6. BÖLÜM:Ama bu...
Bu Mark'ın bana bahsetiği oğlu nasıl olabilirdi? Nasıl?
Cafe'de en manzaralı bir masada caffelerimizi içiyorduk. Mark, benle çok tanışmak istediği oğlundan bahsederken arkamızdan,
"Baba!" Diye seslenen kişiye verdik ilgimizi.
Çocuğa bakarken, ben hastaneden kaçtığım günkü parkta suçum olmadığı halde kavga çıkartan kızdan koruyan çocuktu o. Sert ve soğuk. Evet, evet oydu. Yanlız bu çocuğun saçları uzun olduğu halde kulağın üstüne küt kesilmişti ayrıca uçları mordu. Sol tarını kazıtırmıştı. Ten rengi ise insanı büyüleyecek kadar beyzdı.
Çocuk yanımıza gelirken benimde gözlerimin içine bakmayıda ihmal etmemişti. Ben içten içe Tanrıya, "Ne olursun o günden Mark ve anneme bahsetmesin" diye yalvarıyordum. Çocuk yanımıza oturuken Mark konuşmaya başladı.
"Bak Jess, bu benim oğlum Cannor".
Ben eğdiğim kafamı Marka çevirdim. Mark sanki benden cevap bekliyormuş gibi bana bakıyordu.
"Tanıştığımıza memnun oldum Cannor. Ben de Jess"dedim.
Cannor oturduğu yerde yayılarak, "Jess güzel isimiş" dedi.
Annem Cannor'a, "seni iyi gördüm Cannor. En son gördüğümde sinirliydin."
Cannor hafifçe kaşlarını çatıp, "iyiyim bayan Emma."
Annem Cannor'un elini masanın üzerinde tutarak, sıcak gülümsemesiyle "bana sadece Emma diyebilirsin" dedi.
Cannor elini annemin elinden çekerek, "ben böyle uygun görüyorum bayan Emma" dedi.
Annem bozulmuş tavırla "sen bilirsin" diyerek arkasına yaslandı. Cannor bu tepkiyi verdiği için sinirlerim bozulmuştu ne kaba bir çocuktu bu böyle. Onu parkta gördüğümdede kaba cevaplar veriyordu. Bu Mark'ın çocuğu olamazdı. Mark sıcakkanlı ve sevimliydi. Cannor ise soğukkanlı, sevimsizdi.
Mark havadaki gergin anı yok ederek "ah çocuklar size bir haberimiz var" dedi. Annemin masum bakışların altından Mark annemin ellini tutarak, "biz sevgiliyiz" dedi.
Cannorun "aman ne güzel haber" diye tısladığını duymuştum taki, bu heberin karşısında tükürüğüm genizime kaçmıştı. Öksürükle değişik bir hal almıştım kesin kıp kırmızı olmuştum. Neyseki Cannor centilmenlik yaparak yanıma gelerek sırtımı sıvazlamaya başladı.
Mark bu halime gülerek, "Jess bu kadar şaşırcağını düşünmezdim" dedi.
"Mark çok hızlı söyledin. Baksana Jess askalsın boğuluyordu" diyerek annem Mark'a kızdı. Benim öksürüğüm yavaş yavaş geçmişti artık, boğazlarım ağırmıştı. Cannor öksürüğüm geçtiği halde hayla sırtımı sıvazlamayı bırakmamıştı. Arkamı dönerek Cannor'un elini durdurarak "Teşekkürler" dedim.
Cannor'da yerine oturarak "her zaman ama bir daha kine süpriz haberlerin karşısında heycanlanma. Her zaman yanında ben olmayabilirim" diyerek siyah kot deri pantolonun cebinden telefonunu çıkartı.
Bende lafımı toparlayarak anneme "ne zamandır beri sevgilisiniz?" dedim.
Annem boğazını temizleyerek, "sen Hastanedeyken beri sevgiliydik" dedi. Sonrada "sanırım 2 ay oluyor" demişti. Sinirlenmiştim ne yani ben Hastanede yatarken annem sevgilimi bulmuştu kendisine. Ne saçma hareketleri vardı bu kadının. Zaten hep böyleydi ben çocukken de. Kendini mutlu edicek kişilerin yanında oluyordu. Hiç savaşmıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
JUST A DREAM #Wattys2015
Teen Fiction"Her şey bir rüya olamaz!. Her şey gerçekti,böyle olmamalıydı.Ben değişmiş,aşık olmuştum. O beni değirli hissetiriyordu.Beni gerçekleştiriyordu. Hissediyordum,onu kalbimde hissediyordum.Dokunuşları, öpüşü,sevgisini hissediyordum. Beni ben yapan oydu...