19. Bölüm

420 67 17
                                    

Cherry Spark Yongil'in bir hapishane hücresinde oturmasıyla son buluyordu. Geleceğine dair bir gönderme yoktu, geçmişine dair bile yoktu. Son, gerçek hayattaki her şey kadar belirsiz ve öngörülemezdi, tıpkı kişinin varana kadar nereye gittiğini bilmediği bir yol gibi. Seokjin kitabı kapattıktan sonra kapağına ve arkasına baktı, ardından sayfaların arasında gezindi. Gözden kaçırdığım bir şey olmalı, fikrine inandırdı kendini kısa bir an için. Yongil'in bu işin sonunda iyi olup olmayacağını söyleyen, boğulacak mı yoksa yüzeyde mi kalacağı sorusuna cevap veren bir son. Ancak hiçbir şey yoktu.

Bir kez daha makyajı ve saçı için uğraşılırken kucağında kitapla öylece oturuyordu. Bu defa, çekim küçük çaplıydı, Vogue Korea ya da Dazed gibi fantastik bir çalışma değildi. Giyinme odasında Seokjin'in seçmesi için önden birkaç kombin belirlenmişti ve yapılan tüm seçimler akıllıcaydı, oldukça iyi bir şekilde bir araya getirilmişti parçalar. Yoğun mor ve yeşil desenli bir gömlekle birlikte beyaz triko bir süveter ve kot pantolon. Klasik bir takım, zeytin yeşili ve üzerinde beyaz puantiyeler olan bir gömlek. Aksesuarlar da vardı aynı zamanda. Taşlı küpelerden oluşan bir set. Ortasında ametis taşı olan bir choker. Vintage görünen deri kordonlu temiz bir saat.

Seokjin ayak bileklerini saran ancak diğer kısımları bol olan, zeytin yeşili bir kargo pantolon, bir moda çekimi haricinde korkunç görünecek tüylü bir siyah kazak, kırık beyaz Balenciaga ve iki aksesuar seçmişti: bir turkuaz choker ve pembe bir elması olan, orta parmağını sıkıca saran bir yüzük. Yüzüğün gözüne takılma sebebi yalnızca rengi değil, aynı zamanda elmasın gülüp geçilemeyecek kadar büyük olmasıydı. Elinde çok güzel görünüyordu ve arkasında makyözüyle birlikte aynadaki yansımasına bakmaya çalışırken gözü sürekli oraya takılıyordu.

Bugünün planı her şeyden önce promosyon ve ödül sezonu içindi. Celluloid dergisi performanslarına tüm yıl boyunca hayran olunan birçok diğer aktörle birlikte ona da ulaşmıştı. Fikir, hepsini tek bir röportajda toplamak ve aktörlerin yaratıcılıklarıyla, hayranlıklarıyla ya da konu başka her neyden açılırsa onunla ilgili yine aktörlerle röportaj yapmasını sağlamaktı. Gerçekte ise yalnızca sinemaseverler ve şovmenler için zevkine yaratılan bir tartışma ortamıydı ancak Seokjin bunun içinde yeni oluşan kötümserin fikri olduğunu biliyordu. Bu projenin bir parçası olduğu için yine de mutluydu.

Bildiği şey bu yılın sayısında yer almak üzere burada toplanan tüm aktörlerin sezonlardır bu işi yaptığı, kendisinin sektörde yeni olan tek isim olduğuydu. Cha Yoonhee'nin gelecek yıl beşinci AFA'sını kazanacağı öngörülüyordu, Park Geunse'nin nihayet bir hafta önce beyaz perde ile buluşan Tires isimli gerilim filmindeki performansı herkesin hakkında konuştuğu bir olaydı. Kim Sangchul ve Sun Miyoung gibi efsaneler de vardı. Röportaj için Seokjin, Sun Minyoung ile eşleşmişti ki, bu başlı başına, tüyler ürpertici bir gerçekti. Sun Minyoung 1962'de dokuz yaşına bastığından beri bu işin içindeydi. Kore'nin sinematik profilinde yaşanan tüm dönüşümlerde oradaydı ve cesur film yapımcılarının bir çoğuna öncülük ederek onlara yardımcı olmuştu. İsmi Pu Songling'in ünlü kısa romanına bir gönderme olan, 1981'de Güney Kore'nin ilk LGBTQ aşk hikayesi olacak olan, Cut Sleeve isimli bir filmin yapımında yer almıştı. Böyle bir projeye dahil olması ilerleyen zamanlarda kariyerinde zaman zaman hasara neden olsa da, 80'lerin sonlarına doğru ekranlara geri dönmüştü. Ödül üstüne ödül, nefes kesen performans üstüne nefes kesen performans, sarsılmaz ve dokunulmaz olarak kalmıştı. 'Efsane' kelimesi, söz konusu o olduğunda yeterli gelmeyen bir betimlemeydi.

İkisinin resmen tanışmasına ve birlikte fotoğraf çekilmesine sıra geldiğinde, Miyoung onu kibar bir gülümseme ve kışa bir baş selamı ile karşılamıştı. Hiçbir şey söylememişti ve Seokjin de bundana ileri gitmedi, fazla özgüvenli görünmek ya da onu sinir etmek istememişti. Bir a la reine üzerinde oturuyordu ve giydiği beyaz, adeta kraliyet esintileri yayan klasik elbiseye ve verdiği poza oldukça uygun görünüyordu. Seokjin koltuğunun arkasında ayakta duruyordu farklı pozlar verirken. En azından Seokjin farklı pozlar verirken. Miyoung oturduğu yerde, ayaklarını bileklerinden çaprazlamış bir şekilde, çenesi hafif yukarda ve bakışları keskin bir şekilde sabitti.

Taaffeite Moths | JINKOOK (Çeviri)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin