Bugün keyfim yerindeydi. Hiçbir şey modumu düşürecek kadar güçlü değil gibi hissediyorum.
Çalışmak zorunda olmam hariç, bir de Enji-san...
Yine de, bugün bunu kafama takmayacağım. Bugün Tokoyami ile birlikte olacağız. Yanımda staj görmeye başladığından beri fazlası ile geliştiğini itiraf etmem gerekecek.
Evimden çıktım ve bahçeye doğru döndüğüm gibi bahçeye henüz yeni adımını atan Tokoyami'yi gördüm. Yüzümde gülümseme ile Tokoyami'ye doğru adımladım.
"Günaydın Tokoyami."
"Günaydın Hawks-san."
Kollarımı iki yana kaldırarak esnedikten sonra, ellerimi ceplerime soktum ve yanımdan gelen Tokoyami ile birlikte şehir merkezine doğru adımlamaya başladım.
"Hawks-san, bugün ayrı bir mutlu görünüyorsun."
Bunun kesinlikle sabah Touya'nın beni öpücükler ile uyandırıp işe hazırlaması ile alakası yoktu.
"Ah, öyle mi dersin?"
Tokoyami'nin gülüşü ile ufak bir kıkırdama bıraktım.
"Rahat uyudum gece, o yüzden modum yüksek kalktım."
Ne rahat uyuma ama... Touya gece boyu beni uyutmamış, sürekli sabah gideceğim zaten diyerek beni uyanık tutmuş ve öpücüklere boğmuştu. Yalan söylemeyeceğim, çok işime geldi.
"Hawks-san?"
Başım hafifçe öne eğik bir şekilde, yüzümde aptal bir gülümseme ile adımlıyordum.
"Hawks-san?"
"Huh?"
Anlık kendime gelmem ile bana seslenen Tokoyami'ye çevirdim bakışlarımı.
"Şehir merkezine gitmiyor muyuz? Merkez şu tarafta."
Yan tarafımı gösteren Tokoyami'ye güldüm ve kolunu hafifçe dirseğimle dürttüm.
"Güne kahvaltı yapmadan mı başlayacağız?"
Dalgınlığımın bana bir kahvaltıya servet yatırmaya patlayacağını kim bilebilirdi?
Tokoyami'nin arkasından çıkan Dark Shadow'a çevirdim bakışlarımı.
"Yemek!"
Dark Shadow'a gülerek, adımlamaya devam ettim.
"İşte ruh budur."
Tokoyami ile kahvaltı yapacağımız yere doğru adımlarken, aklımdan istemsizce dün geceyi geçiriyordum.
Touya'nın öpücükleri ile geçen geceyi.
Eh, ara sıra yüzümde bu aptal sırıtış oluşacak gibiydi. Tabii, bana göre hava hoştu.
Tam kahvaltı yapacağımız yere doğru ilerlerken, aynı mekanda kahvaltı yapan Enji-san ve yanındaki stajyerleri Shoto, Katsuki ve Izuku'yu görmem ile, adımlarımı ilerletmeye devam ettim. Görünüşe göre başka yerde yiyecektik.
Yanlarından geçerken selam verebilirdik en azından, değil mi?
"Günaydın millet!"
Çocuklara doğru bakarak yüzüme genişçe bir gülümseme yerleştirdim.
"Günaydın Hawks Sensei!"
"Günaydın Hawks-san."
"Neyse!"
Izuku ve Shoto'nun aksine bana günaydın demeyen Katsuki'ye doğru dudaklarımı öne doğru büzdüm. Ardından bakışlarım Enji-san'a dönmüştü.
"Günaydın Endeavor-san?"
Soru sorar gibi takındığım ses tonum ardından Enji-san bana anlık bir bakış atmış ve önüne dönmüştü.
"Günaydın Hawks."
Hiçbir şey modumu düşürecek kadar güçlü değil, çalışmak zorunda olmam ve Enji-san hariç.
Ellerimi ceplerime soktum ve Enji-san'a başımı hafifçe yana doğru eğerek bakmaya başladım.
"Endeavor-san, bugün pek bir keyifsizsin."
Enji-san bakışlarını yeniden bana doğru çevirmişti. Gözlerine bakmamla hissettiğim soğukluğu, kanatlarıma kadar titrememe neden olmuştu.
"Dün bir arkadaşıma uğradım, fakat meşgul gibiydi ve bana bunu söylemek için kapıyı açacak kadar bile uğraşmadı. Ona takılıyorum."
Evet, tribimi de tam burada yemiştim.
"Sahiden mi? Ne kadar kötü bir arkadaş."
Cıklayarak başımı iki yana salladım. Ardından Shoto'ya döndüm.
"Fuyumi ve Natsuo'ya selamlarımı ilet ufaklık."
Shoto'nun beni başı ile onaylaması ve Tokoyami'nin arkadaşları ile selamlaşması ardından, Tokoyami ile birlikte adımlamaya devam ettim.
"Hawks-san, Endeavor-san ile aranızda bir şey mi oldu?"
Bakışlarım Tokoyami'ye dönmüştü. Endişelenmemesi için, yüzüme ufak bir gülümseme yerleştirdim.
"Hayır hayır, sadece sabah yorgunluğu. Bilirsin ya."
Cidden... Enji-san'ın bu kadar belli etmesine gerek var mıydı? Tamam, farkındayım, bana fazlasıyla kızgındı. Ancak sinir çıkarma işini, stajyer öğrencilere de belli edecek şekilde yapmasına gerek var mıydı?
"Pek öyle değil gibi."
Tokoyami'nin sorgusuna kalmam ise elbette normaldi. Enji-san'a bu yüzden ne kadar sinirlensem de, dün için kendimi kötü hissediyordum.
Sonra ise aklıma Touya geliyordu. Kapıyı açmamama değen anlarımız gözlerimde canlanıyordu.
Gülümseyerek Tokoyami'ye doğru döndüm.
"Merak etme. Endeavor-san sadece ters tarafından kalkmış."
"Ya da kavga ettiniz."
Kaşlarımı sahte bir kızgınlıkla çattım ve işaret parmağımı kaldırdım.
"Bana bak küçük nugget parçası. Beni sorgulamaya devam edersen kendi kahvaltını kendin ödersin."
Sözlerimi duyduktan sonra, arkadan kendini gösteren Dark Shadow, Tokoyami'nin ağzını tek eliyle kapatıp, boştaki eli ile de kendi ağzına görünmez bir fermuar çekmişti.
Derince bir nefes vererek güldüm ve yeterince uzaklaştığımızı düşününce, gördüğüm bir kafeye yanımdaki Tokoyami ile birlikte girdim.
Uzun bir iş gününden önce, hesabı bana kazık gibi girecek bir kahvaltı etmeliydik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Can We? | Dabi x Hawks
FanfictionYıllardır kahramanlar ve kötüler arasında haber güvercinine dönüşen Keigo, en sonunda Dabi'ye olan hisleri yüzünden kendini kaybetmeye başlar ve henüz gerçek ismini bile bilmeden aşık olduğu adamı kazanmak için, binbir türlü yol dener. "Birlikte yaş...