5. BÖLÜM:Arkadaşlar yeni bölümü uzun zaman sonra yazıcağım dedim ama yazmak istedim . Beğenmeniz dileğiyle :) :). Bu arada sizlere söylemek istediğim bir şey var kitabımın genel şarkısı JUST A DREAM NELLY. :) :)
ESKİYE DÖNÜŞ ...
HAYAT O KADAR ZORKİ ANLAMAZSIN.
HEP BAŞKALARINI SUÇLAR, ÜZERSİN.
İŞTE BU KADAR ZOR HAYAT,
HEP BAŞKALARINI SUÇLAYACAK KADAR...
"Anne yeter!"
"Hayır yetmez. Sen kendini ne sanıyorsun?. Daha yoğun bakımından uyandığın gibi Hastaneden kaçtın" dedi "hem de boktan bir sebeple"
Annem tam karşıma da durmuş bir çocuk gibi beni azarlıyordu. Tartışma beni Polisler bıraktığından beri sürüyordu.
"Ne boktan sebeple ? Anne iyi değilim. Görmüyormusun bunu. Şimdi ne yapacağım. Hiç bir şey mantıklı değil yanımda tek sen varsın ama bana böyle davranıyorsun." dedim.
"Tamam hastaneden kaçmam iyi bir davranış değildi" diyerek annemi susturmaya çalıştım.
Annem kaşlarını çatıp "hatanı anlaman benim için bir şey değiştirmez. Ne kadar korktum bilmiyorsun."
"Peki sen benim neler yaşadığımı bilmiyormusun?"dedim, dememle annem arkasını dönerek,
"odana çık Jess"
"Ama..."
"Odana" diyerek kolumu tutup salondan odama doğru sürükledi. Odama geldiğimizde "bir müdet odandan çıkma. Sana çok sinirliyim." Dedikten sonra hışımla yanımdan ayrıldı. Dolmuş göz yaşlarım teker teker aktığında elimin tersiyle sildim. Sadece annemin arkasından bakmıştım İşte bu saçma hareketlerim beni daha da yok olmamı sağlıyordu. Herkezi üzüyordum 16 yaşında bir ergenim. Kendime gelerek odanın kapısına doğru döndüm, 3 aydan beri bu odaya girmiyordum.
Kapının kolunu çekerek yavaş adımlarla odaya girdim. Gözlerim odamda gezdirdiğimde sanki herşey eskisi gibiydi. Okuldan gelerek direk yatağıma yatmam canlandı gözümde. Tek fark üstümdeki kirlenmiş Hastane kıyafetleriydi.
Odamın tam ortasında yavaş yavaş geldim. Yerde halı olmaması nedeniyle çıplak ayaklarım ses çıkarıyordu.
Bana bir ya da iki sene önce deseler böyle olacağını sadece gülerdim. Ama şimdi deseler yarın kıyamet kopacağını inanırım.
Dolabımdaki aynadan kendimi görmemle üzüntüm zirveye cıktı. Göz yaşlarım daha da bi arttı. Çamurlu Hastane kıyafetlerim, yıpranık boyanmış saçlar, çökmüş bir surat.
"Böyle olsun istemezdim Lucy"dedim. Her şeyin suçlusu benim. Lucy'nin araba kulanmasını sevmiyordu. Belkide başına gelecekleri seziyordu. Ben bunlarla kendimi üzerken aklıma Dylan geldi. Ne yapıyordur şimdi?
Belkide Lucy'i tek unutmayan benimdir. Her keze bakınca Lucy 'i unutmuş gibi görünüyordu. Ama ailesi için aynı şeyi düşünemem. Lucy'nin gerçek bir ailesi vardı. Ve Lucy'nin öldüğünü öğrendiklerinde nasıl kötü olmuşlardır. Kim bilir belki beni bile suçlamışlarır.
Düşüncelerimin arasından yıkanma fikrini çok doğru bulmuştum. Göz yaşlarımı silip kendime ait olan banyoma girdim. Bir azda olsa içimde mutluluk hissetim. Nedeni ise sadece bir banyoydu.
Üstümdeki kirli Hastane kıyafetlerden kurtulup duşa girdim.
Her zaman soğuk suyla yıkanırdım. Bu bana Lucy 'le birlikte yazı geçirdiğimiz günleri hatırlatırdı. Hayatımın en güzel yazını geçirmiştim. Küçük kasabamızdaki yazlığımızda sadece ben ve Lucy vardık. İkimize karşacak ne bi büyük ne de bi anne vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
JUST A DREAM #Wattys2015
Teen Fiction"Her şey bir rüya olamaz!. Her şey gerçekti,böyle olmamalıydı.Ben değişmiş,aşık olmuştum. O beni değirli hissetiriyordu.Beni gerçekleştiriyordu. Hissediyordum,onu kalbimde hissediyordum.Dokunuşları, öpüşü,sevgisini hissediyordum. Beni ben yapan oydu...