Çocuklukları birlikte geçmiş olsa da yıllar sonra bir araya geldiklerinde tanıyamamışlardı birbirlerini. Oysa anneleri çok yakın iki komşuydu.
İki genç kız ve bir genç delikanlının başlarına neler gelecekti?
Şaşırtıcı olaylar, sürprizler ve beklenm...
Gönül öğretmen, Cem, Ceren ve Seren teyzeleri Seher hanımla birlikte yolculuk zamanı geldiğinde birkaç saat önceden hazırlanıp evden çıktılar. Atatürk Havalimanı'na iki saatte vardılar ve hemen biletlerini "check in" yaptırdılar. Uçağın kalkmasına bir saat vardı ve beklemeye koyuldular. Seher hanımın eşini geldikleri günden beri hiç göremediler ama çocuklarla Gönül öğretmen yine de ona selam söylemeyi ihmal etmediler.
Uçak kalkış anonsu yapılınca valizleri de alarak Seher hanımla ayrı ayrı vedalaştılar, dış hatlar terminalindeki piste doğru yürüdüler. Valizlerini görevliye teslim ederek uçağın merdivenlerinden çıkıp koltuklarını bularak oturdular. Gönül öğretmen dışında hiçbiri daha önce uçağa binmemişti. Bu nedenle havalimanına geldiklerinden itibaren onlara Gönül öğretmen öncülük etti, anonsu da dikkatle takip ederek onlara haber verdi. Daha önce İtalya'ya 8 defa gidip geldiğinden havalimanındaki işlemlere de, uçuş sırasında hosteslerin birkaç dilden el işaretleriyle birlikte tüm yolculara yaptıkları duyurulara da hiç yabancı değildi. Çocukların yüzündeki heyecan ve sevinç de görülmeye değerdi. Hepsi de ilk kez lunaparka gelmiş çocuklar gibiydiler. Gönül öğretmen onlara bakarak gülümsüyor, sordukları sorulara yanıt veriyordu.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Uçak tam zamanında kalkarak 2 saat 25 dakikada planlandığı gibi Roma'daki Leonardo da Vinci Fiumicino Havalimanı'na vardı. Uçaktan inerek Gönül öğretmenin öncülüğünde valizleri aldılar ve pistten havalimanı binasına doğru yürüdüler. Leonardo da Vinci Fiumicino Havalimanı da oldukça büyüktü. Atatürk Havalimanı da Fiumicino Havalimanı da çocukların şimdiye kadar görmedikleri büyüklükteydi. İstanbul'la birlikte Roma da dünyanın her tarafından gelen turistlerin akınına uğruyor, milyonlarca yerli ve yabancı yolcuya hizmet veriyorlardı. Havalimanındaki dev gibi uçakların biri inip biri kalkıyor, sık sık kalkan ve inen uçakların anonsu yapılıyordu.
Havalimanından çıktıklarında Gönül öğretmenin İtalya'daki öğrencisi Tamer bey onları bekliyordu. Kollarını açarak gülümseyip İtalyanca "Hoş geldiniz" dedikten sonra öğretmenine sarılıp elini öptü, hemen gençlerle tokalaşıp kendini tanıttı. Onlara da Türkçe olarak "Hoş geldiniz" dedi ve Gönül öğretmenin koluna girerek arabasına doğru yavaş adımlarla yürümeye başladı. Gençler de ellerindeki tekerlekli valizlerle onları birkaç adım geriden takip ettiler ve Tamer beyin arabasının arkasına valizleri koyarak arabaya bindiler.
Tamer bey arabayı kullanırken Gönül öğretmenin ve gençlerin hal ve hatırlarını sordu. Gençlerin Eskişehirli olduklarını öğrenince de Eskişehirli arkadaşlarını sorarak tanıyıp tanımadıklarını öğrenmek istedi. Kızlar elbette hiçbirini tanımıyorlardı ama Cem oturdukları mahallede müzik aletleri satan kişinin Tamer beyin sınıf arkadaşı olduğunu öğrendi. Çok samimi olmadıklarını ancak birkaç kez alışveriş yaptıklarını, hatta gitarları da ondan aldıklarını ve çok yardımcı olduğunu söyleyince Tamer bey sevindi, Eskişehir'e döndüklerinde ona selamlarını iletmesini ve fırsat bulursa kendisini İtalya'ya beklediğini Cem'e söyledi. Gönül öğretmen de buna şaşırdı çünkü onların aynı sınıfta okuduklarını ve tanıştıklarını bilmiyordu ya da unutmuş olmalıydı.