonunda Dabi'ye olan hisleri yüzünden kendini kaybetmeye başlar ve henüz gerçek ismini bile bilmeden aşık olduğu adamı kazanmak için, binbir türlü yol dener. "Birlikte yaş...