"Chansung'un seni almasına ne kadar var?" diye sordu Jeongguk.
Neredeyse bir saattir Jeongguk'un dairesinde oturuyorlardı. Menajerleri el ele tutuşurken görüntülenmeleri ve aynı yere girerken görüntülenmeleri gerektiğini, beraber girdikleri sürece Seokjin'in de Jeongguk'un da dairesi olabileceğini söylemişlerdi. Bir çok gazeteci bu kadar ileri gidemiyordu gerçi, Jeongguk'un evine erişimleri yoktu ve yaşadığı yerin fotoğraflarını basmaları yasaktı, en azından yasal olarak. Planın bu kısmı yoldan geçenler, gün içinde gözü onlara çarpan insanlar, aynı yere girdiklerini görüp bu bilgiyi birçok dedikodu sayfalarından birinde paylaşabilecek kişiler içindi.
Seokjin, Jeongguk'la el ele tutuşmak, birbirine tamamen vurulmuşlar gibi davranmak kolay olsa da onunla yalnız kalmanın tuhaf olduğunu hızlıca kavramıştı. Daireye girdiklerinde ilk oturdukları yerde, oturma odasındalardı. Tanrı'ya şükürler olsun ki televizyon açıktı yoksa diğer türlü sessizlikle başa çıkmak çok daha güç olacaktı.
Jeongguk'un dairesi insanın gözüne hoş geliyordu. Pahalı görünen eşyaları vardı. Tüm bu mekan pahalı ancak biraz soğuk görünüyordu. Sanki Jeongguk burada hiç vakit geçirmiyormuş gibi. Bu fikir, Jeongguk Seokjin'e bir şey içip içmeyeceğini önerdikten sonra dolapta Pellegrino olduğuna şaşırdığında doğrulanmıştı.
"Gitmem için can mı atıyorsun?" diye sordu Seokjin. Oyuncu ve şakalaşır gibi sormak istemişti ancak daha ziyade buna alınmış gibi çıktı sesi. Alınmamıştı. Ancak sesi öyle gibi çıktı ve bu daha da kötüydü. Telefonuna baktı. "Bir toplantısı uzamış. Bak, ben tek başıma da çıkabilirim eğer senin için sorun oluyorsa."
"Hayır, sorun değil," dedi Jeongguk ancak yüzündeki ifade tam tersini haykırıyordu. "Bir yere gitmem gerekiyor ama... tek başına gidemezsin."
"...Şehrin 'iyi' yerinde yetişkin bir adamım, bir şey olmaz."
Burnunun altından gülüp başını iki yana salladı Jeongguk. "Hayır. Menajerim senin tek başına buradan çıkamayacağını söyledi. Ya benimle ya da Chansung'la çıkman gerek. Yoksa sanki seni becerip sonra da kapının önüne koymuşum gibi görünecek."
Belki de Seokjin buna sinirlenmeliydi. Bu kadar kolay birisi olabileceği fikrine. Gerçi, (bu his bir iki saat içinde sönüp gitse veya hislerinden kurtulması biraz vaktini alsa bile) birinden gerçekten hoşlandığında durum bundan farklı olmuyordu ancak yine de bu gönderme canını sıkmalıydı. Sıkmamıştı ama. Canını asıl sıkan şey böyle bir şeyin olma ihtimalinin olduka düşük olmasıydı-
"Günün bu saatinde mi?" diye sordu şüpheli bir şekilde.
"İnanamazsın," dedi Jeongguk diğer her şeye karşı sahip olduğu aynı ilgisizlikle televizyona bakarken. "Neyse, buraya gelmesini bekleyeceğim."
"Beni burada tek bırakırsan bir şeyler çalacağımdan mı korkuyorsun?"
"Burada çalınacak ne olduğunu, hatta çalınacak bir şey olup olmadığını bile bilmiyorum. Ve hayır. Eğer tek çıkarsan bu benim için daha sonrasında sorun olabilir."
"Diğer ünlü şeyleri mi?"
"Hayır."
Muhtemelen konuyu burada kapatmalıydı ancak televizyon izlemek, özellikle gündüz kuşağı programlarını izlemek Seokjin'e daima sıkıcı gelmişti ve bozuk dişleriyle ve daha da bozuk davranışlarıyla gülümseyen program sunucusuna katlanmak zorunda kalmadığı sürece bir şeyle, herhangi bir şeyle ilgili konuşmaktan mutluydu. Seokjin yüzündeki köpek yavrusu ifadesinden gözlerini zar zor kaçıran Jeongguk'a baktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Taaffeite Moths | JINKOOK (Çeviri)
Фанфикorijinal hikaye ao3'te nonheather tarafından yazılmıştır Yükselen yıldız Kim Seokjin ve rehabilitasyondan yeni çıkan eski çocuk oyuncu Jeon Jeongguk, halkın gözünde daha olumlu bir izlenim inşa etmek için ajansları tarafından sahte bir ilişkinin alt...