649 80 175
                                    

Kaşlarımı çatarak, yüzümün dibindeki mavilere baktım. Ardından gözlerim dudağından akan kana kaymıştı. O sırada, Touya dili ile dudaklarından akan kanı temizledi. Bence bu kadar olaydan sonra, biraz da olsa şımarmaya hakkım vardı.

"Ha? Ben mi sinirlerini bozuyorum?"

Yüzümü ekşiterek, kollarımı göğsümde bağladım. Ruh halimin bir anda değişmesi ile afallayarak kaşlarını çatan Touya'nın yüz ifadesini daha sonra gülmek için aklıma kazıdım.

"Diyene de bakın! Hem önemli olduğumu söylüyor, hem de beni bırakıp gidiyor."

Çocukluk sınırımı aşmak istiyordum ve aşacaktım da. Dudaklarımı öne doğru büzdüm ve bir ayağımı sertçe yere vurarak, oturma odasına doğru adımladım.

"Bu tavır da nereden çıktı?"

Şımarmama bile izin vermeyecek mi bu adam?

Hırsla koltuktaki yastığı aldım ve aldığım gibi bağırarak Touya'nın üzerine doğru koştum. O kollarını bana karşı siper ederken, ben tüm hırsım ve gücümü kullanarak, yastıkla Touya'ya vuruyordum.

"Ahmak! Hem benimle bipolar gibi bir öyle bir böyle oyna, hem de sinirlerini bozduğumu söyle!"

Touya sözlerimden sonra kollarını indirmişti. Ben ise bağırarak suratının tam ortasına yastığı sertçe geçirmiştim.

Touya yüzünün ortasına yediği yastığı tutarak yavaşça yüzünden indirirken, yaptığımın farkına varmıştım. Gülmemek için kendimi kassam bile, dudaklarım arasından "Pft" benzeri bir ses çıkması ile kahkaha atmaya başlamıştım. Ardından Touya'nın bana attığı tuhaf bakış ise, kahkahalarımın artmasına sebep olmuştu.

Evet, tam 10 dakika önce beni boğarak öldürmeye çalışan adamın karşısında kahkaha atıyordum.

"Keigo..."

Touya'nın elindeki yastığı aldım ve bir kez daha göğsüne vurduktan sonra, Touya'nın arkasında kalan yatak odama doğru koşar adımlarla ilerledim.

"Üstümü değişteceğim, sakın gelme!"

Beni dinler mi hiç? Anında içeri girmişti. Kolumdan çekerek beni duvara itti ve yeniden kendimi duvar ve Touya arasında buldum.

"Üstünü daha sonrasında ben de çıkarabilirim, şu an konuşmamız gerek."

Söyledikleri ile tabii ki yanaklarım kırmızının en belirgin tonuna bürünmüştü. Ancak, hâlâ çocukluğumdan ödün vermek istemiyordum. Yanaklarımı kendi avuçlarım arasına alarak, başımı hafifçe iki yana doğru salladım.

"Ne kadar müstehcen..."

"Keigo."

Bir eli ile çenemi kavradı ve ona bakmamı sağladı.

"Efendim Touya?"

Touya yüzüme yaklaştı, yaklaştı, ve dudaklarımız arasında birkaç milim kala durdu.

"Bana cevap vermeni istiyorum. Enji'yi, gerçekten seviyor musun?"

Dudaklarıma bir türlü alamadığım öpücüğü ve sorduğu soru ile biraz gerilmiştim diyebilirim. Ancak şundan eminim ki, az önceki çocukluğumdan eser kalmadı.

"Enji-san'ı akıl hocası olarak seviyorum, işini iyi yapıyor."

Touya ufak bir hmlama bırakmıştı. Çenemdeki elini yanağıma ilerletti. Gözlerimi istem dışı kapattım.

"Peki beni? Beni gerçekten seviyor musun?"

Gözlerimi az buçuk bir şekilde araladım. Şu an ne cevap versem vereyim, batacakmış gibi hissediyorum. Fakat daha fazla duygularımı saklamak istemedim. Ellerimi Touya'nın omuzlarına yerleştirdim.

"Sana her zaman aşıktım, Touya."

Ellerim, Touya'nın sırıtarak geri adımlaması ile havada kalmıştı.

"Biliyordum..."

Mırıldandım.

"Beni kullanıyorsun!"

Bu sefer sevgi ve aşktan daha çok hissettiğim bir şey vardı. Nefret.

Yumruğumu sıktığım gibi, önümde bana sırıtan Touya'nın yüzüne bir de ben yumruğumu geçirmiştim. Tepki vermemesi ise beni daha da çok sinirlendirmişti. Yumruğumla yüzü yana dönmüş, ancak başını yeniden bana çevirmemişti.

"Bana baksana!"

Bu sefer yakalarına yapışan ben olmuştum. Birkaç kez Touya'nın bedenini sarstım.

"Cevap ver lan bana! Oyun mu oynuyorsun sen benimle?!"

Touya yüzünü kaldırdı. Bakışlarını bana çevirdi. Gözlerimin içine baka baka, elinin tersi ile dudaklarındaki kanı sildi.

"Sinirli olan benim Keigo. Yakamdan çekil."

"Geberteceğim seni!"

Yeniden yumruğumu Touya'ya vurmak için kaldırdım. Ancak o yumruğumu tutarak, beni arkasındaki yatağa sırt üstü şekilde fırlatmıştı. Anlık duraksamamdan yararlanan Touya, bacaklarımın arasına yerleşmiş ve ellerimi başımın iki yanında bileklerimden yatağa sabitlemişti.

"Asıl sen cevap ver bana. Endeavor piçi ile aranda ne var?"

Tam o ana dek fark etmediğim bir şeyi fark ettim.

Touya'nın gözleri dolmuştu.

"Neden seni belinden çekiyordu? Neden ona sarıldın?"

Touya'nın dolu gözlerini görmek bile sesimin titremesine sebep olmuştu.

"B-Ben, onun sana vurmasını durduruy-"

"Ondan bahsetmiyorum!"

Sesini yükselterek başını hafifçe eğmesi ile nefesimi tuttum. Ardından alnını göğsüme yaslaması ise, içimin parçalanmasına sebep olmuştu. Elleri bileklerimden dirseklerime doğru kaydı, ardından yatakla buluştu.

"Kurogiri ile yanınızdan ayrıldıktan sonra, sarıldın ona. Yetmedi, boynuna dokundu. Saçlarına dokundu!"

Başını göğsümden kaldırdı ve yeniden dolu gözleri ile buluştu bakışlarım.

"Neden benim olana dokunuyordu!? Cevap ver bana!"

Serbest kalan ellerimi yavaşça Touya'nın saçlarına daldırdım. Dolu gözlerini görmemle dolan gözlerimdense, yaşların yatağa doğru akmasına izin verdim.

"Touya... Beni koruduğu ve teselli ettiği için sarılıyordu..."

"Hayır."

Başı bu sefer boynuma doğru düşmüştü.

"Hayır. O yüzden değil. Farkında değilsin."

Sesinin titrediğini anlamak çok zor değil. Sakinleşmesi için saçlarının arasında parmaklarımı usul usul gezdirdim.

"O sana aşık Keigo. Farkında değilsin."

Duyduklarımla Touya'nın saçlarını okşamayı bıraktım. Girdiğim şok, yüzümden bile belli oluyordu. Gözlerimden ise daha çok yaşlar akmaya başladı.

"Touya."

İsmi ile seslenmemin ardından, bir elini belime sardığını hissettim.

"Gece burada kal."

Başını boynumdan çekerek gözlerime baktı. Sanki izin istiyor gibiydi. Sanki gerçekten bunu yapıp yapamayacağını soruyor gibiydi.

"Benimle kal. Birlikte uyuyalım."

Saçlarındaki elimin biri ensesine, diğeri yanağına doğru ilerlemişti. Gözlerimden yaşlar akmayı bıraksa bile, gözlerim hâlâ doluydu.

"Lütfen..."

En son kelimemi fısıldadığım sırada gözlerimi kapattım. Hemen ardından ise, dudaklarımda dudaklarını hissettim. Verdiği hissiyata bile aşık olduğum kuru dudaklarını. Kendi kanı ile kaplanmış dudaklarını.

Kitabı okuma listelerinize falan ekleyebilir misiniz aşk bahçelerim? Okuma sayısı yerinde saydıkça moralim bozuluyor. :(

Can We? | Dabi x HawksHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin