Taaffeite Moths | JINKOOK (Çeviri)

28. Bölüm

Duştayken, banyonun ona ne kadar aşina geldiğini düşündü. Gri fayans, beyaz duvarlar, insan boyunca bir akvaryuma benzeyen bir duşakabin, duvarlardan bağımsız duran ve gri-beyaz mermerden yapılma, Seokjin'e yarım bir yumurtayı hatırlatan küvet. Dikdörtgen bir ayna ve etrafı beyaz LED ışıkla sarılı üç dolap. Geniş bir alandı ve Seokjin buraya ilk adımını attığında, tek bir kişi için yer israfı olduğunu düşünmüştü.

Ancak şimdi alışmıştı.

Bunun bir anlam ifade edip etmediğini düşündü.

Jeongguk'un şampuanını ve Seokjin'in akşam yemeklerinden daha pahalı olan BVLGARI duş jelini kullandı. Bunu yaptığı için kendini sahtekar gibi hissediyordu, sanki onun olmayan bir hayatı yaşamaya çalışıyormuş gibi, ancak aynı zamanda, tüm bunlar ona o kadar alışıldık geliyordu ki, içinde bulunduğu durumun garipliğinden endişe edemiyordu. Seksten sonra duş almasının tek sebebinin aklını o insandan uzaklaştırmak, ya da olağan dışı durumlarda, o insanı zihninden söküp atmak olması ona komik geliyordu şimdi. Ve işte burada, seksten ve dokunuşlardan kendini uzaklaştırıyordu, ancak aynı zamanda kendini ona bunu yapan kişinin kokusuna boğuyordu. Bu gece onu uyku tutmayacaktı, biliyordu. Eve gidecek, yastığına sarılacak ve yatağında Jeongguk'un kokusunu alırken tüm bunların nasıl bu kadar hızlı gerçekleştiğini merak edecekti.

Ne yaptıklarını bilmiyordu bile. Jeongguk'un boynunu öpmesi ve elini tutması hoşuna gidiyordu -hem de çok- ancak bununla ilgili ne düşünmesi gerektiğini bilmiyordu. Bir rebound olmak istemediğini söyleyen Seokjin'di. Ancak içinde bulunduğu şu durumda, yaklaşık %90 emindi ki bir rebound'a dönüşmüştü.

Duştan çıktığında, kendini kuruladı ve kıyafetlerini giymeden önce bir nemlendirici aradı. Cildini kuru bırakmaktan nefret ediyor ve eve gidene kadar bekleme fikri bile onu strese sokuyordu. Lavabonun altına baktı Jeongguk'un çok sorun etmeyeceğini düşünerek. Hiçbir şey bulamayınca aynanın sağındaki ilk dolabı açtı. Çeşitli parfüm ve traş sonrası ürünlerinin arasında gözleri parlak beyaz bir şişenin içindeki nemlendiriciyi buldu.

Eline aldı ve dolabı kapatmadan önce bakışları orada olmaması gereken tek şeyin üzerine düştü; tersine katlanmış ve üzerinde Jeongguk'un el yazısının olduğu beyaz bir kağıt parçası. Aklının gerisinde bunu okumanın doğru olmayacağına dair düşünceye rağmen, Seokjin kendini durdurmadan önce okuduğu şeylerin önüne geçemedi.

1- Çünkü sarhoşken olduğum kişiyi sevmiyorum.

2- Çünkü beni hasta ediyor.

3- Çünkü geçmişi değiştiremez.

4- Çünkü geleceği değiştirebilir.

5- Çünkü sarhoşken vakit kaybediyorum ve paranın aksine, ne kadar vakte sahip olduğumu bilmiyorum.

6- Çünkü hatırlayamıyorum benim

Seokjin kapağı kapattı ve bakışlarını zorla aşağı indirdi. Cildini nemlendirirken harcadığı süre boyunca kendini suçlu hissetmişti. Şişeyi geri yerine koyarken gözlerinin çok fazla gezinmesine izin vermedi.

***

Ramenin içinde yalnızca -yeterince baharatlanmış- bonfile değil, aynı zamanda mantar, yeşil soğan ve fasulye kökleri de vardı. Tadı marketten alınmış tek kullanımlık ortalama bir ramenden biraz daha iyiydi ve Seokjin doğal olarak orta derecede etkilenmişti. Yemek odasında, masada yemişlerdi. Seokjin bir ayağını sandalyenin üzerine uzatmış, Jeongguk'un gözlerinde ise hak edilmeyen ve eğreti duran hayranlık dolu bir ifade vardı.

Sonrasında, balkonun kapısını açıp oturma odasında yere oturmaya karar vermişlerdi. İçeri dolan gece havası kendini hissettiriyordu ve serinlik hoş karşılanmıştı. Seokjin omuzlarında ince bir battaniye ile oturuyordu ve ayakları, bir kez daha, sırtını duvara yaslayarak oturan Jeongguk'un kucağındaydı.