📍 İstanbul / Kasım,2018 / 22:34
... yağmur bugün daha önce hiç olmadığı kadar şiddetliydi.
koşar adımlarla ilerliyordu kaldırımda.
son zamanlarda hep dalgındı ama bugün çok daha başka bir hal almıştı bu durum. etrafında olup biten hiç bir şeyin farkında değildi. ıslanmaktan nefret ettiği halde baştan aşağı çamura batmış haline hiç aldırış dahi etmiyordu.
- ''hey genç adam önüne bak'' ikazı ile irkildi.
hafifçe kaldırdı başını ve etrafa bakındı. nerede olduğunun, nereye gittiğinin hiç farkında değildi.
- ''Allah kahretsin'' diye mırıldandı kendi kendine.
karşı kaldırımda gözüne kestirdiği büfeye doğru ilerledi.
tok bir sesle:
- ''bir paket sigara alabilir miyim?''
- ''tabi buyurun.''
cebinden çıkardığı parayla bir paket sigara almıştı. bu onun son parasıydı ve artık eve gitmek için ne otobüse nede metroya verecek parası kalmamıştı, ama o bunun farkında değildi.
büfenin hemen önündeki kaldırama oturdu. az önce aldığı sigara paketinden hızlıca bir tane çıkartarak yaktı ve derin bir şekilde çekti içine.
- ''ohhhh dünya varmış bee''
daha biri bitmeden bir diğerini yakıyordu. oysa daha geçen hafta doktoruna bir söz vermişti bir daha içmeyeceğine dair. hem ciğerleri de iyiden iyiye uyarı veriyordu. son zamanlarda uykusuzluktan gözlerinin altında da epey bir morluklar oluşmuştu ve yaklaşık 1 haftadır doğru düzgün bir şeyler bile yememişti. takatini epey kaybetmiş bir haldeydi. lakin bunların hiç birisi o an için onun umurunda değildi.
- ''şu halime bak'' diye sitem etti kendi kendine.
ve ardından söylenmeye devam etti;
- ''sanki başka hiç kimse yokmuş gibi tüm sıkıntılar beni bulmak zorunda mıydı gerçekten? bu benim son çıkış kapımdı oysa ne yapacağım şimdi ben Allah kahretsin, Allah kahretsin....''
bir süre daha öylece söylendikten sonra toparladı kendini yavaşça ve oturduğu kaldırımdan ayağa kalkıp metroya doğru yürümeye başladı, az önce son parasını sigaraya verdiğinin farkında olmadan. yürüyen merdivenlerden aşağı doğru inerken bir yandan da çantasından çıkardığı peçete ile pantolonuna bulaşmış çamurları silmeye çalışıyordu sinirle. az sonra turnikelere vardığında çantasından kartını çıkardı ve makinaya doğru yöneltti;
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MEÇHUL
Romancedaha 26'sındaydı. bunca yıl hep bir meçhulün içinde öylece debelenip durmuştu. gecen onca zamanın ardında elinde kalan tek şey; yüreğine yük olmuş onlarca hikayenin ve hatanın onu rahatsız eden yorgunluğuydu. ama her şey yeni başlıyordu, öyle ya baz...